Baki kalan bu kubbede atılan iftiralardır

Dün meclis tarihinin en trajikomik olaylarından biri yaşandı. Güya CHP'li İsrail-Türk dostluğu Grubu başkanı Gökhan Durgun'un sorduğu bir soru önergesine güya İç İşleri Bakanı cevap verdi. Güya dememizin sebebini açıklayacağız, amma hemen şunu söyleyelim ki böyle "cevap" adında bir garabeti şimdiye kadar ne duyduk, ne de işittik! Prof. Dr. Haydar Baş takıntılı iktidar (kimin iktidarı acaba) ve ana muhalefet (neresi muhalefetse) elbirliğiyle sözümona Baş'ın akademik kariyerini tartışmaya açıyorlar. Al gülüm-ver gülüm koalisyonundan Durgun, soru soruyor Aksu da cevap veriyor. Dediği şey şu:"İstanbul Kartal'da bir şahıs, bir özel okula çek vermiş bu çek de karşılıksız çıkmış" Buyurun size cevap! Hadi bakalım kolaysa kalkın bu yükün altından. İnsanın eli ayağı titriyor ne desem acaba diye bulanıma giriyor? Hay benim bakanlık koltuğuna oturduktan beri terörün patladığı Diyarbakırlı bakanım, hay benim Başbakan'ımın mitingine 600 adamı toplayamayan bakanım, hay benim oğlunu kulüplere yönetici yapıp, oğluyla ilgili neler neler yazılan bakanım, hay hakkında devlet kasalarında son derece ilginç raporlar bulunan bakanım, senin vereceğin cevap bu muydu yani? Bu mu olmalıydı? Prof. Dr. Haydar Baş'la, Kartal'da ödenmeyen senet arasında nasıl bir bağlantı üretmeye çalışıyorsun? Okul kim? Senedi alan kim? Veren kim? Gözü kapalı bir icra dosyasında tombaladan çekilen bir küçük sorunla Prof. Dr. Haydar Baş arasında nasıl bir ilgi kurabiliyorsun? Açıkça insan "yazık" demekten başka söyleyecek bir şey bulamıyor! İçişleri Bakanı'nın hükümetin,CHP'li Durgun'un düştüğü durum bu mu olmalıydı yani? Bakan beyimiz önüne servis edilen dosyaya imzayı basıvermiş! O servisi kimin yaptığını da tahmin etmek çok zor değil! Hani bakanın kontenjanından hükümete girdiği ayyuka çıkan malum papaz-haham dostu gurup! Onların BAŞ takıntısı malum ama işte böyle bir içişleri Bakanını da gözlerinin körlüğü nedeniyle harcayabiliyorlar! Bakan'ın cevap yazısında (şuradan-buradan, 60-70) mantığıyla ne söylediğini kendisinden başka kimsenin anlamayacağı başka gariplikler de var. Ortada koşturulan toplarla YÖK'ten DGM'den filan da bahsediyor. Mahkeme var diyor, ama aslında demiyor! Böyle biraz mahçup, çokça hinlik kokan cümleler! Peki Bakan Beyimiz niye böyle davranıyor? Çünkü o Prof. Dr.'luk ünvanıyla uğraşan ilk kişi diyalogcu cemaat ve Aksu değil. Daha önce ünlü Gürüz Kemal de uğraşmıştı da kafasına okkalı bir gürüz yemişti. Şimdi AKP'de görev yapan ünlü Anayasa hukukçusu milletvekili de dahil, Mahkeme "yok öyle yağma" demişti. Bakan kapı gibi mahkeme kararlarını biliyor. Biliyor bilmesine ama Bektaşi misali namaza da abdestsiz başlıyor. Camii duvarının civarında gezinip duruyor! Bu iktidarın ülkeye verdiği en büyük zarar devleti her anlamda bitirmesi oldu. Sadece sınırlarımızı tartışmaya açmadılar devletin saygınlığını ve kavramları da tükettiler.Görüyorsunuz işte İçişleri Bakanlığı diyalogcu gurubu tatmin etmek adına ne hallere düşürülüyor. Koskoca Bakanlık İlkokul seviyesinde bir çapsızlıkla hukuku, kanunları pas geçiyor.Görmesi gerekenleri görmüyor, görmemesi gerekenleri görüyor.Sonuç; sonuç tam bir sıfır! Kemal Gürüz'le aynı seviyeye düşmek ve Bakanlığın itibarını ve ciddiyeti sarsmak!***Son olarak Abdülkadir Bey'e "teröre gösterilen pasif tutum" önergesinde başarılar diliyoruz!Eminiz bu konuda da vereceği cevaplar olacaktır.Kendi bakanlık dönemlerinde ülke nasıl bir kan gölüne çevrilmiştir, sıfır terörü nasıl bu noktaya çıkarma başarısı göstermiştir? Bu sonuçta kendilerinin pasif tutumlarının etkisi nedir?Bakan Aksu suni gündemler oluşturma yerine bunlara cevap vermelidir!Bu arada diyalogcu grubu da fazla ciddiye almamasını öneririm.Milletvekili seçilmeyen siyasilere grubun nasıl baktığını, daha doğrusu yüzüne dahi bakmadığını, yakın arkadaşlarından öğrenebilir?Eee, bu koltuklar da babamızdan kalmadığına göre, baki kalan bu kubbede atılan iftiralar olur!