Geçtiğimiz ay yazdığımız bir yazıda, hayatını Feto yoluna bahşetmiş bir gazetecinin, darbe girişimi sonrası panik halinde Prof. Dr.
Haydar Baş ve BTP'ye saldırıda bulunmasını gündeme getirmiştik. Bu eski FETO aşığı odaklar, geçmişlerinden duydukları utançla, geçmişi tertemiz olan Haydar Baş'ı da Feto ile irtibatlandırma telaşına girdiler.
Şimdi ise bu saldırıların 'sokak dedikoduları' şeklinde yayılmaya çalışıldığını görüyoruz. Belli merkezlerin, 'belli şehirlerde' yaydıkları bu söylentilerde, Haydar Hoca'nın ve onu seven insanların sahip olduğu kurum ve şirketlere de FETÖ bağlamında çamur attıklarını duyuyoruz.
Hatta bazı bölgelerde sağduyulu vatandaşların bu sokak soytarılarına "yahu biz Haydar Bey'in partisine oy vermedik ama onun FETÖ'ye karşı yıllardan beri verdiği mücadeleyi çok iyi biliyoruz. Şimdi, keşke ona kulak verseydik diye dövünüyoruz. Siz ise gelmiş tam tersini söylüyorsunuz. Siz ne utanmaz adamlarsınız!" diye cevap verdiğini aktardı arkadaşlar.
Bu durumun benzerlerine daha önce de şahit olmuştuk. Hatırlayın, Ergenekon Davası patlak verdiğinde ve yüzlerce kişi gözaltına alınmaya başladığında bazı medya organları anında "Haydar Hoca da Ergenekoncu" diye yazılar yazmaya başlamıştı. "Bu çamur at, izi kalsın" odaklarının elinde elbette bu konuda tek bir delil yoktu ve mahkeme sürecinde görüldü ki, Ergenekoncu denilen kişilerin hedefe koyduğu kişiler arasında Haydar Hoca da vardı.
Aynı şeyi Balyoz Davası'nda da gördük. Medyadaki bu kara propaganda odakları, Balyozcu subaylara yönelik darbe iddiaları gündeme geldiğinde, bu defa "Haydar Hoca Balyozcu" diye haberler tüttürmeye başladılar. Güler misin ağlar mısın kabilinden bu haberlerin sonrasında, Balyozcuların gizli belgeleri ortaya çıktığına, darbe yapılsa idi ilk gözaltına alınacaklar arasında Haydar Baş'ın adı çıkınca çark ettiler, sus pus oldular.
Haydar Baş, Rusya'ya gidip Duma'da
Milli Ekonomi Modeli'ni anlattı, anında "Haydar Baş Rusçu oldu" diye çığlık attılar.
Düzenlenen kurultaylarda "Suriye bataklığına müdahale etmemiz ve bu mezhep savaşına karışmamız halinde ateşin Türkiye'ye de sıçrayacağını" söyleyince "Haydar Hoca Esad'cı oldu" dediler.
Daha da geriye gidip, geçmişte yaşadığımız bazı tatsız olayları hatırlayınca 'dedikodu merkezinin' geçmişten bugüne sürekli faaliyette olduğunu görüyoruz.
Aynı odaklar,2006 yılında Trabzon'da TAYAD mensuplarına yapılan saldırı sonrası yaptıkları haberlerde, "saldırıya Haydar Baş'ın Kadırga televizyonundaki kışkırtıcı yayınların sebep olduğu" iddia edildi. Oysa ne Haydar Baş'ın böyle bir televizyonu vardı, ne de TAYAD ile ilgili Kadırga TV'nin yaptığı tek kelime bir haber söz konusu idi.
Hrant Dink ve Rahip Santoro cinayetleri sonrasında da aynı komik yayınlara devam edildi. Olaylara bütün olarak bakıldığı zaman, 15 Temmuz sonrası yaşadığımız büyük şok ve travma sonrası sokaklarda yayılan bu dedikoduların tesadüf olmadığı, FETÖ'ye karşı bu ülkede en etkin ve en köklü mücadeleyi yapan Prof. Dr. Haydar Baş'ın ismi üzerinde derin spekülasyonlar oluşturmaya çalışıldığı görülüyor. Bu odaklar her kim iseler, bu pis metotlarla geçmişte Feto'nun safında halay çektikleri gerçeğini gizleyemezler.
Çok eskiyi gitmemize gerek yok, Sayın Baş dünkü açıklamasında bakın ne diyor:
"Milli bütünlüğümüz dini bütünlüğümüzün, dini bütünlüğümüz de milli bütünlüğümüzün teminatıdır."
Unutmayalım bölünürsek, birbirimize düşersek yok oluruz! Türkiye olarak ülkemiz üzerinde hesabı olan ülkelerle değil üzerimizde sinsi hesaplar yapmayan ülkelerle bir ve beraber olmalıyız."
Haydar Hoca böyle diyor, sokak dedikoducuları ve onların baronları neler diyor!
Çok komik hareketler bunlar.