Prof. Dr. Haydar Baş'a ait Milli Ekonomi Modelinin 26-27 Kasım 2005 de İstanbul'da Uluslararası bir kongre ile icrası, akademik çevrenin ve halkımızın yoğun teveccühüne mazhar olmuştu. Bunun ardından, Milli Ekonomi Modeli Kongresinin ikincisi, 25-26 Mart 2006 tarihleri arasında Azerbaycan Devlet İktisat Üniversitesinin ev sahipliği ve organizesinde icra edildi. 25 ülkeden 100'ü aşkın bilim adamı İstanbul'dan sonra Bakü'de toplandı. Bu defa model Avrasya da büyük bir ilgi gördü.Kongreye katılan bilim adamları Milli Ekonomi Modelini, ilmi bir inkişafın yanında mutlaka uygulanması gereken bir iktisadi sistem olarak değerlendirdiler. Türki Cumhuriyetlerin yanında Rusların MEM e olan ilgileri fevkalade idi. "Rusya da Türkiye ile aynı kaderi paylaşıyor; ya bağımsız bir ekonomik sisteme sahip olmalıyız, ya da global güçler sizi de bizi de hazmedecekler" yorumu Rus bilim adamlarına ait. Kongrede Rusların ve Türki Cumhuriyetlerden gelen bilim adamlarının teklifi ile Milli Ekonomi Modelinin Uluslararası komisyon tarafından kurumsallaştırılması kararı alındı. Komisyonun başına Prof. Dr. Haydar Baş, başkan yardımcılığına ise Rus bilim adamı Prof. Dr. Valeriy Lebedev getirildi. Yine Özbek, Kırgız, Kazak, Rus, Türk, Azeri ve diğer katılımcı bilim adamlarının teklifi sonucu oy birliği ile Prof. Dr. Haydar Baş Nobel ödülüne aday olarak gösterildi.Katılımcılar arasında ülkelerinde milletvekili ve bürokrat olan bilim adamları da vardı. MEM'in bir kanun olduğunu ve bilimsel bir veri olmanın yanında devlet seviyesinde mutlaka uygulanması gerektiğini ifade ettiler. Yaşanan bu heyecan öğrenciler tarafından da paylaşılıyor. Geçtiğimiz ay Bakü Devlet Üniversitesinde Prof. Dr. Haydar Baş beyin dersini izleme fırsatım olmuştu. Bir doktora talebesinin söz alıp kendilerine "sizinle gurur duyuyoruz, ilk defa bizim medeniyetimizden ve coğrafyamızdan bir ilim adamı olarak dünya ilim tarihinde yer aldınız, iktisat ilmine ve insanlığa, getirdiğiniz modelinizle katkıda bulundunuz" şeklinde kalbi şükranlarını anfi adına sunmuştu. İnsanlık, uzun yıllardan beri serbest piyasa ekonomisinin, kapitalizmin, sosyalizmin çarkları arasında ezilmeye mahkûm edilmişti. Kapitalizmde, devlet bir avuç mutlu azınlığa hizmet ederken; komünizmde, halk devlete hizmet etmiştir. Devletin imkânlarını politbüro kullanmıştır. Halk komünizmde de sefil olmuştur. Milli Ekonomi Modelinde ise, devlet milletin rahatı, huzuru, insanca yaşaması için vardır. Milli Ekonomi Modeli yalnız Türkiye'nin değil, bütün milletlerin kurtuluş modelidir.Yıllardan beri insanlık yalana teslim. Özelde ülkemiz, genelde insanlık ekonomik olarak bir bunalım yaşıyor. Ve bu kaos her geçen gün büyüyor. Bireysel ve toplumsal planda huzursuzluk, geleceğe ait endişelerin artışı; anarşi, terör yaygınlık kazanıyor. Ulus devletler imha ediliyor, milli kaynaklar global sermayenin ve çok uluslu şirketlerin hakimiyetine geçiyor. Bütün bunlar olurken, özellikle basın yayının seslendirdiği