Dünkü yazımızda ABD'nin terörle olan ilişkisinin arka planını ve sebeplerini masaya yatırmıştık. Bugün de Avrupa'nın bu denklemdeki yerini irdeleyip, Batı'nın tarihten bugüne kan damlayan uygulamalarından kısa kestiler aktarmak istiyorum.
Bu konuda en anlamlı çalışmalardan birini yapan kişi olan Andre Vitchek'tir. Vitchek'in bir de Batı Terörü isimli kitabı var. Vitchek, Çek doğumlu Amerikalı yazar. Savaş muhabiri olarak Der Spiegel, Asahi Shimbun, The Guardian ve bir çok uluslararası yayınlara yazmaya devam ediyor. Birçok belgesel film çekti. Türkiye'de Bilim-gönül yayınlarından Batı Terörü ve Propagandası, Pasifik Adalarındaki Vahşi Batı Sömürgeciliği isimli kitapları çıktı.
2010 yılında Bilim-Gönül yayınlarının sahibi olan rahmetli Oktay Sinanoğlu Hoca'nın eşi Dilek Hanım'ın daveti üzerine bir konferans için Türkiye'ye gelen Vitchek'le Meltem TV için bir program çektim.
Vitchek'in programı daha sonra "sondalga.com" haber sitesinde de yayınlandı. Bizim gibi bir Türk vatandaşı için Batı için "teröre destek veriyor" diye yazmak kolay ama Amerikan vatandaşı olan bir gazetecinin 'Batı Terörü' diye bir kitap yazması hayli cesaret verici bir şey.
Programda kendisine sordum:
"ABD'nin insanlık dışı uygulamalarına kitaplarınızda çok geniş örnekler vermişsiniz. Gerçekten bu kadar ciddi boyutta mı?
Andre: Çok örnek var. United Fruit şirketi namına tüm bir Orta Amerika'nın ırzına geçtik. Orta Amerika'da bir hükümeti beğenmediğimizde, bir hükümet kendi vatandaşları için iyi bir şeyler yapmaya başladığında, örneğin hastane, okul, fakirlere yardım gibi şeyler yaptığında, askeri darbeleri destekledik. Honduras, Guatemala, Nikaragua'daki askeri darbeler bu ülkeleri yok etti. Bizim namımıza kadınlara tecavüz edildi, insanlar işkence gördü. İşte tüm bunlar muz ile başladı. Aslında şaka yapıyorum. Aslında çok daha önce başladı. Her yerde. Örneğin Endonezya'da Spice Adasına bakın. East Indies şirketinin işgali. Küçücük Hollanda, dünyanın en kalabalık nüfuslu ülkesinin ırzına geçerek zengin oldu. Her yerde bu tür olaylar var. Kongo'yu örnek verelim. Eski Belçika Kralı II. Leoplod'un barbarlıkları örneğin artık gizlisi saklısı olmayan bir örnek.
"Batının maden bölgeleriyle ilgili uygulamalardan bahsedebilir miyiz?" şeklinde soruma ise şu cevabı verdi Vitchek: "Batı Terörü kitabımın İngilizcedeki özgün adı Potosi'den Bağdat'a. Çünkü Bolivya'daki küçük bir şehir olan Potosi, Batı sömürgeciliğinin sembolüydü. Çünkü Potosi 500 yıl önce bir dönem buradaki gümüş madenlerinden ötürü dünyanın en zengin şehriydi ancak sömürgeci kültürde her zaman olduğu gibi sadece ufak bir azınlık için dünyanın en zengin şehriydi. Şehrin büyük çoğunluğu köleleştirilmişti ve son derece fakirdi. Şu an cereyan eden Latin Amerika devrimleri için Potosi simgesi hala canlıdır. Latin Amerikanın en ilerici yazarlarından arkadaşım Eduardo Galleano, Latin Amerikanın Kesik Damaları adlı bir kitap yazdı. Avrupa'nın sömürgeciliğini Latin Amerika'nın damarlarının kesilmesine benzetti."
Ve sordum: Türkiye'de yayınlanan kitaplarınızda ABD ve Batı'yı 'teröre bulaşmakla' suçluyorsunuz? Çok ağır bir suçlama değil mi bu?
Andre Vitchek: Hayır. Çünkü terörün çok kesin tanımları vardır. Örneğin çocuklara ebeveynlerinin gözleri önünde tecavüz etmek terördür. Orta Amerika ve Karayipler'de biz bu tür örgütlerini destekliyoruz. Milyonlarca insanı napalm gazı ile bombalamak terördür. Endonezya'da darbe yaparak 2-3 milyon masum insanı öldüren Suharto gibi bir diktatörü sırf Sukarno hükümetini sevmediğimiz için desteklemek terördür. Okyanusya kitabımda anlattığım gibi küçücük Bikini adasını insanların tepkilerini test etmek için nükleer bombalarla bombalamak terördür. Ve bunu gibi çok örnek var. Bu bir kalıp... Bu on yıllardır ve yüzyıllardır devam eden bir davranış kalıbı. Ve ben Churchil'in Orta Doğu'da yaptıklarına değinmeyeceğim bile. Siz Orta Doğu'ya benden daha yakın olduğunuz için daha iyi biliyorsunuz. O nedenle ben size daha uzaklardan örnekler veriyorum. Siz benim yerime buralarda olanları söyleyebilirsiniz."
ABD ve Batı'yı bütün belgeleriyle gırtlağına kadar batmış bir şekilde terör örgütlerini, darbeleri, illegal yapılanmaları desteklemekle suçlayan Andre Vitchek'in feryadı böyle.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "terörün ve teröristin tanımını yeniden yapalım" derken haklıydı ama bugüne kadar 'terör sever' batı ile kol kola verip şimdi de "Brüksel'de PKK çadırı açtırdılar" diye sitem etmenin faydası yok.
Sorulması gereken soru "Türkiye neden bu terörseverlerle" hep içli dışlı ve son olarak Türkiye'yi mülteci çöplüğüne çevirme konusundaki 'emirlerine' bile en küçük bir direnç gösteremeyecek kadar aciz?
Kayserili tüccar gibi pazarlık edenlere de soruyorum aynı soruyu.