AB'nin kotalarından kimse bahsetmiyor

Rusya ile olan dış ticaret açığımızı sürekli gündem eden siyaset ve medya, ne hikmetse konu AB, İsrail ya da ABD olunca sus pus oluveriyorlar.Giyim sanayicileri, geçtiğimiz günlerde yaptıkları açıklamada, AB ile yaşanan vize ve kota engeli nedeniyle Türkiye ekonomisinin her yıl 5 milyar dolar zarar ettiğini kaydettiler. Türk iş adamları AB ülkelerine ticari amaçla yapacakları seyahatlerde tam bir vize işkencesi yaşıyorlar.Vize almak için çok sayıda zaman alıcı formalite ve ciddi bir masraf var.İş adamlarından 25'e varan belge talep ediliyor. Tüm belgeler tamamlansa da keyfi olarak vize verilmediği zamanlar oluyor. İşadamları daha önce defalarca vize almasına rağmen son başvaruda alamayabiliyor.Adeta Türk işadamlarına "gelmeyin" deniliyor. Ankara Giyim Sanayicileri Derneği (AGSD) Başkanı Canip Karakuş, konuyla ilgili şunları söylüyor: "Türk işverenleri ve sanayicisi vize nedeniyle AB'ye açılamıyor. Ekonomimiz zarara uğratılıyor, istihdam yaratılamıyor. Diğer yandan herhangi bir AB üyesi ülke işadamı elini kolunu sallayarak Türkiye'ye girebiliyor, mal satabiliyor." İşte size Gümrük Birliği?AB'den Türkiye'ye geçişte, kapılar sonuna kadar açık, Türkiye'den AB'ye geçişte ise sonuna kadar kapalı.Türkiye bundan çok zarar gördü ve görmeye devam ediyor.Gümrük Birliği'ne girişimizden bu yana Türkiye'nin zararı 100 milyar doları aştı. Bu, yaptığımız ticaretin zararı; ya AB'nin kotaları sebebiyle yapamadığımız ticaretten kaybımız? Hesabını yapmak bile zor.Bizim medya ve siyaset olayın bu cephesini görmezlikten geliyor.Varsa yoksa Rusya ile yaptığımız ticaretteki dış açık, ya da Rusya'nın kotası.Hep bu gündemde tutuluyor.Halbuki Rusya'nın uyguladığı gümrük kotası, Türkiye'nin ABD gemilerine Boğazlardan geçiş izni vermesi, Gürcistan'a destek vermesi ve ABD ile paralel politika yürütmesi sebebiyle. Yani Rusya'nın gerekçeleri var. Türkiye bu sorunları milli çıkarları doğrultusunda aşar da, taraflı değil de dengeli bir dış politika uygularsa bu kotalar da biter. Rusya'nın kotaları geçici ve bizim tavrımızla alakalı.Peki, ya AB'nin kotaları? Siyasilerimiz 40 yılı aşkın AB'nin bir dediğini iki etmedi mi? AB kapılarında sürünmedik mi? AB istiyor diye, ekonomisinden, siyasetine, hukukundan kültürüne neyimiz var, neyimiz yok değiştirmedik mi?AB niye bize kota uyguluyor, zorluk çıkarıyor ve niye biz AB ile yaptığımız ticaretten sözde Gümrük Birliği olmasına rağmen milyarlarca dolar zarar ediyoruz?Şu gerçeğin altını da çizmek lazım, Rusya ile dış açığımızla AB ile dış açığımız benzer değil. Rusya'dan doğalgaz, petrol gibi enerji ve demir-çelik gibi hammadde ürünleri ithal ediyoruz. Yani bunlar olmazsa, sanayi olmaz, ısınma olmaz, aydınlanma olmaz. Ya AB ile ticari ilişkilerimiz? AB en temel tarım ürünlerimize tahdit koydurtuyor, üretimini kısıtlıyor, sonra da bize bu ürünleri satıyor. AB bize tüketim malı gönderiyor, hammadde değil. Ayrıca özelleştirme baskıları yaparak hammadde ve enerji kaynaklarımıza üç beş kuruşa el koyuyor.Ne yapılmalıdır derseniz, ne Rusya'ya bağımlı olalım, ne AB'ye, ne de ABD'ye. Milli çıkarlarımız doğrultusunda hepsiyle bir ilişkimiz olsun. Ama bu ilişkilerin sağlıklı olması Türkiye'nin Milli Ekonomi Modeli ile kendini bulmasıyla alakalıdır.