İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen KCK davasında mahkeme heyeti, aralarında Prof. Dr. Büşra Ersanlı'nın da bulunduğu 16 sanığın tahliyesine karar verdi.
***
Hayranım bağımsız ve tarafsız mahkemelerimizin hiçbir etki altında kalmadan bir solukta verdikleri ve dahi yıllardır veremedikleri bu gibi kararlara!
Hele ki başta Sayın Başbakanımız olmak üzere iktidar mensupları ile yandaşlarının ve dahi Sayın Cumhurbaşkanımızın yargıya olan sonsuz güvenlerini ve yargıyı etki altında bırakmamak için yaptıkları çabaları gördükçe duygu sağanağına tutulup ağladıkça ağlayasım geliyor!
Dikkat edin son günlerde (ve mutlaka ki tamamen tesadüf eseri olarak) Leyla Zana'nın Sayın Başbakanımızla yaptığı görüşmenin ardından, iktidar kanadından ve Çankaya'dan ısrarla Büşra Ersanlı ile alakalı açıklama üstüne açıklamalar geliyordu!
Hiçbiri içine sindiremiyordu Büşra Hanımın tutukluluğunu!
8 aydır sindirilen tutukluluk hali birden bire hazımsızlık yapmaya başlamıştı. Tiz vakitte müshil içip tahliye edilmeliydi ki rahatlasın sancılanan bünyeler!
Kesinlikle suçsuz olduğuna inanıyorlardı Büşra Hanımın!
Mümkün değil ki böyle bir suç işleyemezdi Büşra Hanım!
Boy boy hukukçular televizyonlarda arzı endam ederek tefsir ediyorlardı bu açıklamaları ve paragraf paragraf, cümle cümle ve hatta kelime kelime irdeleyerek, "Zinhar ola ki bu açıklamalar Yargının işine karışma, Yargıya müdahale hele ki suçu ve suçluyu övme olamaz" diyerek bir taraftan tahliye için açıklama yapan Devlet büyüklerimizi temize havale ederken diğer taraftan tahliyenin hukuki alt yapısını mükemmel bir şekilde inşa ediyorlardı!
Ve nihayet Sayın Mahkeme de geçtiğimiz günlerde Büşra Hanımı tahliye etti.
Birileri diyecek ki belki "Sadece Büşra Hanım değil toplam 16 kişi tahliye oldu". Sayın Mahkeme heyetini tenzih ederim fakat ben şahsen hâkim olsam ve yükseklerden bir yerlerden bana ısrarla bir şahıs için tahliye mesajları gelse ve kendimi bu şahsı tahliye etmek zorunda hissetsem, onlarca sanığı bırakıp sadece o bir kişiyi tahliye etmem, yanında birçok kişiyi daha tahliye ederim ki aldığım karar etki altında alınmış gibi gözükmesin!
Diyeceksiniz ki bu sefer "Sayın Başbakanımız İlker Başbuğ'un tutuklanmasının ardından hatta bazen dolaylı olarak bile olsa tutuklu vekillerle alakalı olarak da benzer ifadeler kullanmıştı ve halen de kullanıyor".
Hah işte zurnanın zort dediği yer de orası zaten!
Açıklamalar benzer fakat şiddetleri ve özellikle alttan alta gönderilen mesajları farklı! Hele ki medyanın verdiği gaz tamamen farklı!
Birinde ısrarla ve üstüne giderek hatta aba altından sopa göstererek tutuklamaya karşı çıkış, birilerinin suçsuz olduğunu ısrarla vurgulayış var, ötekinde ise bir yerlerin gazını alma ve usul yerini bulsun babında geçiştirme mesajları var!
Sayın Ersanlı çıktı ve ayağının tozuyla verdiği ilk beyanat ne oldu peki?!
"Benimle aynı konumda bulunan diğer sanıkların da tamamı tahliye olmalıydı!"
Yani kendisinin KCK sanıklarından bir farkı olmadığını alenen söyledi ve dahi tutuklanmasına sebep olan fikir ve zikirlerinden konsantre bir demeti de araya sıkıştırıverdi! Yaşasın adamına göre adalet!
NERDE HABER - ORDA YORUM
Bilim adamları, inanılanın aksine bir insanın yalan söylediğini gözlerinden anlamanın mümkün olmadığını tespit etti.