bir büyük yalan insanlığa dikte ettiriliyor. Ne yapalım, "uygulanan model kötü ama başka çözümümüz yok ki" deniyor. Ülkemizde de aynı yalan rüzgârları basın yayın tarafından estiriliyor, hükümetin uyguladığı serbest piyasa ekonomisinin alternatifinin olmadığı ifade ediliyor. Hükümetin bütün yanlış icraatları karşısında basın-yayın suskun kalmayı tercih ediyor. İşsizlik, yoksulluk, yolsuzluk almış başını gidiyor. Bütün bu gelişmelere rağmen, evet bunlar doğru ama hükümetin alternatifi yok söylemi ile milletimiz umutsuzluğa sevk ediliyor. Ülkemizde genel anlamıyla basın yayının (bazıları müstesna) Devlet İktisad Üniversitesi tarafında organize edilen Milli Ekonomi Modeli kongresine bir miktar bile yer vermemesi kuşatılmışlığımızın boyutunu göstermesi açısından manidar. Basın yayın ne ile meşgul? Milletimize sürekli olarak dayattıkları, bizden bir şey olmaz, birilerinin mandası olmak zorundayız mantığıdır; kültürümüzü yozlaştırmak, bizi biz olmaktan uzaklaştırma gayretleridir. Siyasetin yaptığı ise kayıkçı kavgasıdır. Milletimiz bütün bu yaşananlara tepki koymaya başladı. Artık mütareke basınını, çözümden uzak duran siyasi partileri, sureti haktan görünen fakat özü mandacı olan oluşumları sorgulamaya başladı. Yıllardan beri Prof.Dr. Haydar Baş beyi, Milli Ekonomi Modelini ve Bağımsız Türkiye Partisini görmezden gelenlere hesap sormaya başladı.Televizyonları başında kongreyi izleyen halkımız ise, ülkemizden çıkan bir bilim ve siyaset adamına ait Milli Ekonomi Modelinin tüm dünyaca kabul görmesinden gurur duyduklarını ifade ediyorlar. Prof. Dr. Haydar Baş başkanlığında ve Milli Ekonomi Modeli etrafında oluşan atmosferle, Bağlantısız Devletler ve Türki Cumhuriyetler arasında bir birliğe doğru gidildiğini ifade ediyorlar. Model artık teoriden pratiğe geçmelidir, ülkemizde uygulanmalıdır diyorlar.Evet, güneşin balçıkla sıvanamayacağı bir kez daha tarih önünde ispatlanıyor.
Doç. Dr. Ahmet H. Kepekçi / diğer yazıları
- Seçmen eğilimi niçin değişti? / 08.04.2024
- 41 maddede 'BTP'ye Evet' demenin gerekçeleri / 30.03.2024
- Yine ikilem yine istismar / 18.03.2024
- Ekonomik gerçekler ve beklentiler / 11.03.2024
- Partilerin mesajı ve seçmenin sınavı / 10.03.2024
- Vatandaşın çığlığına kim cevap verecek / 09.03.2024
- Yerel seçimlerde emeklilerin tercihi ne olacak? / 29.02.2024
- BTP, güçlü bir alternatif / 23.02.2024
- Belediyecilik: Yol mu, su mu yoksa daha fazlası mı? / 16.02.2024
- Deprem öldürmez, ihmal öldürür! / 09.02.2024
- 41 maddede 'BTP'ye Evet' demenin gerekçeleri / 30.03.2024
- Yine ikilem yine istismar / 18.03.2024
- Ekonomik gerçekler ve beklentiler / 11.03.2024
- Partilerin mesajı ve seçmenin sınavı / 10.03.2024
- Vatandaşın çığlığına kim cevap verecek / 09.03.2024
- Yerel seçimlerde emeklilerin tercihi ne olacak? / 29.02.2024
- BTP, güçlü bir alternatif / 23.02.2024
- Belediyecilik: Yol mu, su mu yoksa daha fazlası mı? / 16.02.2024
- Deprem öldürmez, ihmal öldürür! / 09.02.2024