Rahmetli Özal ”üç beş baldırı çıplak, dikkate almaya değmez” demişti, PKK terör örgütü için. “Baldırı Çıplak” denilen örgüt bütün hedeflerine tek tek ulaştı maalesef. Bugün otuz bin insanımızın hayattan koparan eşkıya başının hapisten çıkartılması konuşuluyor. Bizzat bu ülkenin Başbakan Yardımcısı sıfatına sahip birisi Apo’nun ev hapsine alınmasını dillendirebiliyor.Bir adada hapsedilmesine karşın, örgütü yönetmesine engel olunamayan eşkıya başının evde ikamet etmesi durumunda neler olacağını düşünmek dahi istemiyorum. O evin “kutsal” bir eve, hatta “türbeye” dönüşmeyeceği ne malum! Hatta birçok siyasinin “himmet” dilemek için evin etrafında nöbet tutmayacağı ne malum…Eşkıya başına, sayın demek suç olmayacağı gibi, artık belki de sayın dememek suç olacak, çünkü kanunla teminat altına alındı “Sayın terörist.” Daha neler göreceğiz kim bilir? Herkesin gündeminde onlara verilecek haklar var. Kimsenin umurunda değil bu vatan için toprağa giren koç yiğitler veya onların aileleri.“Vatan sağ olsun” diyen şehit babalarını kim düşünecek? Onların evlatlarını vererek sağ olsun dedikleri vatan, gerçekten sağ oluyor mu? Yoksa ölmüş başına akbabalar üşüşmüş de bundan haberimiz mi yok?“Dün üç beş baldırı çıplaktılar”, ancak bugün beş bin yıllık bir tarihe, iki bin yıllık devlet tecrübesine sahip, on altı devlet kurmuş bir milleti onlara boyun eğdirdiler, hatta pis kanlı ellerini öptürdüler. Yani bütün bunları “üç beş baldırı çıplaklar” mı yaptı? Asla buna inanmıyorum, çünkü inanmak mümkün değil.“Üç beş baldırı çıplak” diyenler ya arkasındaki güçleri görmediler, ya da görmezden geldiler. Şu anda bu sözün sahibini zaten mezarında rahat koymuyorlar, bari bizi görmediler diye kabul edelim. Bugün iktidarda olanlar da görmüyor ve sapla samanı birbirine karıştırıyorlar.Terör başarıdan ümidini kesmiş iken “Kürt sorunu vardır” diyerek onun yeniden hayat bulmasına sebep olmuş olan Sayın Erdoğan ve ekibi geri dönülmez yollarda Barzani ile birlikte “Aynı yoldan geçmişiz biz, aynı sudan içmişiz biz” türküsünü söylüyorlar. Zaten onlar türkü söylüyor on yıldır, millet ise ağıt yakıyor, toprağa girmeye devam eden evlatları için.Zannediliyor ki hak verilirse terör bitecek, terörü yapanlar Kürt kökenli olabilir, ama sorun Kürt sorunu değil ki bitsin, sorun terör sorunudur. Bu nedenle bitmesi asla söz konusu değildir.Hem Kürde hak vereceğim derken etnik bölünmeler çoğalacaktır. Kanun önünde herkesin eşitliğine dayanan mevcut Anayasa kimseyi açıkta bırakmadan, her vatandaşa eşit haklar vermiştir. Ama gel de bunu anlat Anayasa bölücülerine…Açıktan savaşmaktansa terör örgütlerini desteklemek suretiyle savaşma yolunu seçen çağdaş emperyalist devletler savaşa dur demedikçe terörün bitmesi hiç söz konusu değildir. Apo teslim edildiğinde destek veren devletleri tek tek saymıştır ama bunlar kamuoyuyla paylaşılmamış saklı tutulmuştur. Ancak bugün bütün dava tutanakları halkın bilgisine sunuluyor bu da çok ilginç doğrusu.İsrail arzı-mevut davasından vazgeçmedi, batı dünyası şark planından vazgeçmedi, ABD bölge hesaplarından vazgeçmedi, Ermenistan Büyük Ermenistan rüyasından vazgeçmedi, Yunanistan hakeza öyle. Düşmanlarımızın hiç birisi ülkemiz üzerindeki hesaplarından vazgeçmediler peki biz nasıl oluyor da onlara taşeronluk yapan örgütle (PKK) anlaşarak kanın duracağına inanıyoruz? Terörle müzakere ederek ancak arkasındakilerin hedeflerine hizmet etmiş oluruz.Yoksa “Baldırı çıplaklar devleti yendi mi? Neyi müzakere ediyoruz o halde?