Bunun ispatını bizim seçmenler iki yılda bir yapıyor zaten!
***
'Teke'den süt çıkarmak' sözü, İnegöl'de gerçek oldu. İnegöl'ün Alibey köyünde hayvancılık yapan Baki Tüle, bir ay önce tekenin şişen göğüslerini sıkınca, sütün çıktığını görüp şaşkınlık geçirdi.
Bence çıkan şeyin süt olduğundan emin olmadan konuşmamak lazım!!!
***
Sakarya'da bir vatandaşın şikâyetini değerlendiren mahkeme, araçların hızını yavaşlatmak için konulan kasislerin kaldırılmasına karar verdi.
Ben de Galatasaray'ın hızını yavaşlatan kasisleri kim kaldırdı diye merak edip duruyordum!
***
Masum Türker, Bülent Ecevit'in rahatsızlanmadan önce Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'nin Dedeman Oteli'ndeki kokteylinde pasta yediğine dikkat çekerek "Ecevit'e gaz yapıcı pastayı kimin yedirdiğine baksınlar" dedi.
Bence asıl 35 milyon kişiyi gaza getiren pastayı millete kimin yedirdiğini bulmak lazım!!!
***
Atatürk'ün 1930 yılında Galatasaray Lisesi'ni ziyaretinden sonra imzalayıp sarı-kırmızılı kulübe gönderdiği fotoğrafını, Fenerbahçe Kulübü'nün kongre üyesi olan Ankaralı iş adamı Şeref Terzi satın aldı.
Hamit Altıntop'u alamadılar ya gerisi önemli değil!!!
***
***
Hayranım bağımsız ve tarafsız mahkemelerimizin hiçbir etki altında kalmadan bir solukta verdikleri ve dahi yıllardır veremedikleri bu gibi kararlara!
Hele ki başta Sayın Başbakanımız olmak üzere iktidar mensupları ile yandaşlarının ve dahi Sayın Cumhurbaşkanımızın yargıya olan sonsuz güvenlerini ve yargıyı etki altında bırakmamak için yaptıkları çabaları gördükçe duygu sağanağına tutulup ağladıkça ağlayasım geliyor!
Dikkat edin son günlerde (ve mutlaka ki tamamen tesadüf eseri olarak) Leyla Zana'nın Sayın Başbakanımızla yaptığı görüşmenin ardından, iktidar kanadından ve Çankaya'dan ısrarla Büşra Ersanlı ile alakalı açıklama üstüne açıklamalar geliyordu!
Hiçbiri içine sindiremiyordu Büşra Hanımın tutukluluğunu!
8 aydır sindirilen tutukluluk hali birden bire hazımsızlık yapmaya başlamıştı. Tiz vakitte müshil içip tahliye edilmeliydi ki rahatlasın sancılanan bünyeler!
Kesinlikle suçsuz olduğuna inanıyorlardı Büşra Hanımın!
Mümkün değil ki böyle bir suç işleyemezdi Büşra Hanım!
Boy boy hukukçular televizyonlarda arzı endam ederek tefsir ediyorlardı bu açıklamaları ve paragraf paragraf, cümle cümle ve hatta kelime kelime irdeleyerek, "Zinhar ola ki bu açıklamalar Yargının işine karışma, Yargıya müdahale hele ki suçu ve suçluyu övme olamaz" diyerek bir taraftan tahliye için açıklama yapan Devlet büyüklerimizi temize havale ederken diğer taraftan tahliyenin hukuki alt yapısını mükemmel bir şekilde inşa ediyorlardı!
Ve nihayet Sayın Mahkeme de geçtiğimiz günlerde Büşra Hanımı tahliye etti.
Birileri diyecek ki belki "Sadece Büşra Hanım değil toplam 16 kişi tahliye oldu". Sayın Mahkeme heyetini tenzih ederim fakat ben şahsen hâkim olsam ve yükseklerden bir yerlerden bana ısrarla bir şahıs için tahliye mesajları gelse ve kendimi bu şahsı tahliye etmek zorunda hissetsem, onlarca sanığı bırakıp sadece o bir kişiyi tahliye etmem, yanında birçok kişiyi daha tahliye ederim ki aldığım karar etki altında alınmış gibi gözükmesin!
