Cumhurbaşkanı Erdoğan "Çalışan Gazeteciler Günü" dolayısıyla yaptığı açıklamada "Basın ne kadar özgür olursa demokrasi de o denli güçlü olur" dedi. Çok güzel ve şık bir açıklama.
Ama bu açıklamanın Türkiye'de fiili bir karşılığı yok.
Türkiye, farklı uluslararası kurumlarca yapılan araştırmalarda basın özgürlüğü yönünden çok kötü bir karneye sahip. Geçtiğimiz yıl Uluslararası Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü (RSF) tarafından hazırlanan bir raporda basın özgürlüğü sıralamasında 180 ülke arasında 158. sırada gösterildi.
Son 10 yılda 56 sıra birden geriledik.
Türkiye, yeni savaştan çıkan Irak ile Gambiya arasında kendisine yer buldu. RSF, bir önceki sıralamada Türkiye'nin yerini "TMK ve yargı paranoyası" ile açıklarken geçen yılki raporunda 'tutuklu gazeteciler, Gezi'de habercilere saldırı ve dış editoryal müdahalelere' vurgu yaptı.
Gazeteciler Cemiyeti'nin 28 Kasım 2015'de yayınladığı rapora göre halen 31 gazeteci hapiste. 2014 yılında hakkında soruşturma açılan gazeteci sayısı 88 iken bu rakam 2015 yılında 119'a, dava açılan gazeteci sayısı 2014'de 77 iken 2015 yılında iki katına (157) çıktı. Geçtiğimiz yıl 10 gazeteci hapis cezası alırken bu yıl bu sayı 13'e yükseldi. Tutuklanan gazeteci sayısı ise 2014'de 4 iken bu sayı dört katına çıkarak 16'ya yükseldi. Mart-Aralık 2014 döneminde Türkiye'de 6'sı kadın toplam 54 gazeteci gözaltına alınırken, Ocak-Kasım 2015 döneminde gözaltına alınan gazeteci sayısı 25'i kadın olmak üzere toplam 102'ye çıktı.
Özgürlük için Basın Raporu'nda dikkat çeken bir diğer grafik ise Türkiye'de Twitter, Facebook, Youtube gibi soysal etkileşim platformuna yönelik engelleyici tutumun her yıl katlanarak artması. Buna göre, 2012'de 15 bin 92 erişim engeli yaşanırken, bu rakam 2013'te 42 bin 686, 2014'de 66 bin 244, 2015 yılında ise 103 bin 877'ye yükseldi.
Televizyonların aldığı yayın durdurma cezalarını ise saymıyorum
Yaptıkları haberlerden dolayı işinden olan köşe yazarı, muhabir, editör ve haber müdürlerinin sayısı ise yüzleri buluyor.
Bir ülkede demokrasinin sağlam temellere oturması için en önemli öğe olan muhalif basının bu ülkede başına gelenler ise utanılacak boyutta.
Dolayısıyla Erdoğan "Basın ne kadar özgür olursa demokrasi de o kadar güçlü olur" derken doğru söylüyor ama "Uygulamada neden bu kadar eğrilik var?" diye de sormak gerek.