Bir anda düğmeye basan güçler Türkiye'yi yeniden bombaların patladığı, şehitlerin kalktığı ateş hattındaki bir ülke haline getirdi. Devlet-PKK çatışması 1990'lı yılları aratmayacak bir şiddette başladı. Bu sıcak ve kanlı günlerde sahaya sürülmek istenen diğer bir çatışma ekseni ise Alevi-Sünni savaşı olarak planlanmış.Son bir hafta içinde üç Alevi yöneticisine silahlı saldırıda bulunuldu. Sultangazi Pir Sultan Abdal Derneği Genel Sekreteri Zeynel Odabaş'a çapraz ateş açıldı. Ardından Alevi Kültür Dernekleri Genel Başkanı Doğan Demir ile Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkan Yardımcısı Baki Düzgün'ün bindiği araca uzun namlulu silahlarla ateş açıldı. Bu saldırı çok ilginç: Demir ve Düzgün, otomobille Ankara'ya giderken Ankara'ya 70 km kala pusuya düşürülerek saldırıya uğramışlar. Saldırıdan yara almadan kurtulmuşlar.Sadece birkaç kişinin bilebileceği bir şehirlerarası yolculuğu yakından bilebilecek ve buna göre 'nokta pusu kurabilecek' güçler sıradan kişiler olamaz. Derin kulakların ve derin takiplerin altında işlenmiş derin saldırılar var Alevilere karşı.Demir ve Düzgün yaptığı açıklamada, "Bize yapılan saldırılarla Aleviler tahrik edilerek kaos ortamına sürüklenmek isteniyor" diyor.Daha ötesi Aleviler sokağa çekilmek isteniyor.7 Haziran seçimleri öncesinde İstanbul'da ziyarette bulunduğumuz bir cemevinde yanımıza gelen bir delikanlı "Muharrem Bey, Türkiye'de bir Alevi-Sünni çatışması çıkarmak istiyorlar. Biz bunu hissediyoruz, görüyoruz. Ne olur bunu önlemek için elinizden geleni yapın!" demişti.O delikanlının tehlikeli öngörüsünün adım adım gerçekleşmeye doğru gittiğinin endişesi içindeyiz. Ve Türk milleti maalesef bu çatışmayı önleyecek tek isim olan Ehli Beyt aşığı Prof. Dr.
Haydar Baş'a sandıkta destek vermedi.AKP'nin Suriye politikaları, Alevi rejimi olarak addettikleri Esad rejiminin ve yanlılarının yok edilmesi esasına dayanıyor. Bu anlamda İslam adına "Suriye ile savaşmak caizdir" diyen hocalara da sahipler. Türkiye'de uygulanan yanlış ve ayrıştırıcı politikalarla, AKP'li- AKP karşıtı, Türkçü-Kürtçü, Esad'çı- Esad karşıtı, Geziciler-Gezi karşıtları, başkanlık sistemi yanlıları-karşıtları gibi onlarca konuda bölük pörçük olan millet şimdi de Alevi-Sünni gibi çok tehlikeli bir mezhep ayrımcılığının içine sürükleniyor.Taha Akyol'nun belki de gazetecilik hayatı boyunca kullandığı en güzel tespit olan 'kutuplaşmanın başı Erdoğan2 ifadesinde şekillenen yeni kaos planında basiretsiz politikalar şimdi de bir mezhep kavgasını kapımıza getirdi.Hürriyet'te Fehim Taştekin'in Suriye'nin çeşitli şehirlerinde iç savaşı bütün boyutuyla ortaya koyan bir yazı dizisi yayınlandı. Öteki Suriye başlığıyla yayınlanan dizide başarılı bir işadamı olan ve savaş şartlarında Esad için savaşan Şebbihaların safına geçen Hatim Ali bu süreci şöyle anlatıyor: "Banyas'te 5 yıldan beri iş yaptığım arkadaşım Enes'in galerisinde olan iki aracımı almaya gitmiştim.Kapalıydı. O sırada camiden "Haydin cihada, Aleviler mezara, Hıristiyanlar Beyrut'a" diye sesler yükseldi. Kalabalık yürürken Enes, 'bu adam Alevi' diyerek beni hedef gösterdi. Arabalarım tahrip edildi. Ben ve iki çalışanım oradan uzaklaştık.7 yıldan beri çalıştığım Hamalı arkadaşımı aradım, olanları anlattım, ben destek beklerken 'artık Alevilerin dönemi kapandı, bu savaşı bir ayda kazanacağız, karılarınız ve kızlarınız dahil her şeyinizi alacağız' dedi. Bana düşman olmuştu. Buraya gelmelerini bekleyemezdim. Savaşa katıldım."Suriye'de hiç bir etnik ve mezhep ayrımı hissetmeden yan yana kardeşçe yaşayan bir toplumu, "Emevi Camiinde birkaç hafta sonra namaz kılacağım" diyen zihniyet bu hale getirdi.Allah bu ülkeyi böyle bir mezhep savaşından korusun.