Erdoğan'ın son ABD ziyaretinden çıkan sonuçlara bakalım:İki temel hassasiyetimiz ve talebimiz konusunda Amerika'ya adım attırabildik mi?
Hayır.
Neydi bu talepler?
Bir: FETÖ lideri Gülen'in iade edilmesi. Bu konuda ne görüşmelerde ne de basın açıklamasında tek satır yok. Amerikalılar, has müttefikleri olan Gülen'i iade konusunu gündeme bile getirmediler,duymazdan geldiler. Türkiye'de darbeye teşebbüs ederek ülkeyi mahveden binlerce kişi yargılanırken, bu yapının liderinin barındığı Amerika ile yapılan ikili görüşmelerde bu konu yok hükmünde.
Amerikalılar bu talebimizin gündeme gelmesine bile izin vermediler.
İki: YPG'ye silah verilmesi meselesi. Amerika, Suriyeli Kürt muhaliflere değil silah vermeyi, daha "aşkın" bir ilişki ilan ederek "ağır silah vereceğini" söylüyor.
Askeri yetkililer YPG'lilerle fotoğraf çektiriyor.
Bunun nedeni konusunda açıklamayı da Başbakanımıza yaptırıyorlar:
"Amerika'nın,YPG ile birlikte hareket etmesi bir tercih değil, mecburiyetten kaynaklanıyor.Rakka operasyonundan sonra ilişkiyi kesecekler."
Acaba Sayın Başbakanımız kendi söylediğine kendisi inanıyor mu?
Yani Amerikalılar bu kadar silah verip,eğitip,techiz edip, müttefik ilan edip Rakka'ya gönderdiği YPG'lilere "artık buraya kadar" der mi?
Demez.
Mümkün değil.
Yüz yıldır hayalini kurdukları Kürt devletinin gerçekleşmesine ramak kala, Türkiye'nin hatırına "hadi güle güle, ey YPG" demez.
Bunun için de Amerika'daki ikili görüşmelerde biz ısrarla "YPG bir terör örgütüdür" diye çırpınırken onlar, terör örgütüne daha ağır silah vereceklerini açıklamakla meşgullerdi.
Yani Türkiye, artık Amerika için "hiçbir ağırlığı olmayan" ülke statüsüne geldi.
Biz,"FETÖ terörist, YPG terörist" diye çırpınırken ve Türkiye'nin güvenlik konsepti içinde bu iki terör örgütü ülkenin birlik ve bütünlüğüne kast eden en önemli yıkıcı unsurlar olduğunu söylerken, müttefikimiz Amerika'nın, bütün bu feryadımızı duymazdan gelerek "Gülen'i de iade etmeyiz, YPG'ye silah vermeye de devam edeceğiz" derse ve siz "bu durum Amerika olarak tercih değil, mecburiyet" diye saçma sapan tevillerle meşgulseniz başınıza her şeyin gelmesine razısınız demektir.
Teröristlerle ittifakı Türkiye'ye tercih eden bir yapının ağında perişan olduk demektir.
Bin yıldan beri bu toprakları vatan belleyen Türklerin, başına örülen çorapları göremez hale geldikleri demektir.
Amerikan oyunun kör kuyusunda çaresizce çırpınıyoruz demektir.
Bu kuyudan bizi çıkaracak ayık ve akil insanlar ortalıkta yok demektir.
Hamaset başka, gerçek başka demektir.