Aynı kitapta yer alan iki ayrı ülkeye ait değerlendirmeleri hep beraber okuyacağız sonra da sualimi soracağım.Söz konusu iki ülke Amerika ve İran, değerlendirmeyi yapan ise Fetullah Gülen.Nevval Sevindi imzası ile üçüncü baskısı 2002'de yayınlanmış olan "Global Hoşgörü ve Newyork Sohbeti" isimli eserden takip edeceğiz.Kitaptaki sıraya göre önce Amerika:"Amerika'da demokrasi ve belli ülke ve millet gelenekleri yerleşmiş. Bunu biraz da belki toplum mozaiği zaruri kılıyor. Meksika'da Teksas'ta , otuzkırk milyon zencinin yaşadığı yerlerde ayaklanmalar yaşanmış? Amerika eski Babil gibi. Eğer burada Amerikalıların anladığı, tesis ettiği, kutsadıkları manada bir demokrasi olmasa, zaten buradaki bu birlik korunamaz. O demokrasinin yumuşak havası herkesi barındırıyor. Amerika dünyada şu andaki yerinde duruyor, başkalarının çok zamandır beklediği gibi Atlantik içine kaymıyor. O açıdan Amerika'da çok şey yapılabilir. Bizim düşünce dünyamız, bizim fikir hayatımız adına da çok şey yapılabilir. Dünyanın hali hazırdaki durumuyla, şu çerçevesi ile, Amerika da şu andaki konum ve gücüyle bütün dünyaya kumanda edebilir. Bütün dünyada yapılacak işler buradan idare edilebilir ve hatta denilebilir ki, şöyle veya böyle Amerika ile dostça geçinmeden, destek almak değil, dostça geçinmeden, Amerikalılar istemezlerse, kimseye dünyanın değişik yerlerinde hiçbir iş yaptırmazlar. Şimdi bazı gönüllü kuruluşlar dünya ile entegrasyon adına gidip dünyanın değişik yerlerinde okullar açıyorlarsa, bu itibarla, mesela Amerika ile çatıştığınız sürece bu projelerin gerçekleşmesi mümkün olmaz. Amerika, hala bu dünya gemisinin dümeninde oturan bir milletin adıdır?Amerika daha uzun zaman dünyanın kaderinde çok önemli bir rol oynayacaktır. Bu realite kabul edilmeli. Amerika göz ardı edilerek şurada burada bir iş yapılmaya kalkılmamalı. Rusya destekleyebilir bir işi fakat Amerika ile iyi geçinmezseniz, işinizi bozarlar. Çünkü Amerika kendi işlerinin ahenk içinde gitmesini ister, Amerika'daki ahengin devam etmesini ister. Ve bunu çok yadırgamam. Amerika'nın yerinde Osmanlı Devleti olsaydı, zannediyorum o da aynı şeyi yapacaktı.Yadırgamamak lazım?Amerika düşmanlığı meselesinin bir diğer boyutu da şu: İnsanlara düşman olmak, ülkelere düşman olmak çok yarar getiren bir şey değildir. Bunu bir dönemde Varşova Paktı vardı da, NATO Paktına sığınma ruh haleti veya psikolojisi şeklinde yorumlamaya da gerek yok. Amerika'ya bugün de dünyada ihtiyaç vardır?.Amerika çökse de dünyada yine dengeler olacak. Ama şimdi, dünyanın dengesinde önemli bir unsur olarak ve demokratik felsefesiyle oturmuş bir ülke sarsılırsa, dünyada çok ciddi kargaşa yaşanır. Onun için, bakın Amerika'nın bize yarım arpa kadar sadece bizim menfaatimize desteği yoktur. Buna rağmen şurada bulunmamıza izin veriyorsa, bu bizim için bir avantajsa, bu avantajı sağlıyor demektir. Fakat insan olarak bizi çok alakadar eden dünyadaki dengeyi düşünüyorsak, o zaman Amerika'nın bu dengedeki yerine dikkat etmek zorundayız. Dümende onlar var?AMERİKA BİZE DÜŞMANLIK YAPABİLİR. FAKAT BİRLİKTE YAŞADI?IMIZ BİR DÜNYANIN GENEL AHENGİ DÜŞÜNÜLDÜ?ÜNDE, BAZEN DÜŞMANIMIZLA BİLE İYİ GEÇİNMEK MECBURİYETİNDE OLURUZ. BU HUSUSTA DA EHVENİ ŞER (kötünün iyisi), EŞEDDİ ŞER (kötünün kötüsü) MESELESİ SÖZ KONUSUDUR".Hocaefendi'nin İran değerlendirmesine gelince:
"İran baştan beri Sünni toplumlara reaksiyoner olmayı yeğlemiştir. İran tarihi ihtilaller tarihidir. İran Şiileri bir tepki cemaatidir. O nedenle doğru düşünmesi, dengeli karar vermesi, dünya konjonktürüne göre bir yol takip etmesi mümkün değildir.Devletlerarası münasebetler açısından komşumuzdur, bu açıdan nasıl ilişki kurulacaksa kurulmalıdır.