AKP Milletvekili ve Dışişleri Komisyonu üyesi Mahmut Koçak bir açıklama yaparak AKP'nin Türk Cumhuriyetleri ile ilgili hiçbir politikası olmadığından şikâyet etti. AKP'li bir milletvekili, hükûmetini tenkit etmesi bir defa alışılmamış bir şey.Anlaşılıyor ki AKP'den son istifalar birçok şeyi değiştirmiş, gerçeklerin ortaya çıkmasına ve dile getirilmeye başlanmasına vesile olmuştur.Sayın Mahmut Koçak'a şunu sormak lâzımdır. Acaba AKP'nin duble yoldan maada hangi konuda belirli bir politikası vardır? Buna belki "AB politikası" diye cevap verilebilir. Çünkü bellidir ve "bir adım önde olmaktır". Ancak bu politikanın ne büyük bir günah olduğu da artık ortaya çıkmış bulunmaktadır.Çünkü bir defa yapılan fedakârlıkların hiçbir getirisi olmamıştır. Zaten bedeli alınmadan yapılan ödemeleri Batı daima iç etmeye, zimmetine geçirmeye hazırdır.Kıbrıs konusunda bundan böyle de belki göz boyayıcı birkaç makyajdan öte bir şey verilmeyeceği ve yapılmayacağı ortaya çıkmıştır. Ama asıl bir şey ortaya çıkmıştır ki, işte bu millete karşı işlenen en büyük günah odur.Kahpe propagandaErmeni soykırımı iftirası ve bunun Avrupa Birliği'nin muhtelif parlamentolarında bir gerçekmiş gibi kabul edilmesi ve hatta inkârının cezai müeyyideye bağlanmasıdır.Sonra bunun korkunç ve insafsız bir kin mahsulü propagandayla Türk Milleti'nin temiz nasiyesine sürülmeye çalışılmasıdır. İnsanlığı aldatan bir vahşi propaganda örneği. Vahşi kapitalizmin vahşi propagandası. Yosmanın kırk gömleği olur, otuz dokuzunu başkasına giydirirmiş. Hafif kadınların iffetli kadınlara iftirasına benzer bir durumİnsanların da milletlerin de şeref ve haysiyetleri her türlü maddi kaygıdan üstün olup, varlıklarını idame edebilmelerinin en büyük destekçisidir. Bütün mazileri en kirli soykırımlarıyla dolu Avrupalı milletlerin oluşturduğu bir halita olan AB'ye gireceğiz diye Kıbrıs'ı feda etmeyi göze alabilirsiniz belki ama böyle bir kahpe propagandaya iş dökülünce olayın seyri de değişmelidir.AB çılgınlığı olmasaydıOnbeş sene sonra gelecek sözde bir giriş için, milli şeref ve haysiyetin şimdiden duhuliye olarak talep edilmesi hak ve hakikatşikenlikten öte Türk Milleti'ne "Sen millet misin, sen şerefinle yaşamaya lâyık mısın" diye sormak ve "lâyıksan göster kendini, yoksa gösterdiğim yerde dur" diyerek hizaya gel çekmektir. Türk Milleti'nin böyle bir muameleye maruz kalmasının sebebi, AKP iktidarının, hem de kendi felsefesine taban tabana zıt bir politikayı büyük bir acelecilik, büyük bir acemilik ve büyük bir aymazlıkla üç seneden beri milli varlığımızdan tavizler vererek yürütmeye çalışmasıdır.AB çılgınlığı olmasaydı, bizim önümüze bir set gibi döşenilen bu hayasız iftiralara maruz kalmazdık. Analarımızın, yaramazlığına kızdıkları evlatlarına bir sitemleri vardır "Bizi yollara toz, kötülere söz ettiniz" derlerdi. Milletimiz de şimdi öyle oldu, AKP iktidarının acemiliği yüzünden ciğeri beş para etmezlerin lisanına düşürüldü. AB yollarına toz, Ermeni muhiplerine söz oldu.İnternette gördüğüm bir ibare çok belagatli idi. "Ermeni muhieplerinini toplantısı". Tıpkı işgal günlerindeki "İngiliz Muhipleri Cemiyeti" gibi. Elbette AKP'nin bir "Avrupa Muhipleri Cemiyeti" gibi hareket etmesinin elemli neticesi. Acaba millet bunu nasıl affedecek? Ergun Göze / Tercüman