Andımızı en son ne zaman okumuşum diye bir düşündüm: 1977 yılında, ilk mektebin son sınıfında, Trabzon Cudibey İlkokulu'nda okumuşum. 41 yıl önce. Neredeyse yarım asır olmuş.
Bu kadar yıl sonra, önceki gün Ankara'da,
Bağımsız Türkiye Partisi'nin organize ettiği 29 Ekim kutlamaları için bulunduğumuz salonda, sunucumuz Nuri Kaplan'ın "Şimdi hep birlikte Andımızı söylemek için ayağa kalkalım" dediğinde hissettiğim heyecanı anlatamam.
Kolay mı, 41 yıl sonra tıpkı bir çocuk heyecanı ve mutluluğuyla "Türküm, doğruyum" diye haykırıyoruz.
Düşünenlere, bize bu onuru yaşatanlara binlerce teşekkür...
Malumunuz, yıllar önce Andımızın okunması yasaklanmıştı. Sanki Türkiye'nin yaşadığı onca ekonomik, siyasi sorunun müsebbibi Andımızmış düşüncesiyle kılıçla keser gibi Andımızı kesip attılar.
Ancak 5 yıl sonra bu defa yargıdan doğru bir karar geldi. Yanlışın düzeltileceğine dair umut doğdu. Danıştay 8. Dairesi, ilköğretim okullarında okunan "Öğrenci Andı"nı kaldıran yönetmelik hükmünü iptal etti. Böylece "Türküm, doğruyum" diye başlayan andımızın yeniden okunması gündeme geldi.
Hükümet ise Danıştay kararını temyize gönderdi ve çıkacak kararı hep birlikte göreceğiz.
Olayın taraflarından olan Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk'un da dediği gibi "hukuki süreç devam ediyor."
Yani nihai kararı Danıştay İdari Dava Daireleri Başkanlığı verecek.
Andımızın kaldırıldığı yıl "bu bir ayet mi ki kaldırılmasın" diye medyada hayli yorumlar yapılmıştı. Gerçi bugün olayın içine ayet tartışmalarını sokan yok ama gazetemizin eski yazarlarından Prof. Dr. Nurullah Çetin, 2013 yılında konu hakkında çok güzel bir yazı yayınlamıştı.
O yazıdan bir kesit aktarmak istiyorum bugün sizlere:
"Ben, yaptığım bir incelemede bu eleştirilerin tamamen ya bilgisizlikten ya da art niyetten kaynaklandığını anladım. Zira Andımız, birilerinin söylediği gibi ayetlere ters bir metin değil; tam tersine hemen hemen her kelimesinin ayetlerden süzülmüş, ayetlerden alınma sözler olduğunu gördüm.
Dolayısıyla Andımız için "ayet mi bunlar?" diyen Türkiyeli vatandaşın iyi bilmesi gerekir ki, evet Andımız, bildiğimiz manada ayet de değildir, ilahî vahiy de değildir. Ama Andımızda yer alan kelime ve ifadelerin neredeyse tamamına yakını Kuran'daki ayetlerde ve hadislerde kendine yer bulan ifadelerdir.
Türk çocuklarına topluca söyletilen Türk andını İslamcılık adına, günah diye, ırkçılık diye, işe yaramıyor diye kaldırmaya çalışan arkadaşlara bu andı Müslüman'ca tefsir edelim. Bakalım bu Türk andı, İslam'a, Kuran'a aykırı mıymış, değil miymiş?
Türküm: Andımızın bu ilk kelimesini, en son olarak son cümleyle yani "Ne mutlu Türküm diyene!" cümlesiyle birlikte açıklayacağım.
Doğruyum: Türk çocuklarının "doğruyum" demelerinin ayetlere aykırı bir tarafı olabileceğini düşünmek, iyi niyetle bağdaştırılabilecek bir şey değildir. Millî Eğitim Kurumu, çocuklara doğruluğu öğretmeyecek de üçkâğıtçılığı mı öğretecek?
Hem "doğruyum" kelimesi tamamen ayettir. İşte ayet: "Öyle ise emrolunduğun gibi dosdoğru ol. Beraberindeki tövbe edenler de dosdoğru olsunlar. Hak ve adalet ölçülerini aşmayın. Şüphesiz O, yaptıklarınızı hakkıyla görür." (Hud suresi, Ayet No: 112)
Çalışkanım: Millî Eğitim Kurumu, elbette Türk çocuklarına çalışkan olmalarını telkin edecektir. Okul, yan gelip yatma yeri mi? Çalışkan olmak da Allah'ın bir emridir; yani ayettir. Bu kelime de Kuran'da ayet olarak vardır. İşte ayetler: "Bilsin ki insan için kendi çalışmasından başka bir şey yoktur. Ve çalışması da ileride görülecektir." (Necm suresi, Ayet No: 39-40)
"Sizin için geceyi örtü, uykuyu istirahat kılan, gündüzü yayılıp çalışma zamanı yapan O'dur." (Furkan suresi, Ayet No: 47)
İlkem; küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymaktır: Küçüklerimizi korumak, büyüklerimizi saymak, İslam'ın emridir. Türk çocukları, bu terbiyeyi elbette okulda alacaklar. Andımızı söyleyerek bu ruh ve şuuru pekiştireceklerdir. Andımızda yer alan bu ifade de ayet ve hadislerde vardır.
