Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç'ın Karatay Üniversitesi tarafından düzenlenen konferansta yaptığı konuşmanın içeriğine bakınca, Türkiye'nin hukuk devleti normlarından ne kadar uzaklaştığının "en yüksek mahkeme tarafından da" tescil edildiğini görüyoruz.TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonun fiilen bitmesine tepki gösteren Kılıç şöyle demişti:"Doğrusu kendimizi evlenme vaadiyle kandırılan insanlara benzetiyorum."Acaba Sayın Kılıç'ı, AYM üyelerini ve Türk milletini kimler kandırmış?İktidar mı, muhalefet mi, yoksa hepsi birden mi?Haşim Kılıç, bulunduğu makam itibariyle bu sorunun elbette açık cevabını vermiyor. Ama konuşmasını baştan sona incelediğimizde hem iktidarın hem de muhalefetin açıkça eleştirildiği anlaşılıyor. Sorun sadece "evlenme vaadiyle kandırılma" sorunu değil, sorun son yıllarda Türkiye'nin hukuk devletinden ve anayasal devlet normlarından uzaklaşmasına karşı ince bir başkaldırı niteliğinde.Kılıç, basına ayrıntıları yansımayan konuşmasında şunları söylüyor:1. Partiler müzakere imkânını kullanmadılar. Kullanmadıkları içinde uzlaşamadılar. Müzakere edilseydi uzlaşma sağlanırdı.2. Yüze 10 barajı çok yüksek. Bu baraj, en çok eleştirilen ve tepki duyulan madde değil mi? Niye konuşmuyorsunuz? 3. Seçilen 8-9 milletvekili hapiste. Bu insanlar seçimlere girdiler. Eğer siz bu insanları parlamentoya getirip çalıştıramayacaksanız bunları seçime niye soktunuz? Seçime sokmasaydınız ya.. O insanın özgürlük yükünü, hak ihlalinin meydana getirdiği yükü paylaşmak istiyorum burada. Bu milletvekillerinin arkasında belki 1 milyona yakın insan var. 4. Anayasanın değiştirilemez maddeleri değiştiriliyor.5. Hükümetin, meclis üstündeki vesayeti devam ediyor. Hükümet ne derse, meclis o yasayı çıkartıyor. Hükümetin arzusu dışında yasa çıkması mümkün mü, mümkün değil. Bizdeki güçler ayrılığı ilişkisi konuyu buraya kadar getirmiş.Basının çoğu Haşim Kılıç'ın konuşmasının sadece "evlenme vaadiyle kandırıldık" kısmını haber yaptı. Oysa Kılıç'ın konuşması baştan aşağı "iktidarın hukuk devleti üzerindeki hâkimiyetine" yönelik eleştirilerle doluydu.Bugüne kadar hükümetle uyum içinde olmaya özen gösteren Kılıç'ın neden böylesine açık bir cephe açtığını bilmiyoruz.Hele hele bu konuşmayı neden Karatay Üniversitesi gibi Konya'da bulunan çiçeği burnunda bir üniversitede yaptı?Acaba tesadüf mü?Karatay Üniversitesi'nin adı Anadolu Selçuklu Devlet adamlarından Celaleddin Karatay'dan geliyor.Celaleddin Karatay, Anadolu Selçuklu şehzadelerinin taht kavgalarına son vererek 1249-1254 arasında devleti birlikte yönetmelerini sağlamış bir devlet adamıdır. Kılıç, eğer Türkiye'de iktidar merkezli yeni taht kavgalarının sinyalini aldı da "Karatay'lığa mı özendi" bilmiyoruz ama Türkiye'nin böylesine hukuk devletinden uzak, taht kavgaların bulaşmış hale gelmesinde "o yüce makamda oturup, olup bitene bugüne kadar sessiz kalmasının hayli rolü var.