Türkiye'ye karşı öylesine net fotoğraflar veriliyor ki, gören gözlerin bir çırpıda idrak edeceği bu netliği, kör gözlere bir türlü anlatamıyoruz. Menbiç'ten başlayalım ve kim bilir kaç kez vurguladığımız bir gerçeği tekrar vurgulayalım.
Türkiye, 'hedefimiz Menbiç' açıklamasını yapmasının hemen sonrasında, Menbiç'in etrafının bir anda ve 'aynı anda' Rus ve ABD askerlerince kuşatıldığını, ABD Savunma Bakanlığı'nın "Menbiç',i düşman unsurlara(!) karşı koruyacağız" dediğini duyduk mu, duyduk.
Aynı anda hem Rus askerlerinin, hem ABD askerlerinin kollarına, Türkiye'nin terörist dediği YPG'nin armalarını yapıştırarak fotoğraf çektirdiğini gördü mü, gördük.
Bu fotoğraflardan verilen mesajın "Ey Türkiye! Biz, YPG'nin dostuyuz, müttefikiyiz. Menbiç'e adım attığın an karşında bizi bulursun" olduğu aşikâr mı, aşikâr.
Bu fotoğraflardan sonra Türkiye'nin Menbiç ile İlgili "sus-pus" olduğu ortada mı, ortada.
Sadede gelelim; Bu vahim ve alçak fotoğrafların çekilmesinin hemen ardından ABD, Rusya ve Türkiye genelkurmay başkanları Antalya'da bir araya geliyor.
Bu defa, kollarında 'terör örgütünün armasını taşıyan orduların komutanları' bizim komutanımızla fotoğraf çektiriyor.
Peki, Sayın Genelkurmay Başkanımız hiç rahatsız olmadı bu görüntüden?
Sayın Genelkurmay Başkanımız "bizim terör örgütü olarak nitelediğimiz unsurların armasını, askerlerinizin koluna yapıştırmanızdan büyük üzüntü duyduk, bu dostluğa yakışmaz" dedi mi acaba?
Sanmıyorum, deseydi duyardık.
Türkiye Cumhuriyeti'ne ve ordusuna ve milletine böylesine ağır hakaret içeren fotoğraflara sessiz kalıp, bu fotoğrafların senaristleriyle hiçbir şey olmamış gibi başka bir fotoğrafta yan yana gelirseniz, bugün Avrupa ile yaşadığımız başka bir kriz fotoğrafı ortaya çıkar.
AB ülkeleriyle yaşadıklarımızın Menbiç'ten yansıyan fotoğraftan hiçbir farkı yoktur.
"Ey Avrupa! Terör örgütlerine konuşma yaptırıyorsun ama bizim bakanlarımıza yaptırmıyorsun" diye ne kadar kükrersek kükreyelim, Avrupa'nın teröre kucak açmasıyla, ABD-Rusya ikilisinin Menbiç'te YPG ile fotoğraf çektirmesi aynı düzlemde değerlendirilmelidir.
Karşımızdaki fotoğraf, aynı dünyanın, aynı medeniyetin fotoğrafıdır.
Bütün bu gerçekliklerle beraber, bu kadar geniş bir coğrafya ile ve bu kadar çok ülke ile gerginlik yaşamak uzun vadede Türkiye'ye ağır darbeler vuracaktır.
Suriye'de ortaya koyduğumuz dış politikada daha önce ayrı ayrı dost olduğumuz ABD ve Rusya'nın bir anda Türkiye'ye karşı "birleşmesi", Menbiç'te yapayalnız kalmamız, Suriye'de yeni bir düzleme girilmesi, bu yanlış politikadan bir an önce vazgeçerek 'kendi sınırlarımız çekilmemiz gerçeğini' önümüze koymuyor mu?
Aynı anda birkaç karta birden oynayarak, bütün kartlarımızı kaybettiğimizin farkında değil miyiz?
Bu bataklığın hemen ardından bir anda düğmeye basılmışçasına ortaya çıkan ve bütün Avrupa ile karşı karşıya geldiğimiz tablo, hamaset siyasetinin değil feraset siyasetinin devreye konulması gerektiğini göstermiyor mu?
Osmanlının son dönemlerinde karşılaştığımız entrikaları tekrar tekrar okumanın tam zamanı.