Diyeceksiniz ki bu sefer "Sayın Başbakanımız İlker Başbuğ'un tutuklanmasının ardından hatta bazen dolaylı olarak bile olsa tutuklu vekillerle alakalı olarak da benzer ifadeler kullanmıştı ve halen de kullanıyor".
Hah işte zurnanın zort dediği yer de orası zaten!
Açıklamalar benzer fakat şiddetleri ve özellikle alttan alta gönderilen mesajları farklı! Hele ki medyanın verdiği gaz tamamen farklı!
Birinde ısrarla ve üstüne giderek hatta aba altından sopa göstererek tutuklamaya karşı çıkış, birilerinin suçsuz olduğunu ısrarla vurgulayış var, ötekinde ise bir yerlerin gazını alma ve usul yerini bulsun babında geçiştirme mesajları var!
Sayın Ersanlı çıktı ve ayağının tozuyla verdiği ilk beyanat ne oldu peki?!
"Benimle aynı konumda bulunan diğer sanıkların da tamamı tahliye olmalıydı!"
Yani kendisinin KCK sanıklarından bir farkı olmadığını alenen söyledi ve dahi tutuklanmasına sebep olan fikir ve zikirlerinden konsantre bir demeti de araya sıkıştırıverdi! Yaşasın adamına göre adalet!
NERDE HABER - ORDA YORUM
Bilim adamları, inanılanın aksine bir insanın yalan söylediğini gözlerinden anlamanın mümkün olmadığını tespit etti.
Bunun ispatını bizim seçmenler iki yılda bir yapıyor zaten!
***
'Teke'den süt çıkarmak' sözü, İnegöl'de gerçek oldu. İnegöl'ün Alibey köyünde hayvancılık yapan Baki Tüle, bir ay önce tekenin şişen göğüslerini sıkınca, sütün çıktığını görüp şaşkınlık geçirdi.
Bence çıkan şeyin süt olduğundan emin olmadan konuşmamak lazım!!!
***
Sakarya'da bir vatandaşın şikâyetini değerlendiren mahkeme, araçların hızını yavaşlatmak için konulan kasislerin kaldırılmasına karar verdi.
Ben de Galatasaray'ın hızını yavaşlatan kasisleri kim kaldırdı diye merak edip duruyordum!
***
Masum Türker, Bülent Ecevit'in rahatsızlanmadan önce Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'nin Dedeman Oteli'ndeki kokteylinde pasta yediğine dikkat çekerek "Ecevit'e gaz yapıcı pastayı kimin yedirdiğine baksınlar" dedi.
Bence asıl 35 milyon kişiyi gaza getiren pastayı millete kimin yedirdiğini bulmak lazım!!!
***
Atatürk'ün 1930 yılında Galatasaray Lisesi'ni ziyaretinden sonra imzalayıp sarı-kırmızılı kulübe gönderdiği fotoğrafını, Fenerbahçe Kulübü'nün kongre üyesi olan Ankaralı iş adamı Şeref Terzi satın aldı.
Hamit Altıntop'u alamadılar ya gerisi önemli değil!!!
***
Zühtü Kazancı / diğer yazıları
- Ateist devlet olmayacağız / 08.09.2022
- Cem Yılmaz ve Cilalı Güldürü Devri / 29.08.2022
- Bırakın beni milleti uyandırın / 24.08.2022
- Aramıza katılmanızı bekliyoruz / 16.08.2022
- Suriye’nin kuzeyi mi, Büyük İsrail’in kilidi mi? / 01.08.2022
- 15 Temmuz ve alınmayan dersler / 19.07.2022
- Adalet yoksa zulüm vardır / 21.06.2022
- Polemikten beslenen siyaset / 09.05.2022
- Haydar Baş ve Aşk / 14.04.2022
- AK-YÜZBİM / 12.04.2022
- Cem Yılmaz ve Cilalı Güldürü Devri / 29.08.2022
- Bırakın beni milleti uyandırın / 24.08.2022
- Aramıza katılmanızı bekliyoruz / 16.08.2022
- Suriye’nin kuzeyi mi, Büyük İsrail’in kilidi mi? / 01.08.2022
- 15 Temmuz ve alınmayan dersler / 19.07.2022
- Adalet yoksa zulüm vardır / 21.06.2022
- Polemikten beslenen siyaset / 09.05.2022
- Haydar Baş ve Aşk / 14.04.2022
- AK-YÜZBİM / 12.04.2022