Andımız için "bunlar ayet mi?" diyen vatandaşa işte ayet: "De ki: Rabbinizin size neleri haram kıldığını okuyayım: O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın, ana babaya iyilik edin, fakirlik korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin, sizin de onların da rızkını biz veriyoruz. Kötülüklerin açığına da, gizlisine de yaklaşmayın. Haksız yere Allah'ın haram kıldığı cana kıymayın. Düşünesiniz diye Allah size bunları emretti." (En'am suresi, Ayet No: 151)
Hadisler: "Küçüklerimize merhamet etmeyen, büyüklerimize saygı göstermeyen bizden değildir." (Hz. Muhammed (S.A.V), Tirmizî 7/155, Birr, 15; Ebû Dâvûd, Edeb, 66.)
"Bir genç, yaşından dolayı bir kimseye saygı gösterirse Allah (c.c.) da yaşlanınca kendisine saygı gösterecek kişiler takdir eder". (Hz. Muhammed (sav), Tirmizi Kitabul-Birr-2023.)
İlkem, yurdumu, özümden çok sevmektir: Türk çocuklarının yurdunu, vatanını sevmesi, İslam'a da aykırı değildir, insanlığa da. Vatan sevgisi, vatan için canını seve seve vermek, İslam'ın emridir. Vatanseverlik, ayette açıkça vardır.
İşte ayet: "Allah, sizinle din uğrunda savaşmayan ve sizi yurtlarınızdan çıkarmayanlara iyilik yapmanızı ve onlara âdil davranmanızı yasaklamaz. Çünkü Allah, adaletli olanları sever. Allah, yalnız sizinle din uğrunda savaşanları, sizi yurtlarınızdan çıkaranları ve çıkarılmanız için onlara yardım edenleri dost edinmenizi yasaklar. Kim onlarla dost olursa işte zalimler onlardır." (Mümtehine Suresi, Ayet No:9)
Ayrıca şu Hadis-i Şerifte geçen nöbet beklemek ifadesi, vatan sevgisini anlatmaz mı?: "Allah rızası için bir gün nöbet beklemek, dünya ve dünyadakilerden hayırlıdır." (Buhari; Cihad, 71)
İlkem, milletimi özümden çok sevmektir: Türk çocukları kendi milletini sevmeyecek de Amerikalıları mı, İngilizleri mi, Fransızları mı, İsraillileri mi, Çinlileri mi, Rusları mı sevecek? Türk çocuğuna millet sevgisini aşılamanın neresi faşistlik? Bunun neresi İslam'a, Kuran'a aykırı? Anlayan varsa beri gelsin. Kuran'da millet sevgisini, milletini özünden çok sevmeyi telkin eden ayet de var.
Allah, Müslümanları kendi milletlerinin düşmanlarına karşı savaşa çağırıyor: "Onlara karşı gücünüz yettiği kadar-Allah'ın düşmanı ve sizin düşmanlarınızı ve bunların dışında Allah'ın bilip sizin bilmediklerinizi yıldırmak üzere-kuvvet ve besili atlar hazırlayın. Allah yolunda sarf ettiğiniz her şey size haksızlık yapılmadan, tamamen ödenecektir." (Enfal Suresi, Ayet Nu: 60) Hz. Muhammed (sav) de milletini özünden çok seven bir peygamberdi.
Peygamberimiz bir hadis-i şerifinde şöyle buyurmaktadır: "Kişi kavmini sevmekle kınanamaz."
Ülküm; yükselmek, ileri gitmektir: Ayet: "De ki: "Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?" Ancak akıl sahipleri öğüt alırlar." (Zümer suresi, Ayet No: 9)
Hadis: "İki günü birbirine eşit olan ziyandadır, aldanmıştır." (Hz. Muhammed (sav), El-Aclûnî, Keşfü'l-Hafâ, II, 323).
(02.10.2013,Yeni Mesaj, Nurullah Çetin)
Demem o ki, Andımızı yazan kişinin ideolojisi şuydu buydu tartışmalarından ziyade metinde yazılan ifadelerin doğru ve kabul edilebilir olup olmadığını tartışmak daha şık olmaz mıydı?