İran konusunda dikkat edilmesi gereken iki husus vardır: Birincisi, din ve İslam devrimi adı altında mezhep ve bağnaz bir İslam anlayışı ihracı. Kendi mezhep ve yorumlarını gerçek dinin önünde tutarlar. Bir insan şii değilse adeta hiçbir şey değildir. İkincisi: Ali Muhabbeti, kendi anlayışlarına sadece bir renk kazandırmak için bahanedir. Ali sevgisi değil, Ebubekir, Ömer düşmanlığı ayakta tutan onları.Yanlış itikatlarını dini bir zemine oturtmak için güya Ali sevgisini bayraklaştırmışlardır. Bugün, bölgede Fars yayılmacılığı ve İran'ın bizimle olan tarihi rekabeti, belli bir tehlike arz etmektedir denilebilir İran bölgede rahat duracağa benzemez. Irak'ta çok önemli miktarda Şii vardır,endişe ederim ben..İran hep fitneler tarihi olmuştur. İran İslam'ı zorla kabul etmiş, mukavemeti entrikada bulmuştur. Hz: Ali'nin Nehcü'l Belağa isimli hutbe,mektup ve sözlerinden derlenmiş kitabı,hukuki, siysi kültürel muhtevasının yanı sıra tam bir edebi şaheserdir; Shakespeare gibi okunur. Hz.Ali büyük bir şahsiyettir,bizim için çok önemlidir. Ama Ali'nin büyüklüğü izafi bir büyüklük değildir. Ali'nin büyüklüğünü anlatmak için başkalarını küçültmeye ihtiyaç yoktur. Bir mana eridir. Tüm tasavvuf erleri, babaları onu severler. Fakat Şia, Fars Aleviliği, Müslümanlığa karşı kin ve nefretini Hz.Ali'ye de yansıtır. Ali'yi kendi mitolojilerindeki Zaloğlu Rüstem haline getirmişlerdir. Mübalağa zihni bir yalandır. Doğru olandan yalan insan haline dönüşmüştür. Türkiye çok dengelidir. Selçuklular'da, Osmanlılar'da da böyledir. Biz dergahlarda "Canım Ali" diye destanları dinleyerek büyüdük Vehhabiler de Ali'yi küçümser. Biz herkesi severiz. İran tarihinde mübalağalarıyla ünlü. Hayatlarına sinmiştir. Ben Mekke'de bir kısım İranlının dua ederken ağlıyor gibi göründüklerine şahit oldum, misafirhanede komşumuzdular. Akşam bunları teybe kaydetmiş olduklarına ve dinleyip eğlendiklerine şahit oldum. Samimi değiller?"Her iki değerlendirmeyi de okuduktan sonra, tahmin ediyorum ki kafanızda sualler uçuşmaya başladı. Bir sualle bu işin içinden nasıl çıkılır dediğinizi duyar gibiyim. Sayın Gülen'e göre, On binlerce kilometre uzaklıktaki putperest, Hıristiyanlığın çeşitli sapık mezheplerinden oluşan Amerika has, güzel, cici, demokrat, herkese, her keseye lazım, dünyanın istikrarı için vazgeçilmez, (haşa) karanlık gecede kara karıncanın izini görecek güç ve kudrette bir ülke ve biz düşmanlık yapsa bile onunla iyi geçinmek mecburiyetimiz var. Ama İran hemen yanı başımızda, sınır komşumuz, yarısı ile aynı dili konuşuyoruz fakat mezhepleri farklı olduğu için, yaramaz, şiddet yanlısı, zaten İslam'ı da zorla kabul etmişler, mübalağa toplumu, samimiyetten uzak?Şimdi sayın Hocaefendi'ye sorabilirsiniz:Amerika zorlamadan mı Müslüman olmuştur? Amerikalılar Hz Ali muhabbetinde İranlılardan daha mı samimidirler? Amerika'yı bu kadar sahiplendiğinize göre acaba onlar ehli Sünnet mezheplerinden birine mi mensupturlar? Sünni toplumlara Amerika'nın özel bir muhabbeti mi vardır? Müslümanlığa karşı kin ve nefret konusunda İran mı daha şiddetlidir Amerika mı? Amerika bize düşmanlık yapabilir diyorsunuz ve dünyanın genel ahengi için sineye çekilmesini tavsiye ediyorsunuz, Peki İran ayrı bir gezegende mi? Ne bu şiddet bu nefret? Yoksa Amerika'dan bakınca her şey tepe taklak mı görünüyor?Soracak, sorgulayacak, araştıracak yürekli adamlara o kadar ihtiyaç var ki?
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Tüketilen sadece kaynaklar mı? / 25.04.2024
- Önünde ardında ve kolunda servet… / 24.04.2024
- Hangisine daha çok üzüldünüz? / 23.04.2024
- Halleri var bizimkine benzemez / 22.04.2024
- ‘Hazır ol cenge eğer ister isen sulh-u salah’ / 20.04.2024
- Doymayan gözden ve ürpermeyen kalpten… / 19.04.2024
- Dilde adalet / 18.04.2024
- İlk çeyrek heba oldu gitti / 16.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 14.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 10.04.2024
- Önünde ardında ve kolunda servet… / 24.04.2024
- Hangisine daha çok üzüldünüz? / 23.04.2024
- Halleri var bizimkine benzemez / 22.04.2024
- ‘Hazır ol cenge eğer ister isen sulh-u salah’ / 20.04.2024
- Doymayan gözden ve ürpermeyen kalpten… / 19.04.2024
- Dilde adalet / 18.04.2024
- İlk çeyrek heba oldu gitti / 16.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 14.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 10.04.2024