Genelkurmay, yıllardan beri güncel olaylarla ilgili açıklama yapmıyordu. Bu açıklamaların 'siyasete müdahale' olarak yorumlandığı ve bir kaşık suda fırtına koparıldığı için asker kendi alanındaki konularda bile konuşmamaya başladı.Derin bir sessizliğe büründü.Hükümete 'ülke sizin, biz de sizin emrinizdeyiz' mesajı verildi.Ancak bu sessizlik 21 Mart'ta Diyarbakır'daki Nevruz kutlamalarında okunan Öcalan'ın mektubu sonrasında bozuldu.Öcalan mektubunda "Eşme ruhunu halklarımız arasında yeni tarihi sembol olarak selamlıyorum" demişti.Malumunuz Eşme Köyü, Suriye'deki mekânından alınan Süleyman Şah Türbesi'nin defnedildiği yeni bölgenin adı. Bu operasyon sırasında Türk askerinin PKK militanlarının desteği ile Suriye'ye girdiği ve Süleyman Şah'ın defnedildiği Eşme'nin de PKK kontrolünde olduğu iddia edilmişti.Ordunun tepkisi işte tam da bu noktada devreye girdi.TSK'nın açıklamasında şöyle denildi: "Hiçbir zaman muhatabımız olmayan ve olmayacak olan terörist başının 'EŞME RUHU' açıklamasına atfen, Süleyman Şah Saygı Karakolu'nun SURİYE toprakları içinde yer değiştirmesi ile ilgili olarak 'TSK ile PYD/PKK'nın işbirliği yaptığı' yolundaki yayın ve haberler tamamen gerçek dışı olup, 31 yıldır Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin Anayasal düzenini değiştirmeyi hedefleyen bir terör örgütü ile silahlı mücadele eden ve bu uğurda binlerce şehit ve gazi vermiş olan şerefli, haysiyetli ve onurlu Milli Ordu Türk Silahlı Kuvvetlerine bu yakıştırmayı yapan kişileri ve yayın organlarını Yüce Türk Milleti önünde şiddetle kınıyoruz."Açıklamanın devamında "TSK, iç siyasi gelişmelerin bir aktörü olmayacaktır" denildi.Türk ordusunu PKK ile işbirliği yapmış göstermek elbette çok ağır bir iddia. Böyle bir iddiaya ilk önce cevap vermesi gereken kurum hükümet olmalıydı. Savunma Bakanı anında bu iddiaları yalanlamalıydı.Ama şu sıralar Öcalan'ın eline sıkmakla meşgul olan ve PKK ile en kapsamlı pazarlıkları yapan hükümetin 'bizim PKK ile işbirliği filan yaptığımız yok' diyecek hali yoktu.Aslında Genelkurmayın mesajı söz konusu haberleri yapan medyaya değil 'orduyu bu hale düşüren' hükümete karşı idi. Açıklamada her ne kadar "hükümetlerimizin talimatlarının emrindeyiz" cümlesi var idiyse de Türk ordusunun misyonuna ve geleneksel çizgisine aykırı olarak verilen talimatlara (mesela askeri karakolların etrafında gezen PKK'lıları seyretme) aynen uyulmasının bugün gelinen noktada büyük rolü olduğunu da unutmamak lazım.Bugünkü hükümetin yandaş takımı "Asker, kendi karakolunu kendi basıyor" diye çığlık atarken istikrar adına ses çıkarmayan askerin, aynı medya tarafından PKK ile işbirliği yapıldı iddialarını ortaya atılması çok doğal.Askerin alanı siyaset değil, ama siyasetin şamar oğlanı olmadıklarını da göstermeleri gerekiyor.