BTP'nin Gaziantep iftarı

Gaziantep il başkanlığının düzenlediği iftar yemeği geniş bir katılımla gerçekleşti. Nezih bir salonda tasavvuf musikisi eşliğinde lahuti bir güzellik içerisinde misafirler iftarlarını yapmanın mutluluğunu yaşadılar. Salonda yemekten sonra yapılan konuşmalar gerçekten kayda değer ifadelerle doluydu. Açılış konuşmasını BTP il başkanı Sayın İsmail Ersin Polat yaptılar. Konuşmalarında bazı çevrelerin Prof. Dr. Haydar Baş Beyin "Milli Ekonomi Modelini" çalarak sanki kendilerine aitmiş gibi konferanslar düzenlediklerini, bunun fikir hırsızlığı olduğunu dile getirdiler. Bir çağrıda bulunarak "geliniz BTP saflarına katılın, böylece hırsızlıktan kurtulun" dediler. Ayrıca birilerinin iktidarda iken AB uyum yasalarına, Kopenhag kriterlerine imza atıp; şimdi de AB'ye karşı duruş sergileyip, milliyetçi söylemlerde bulunamayacaklarını dile getirdiler. Sağcısıyla solcusuyla ülke menfaatini düşünen herkesin BTP saflarında yer almasını tavsiye ettiler. Daha sonra Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Ömer Eyercioğlu konuşmalarını yapmak üzere kürsüye geldiler. Sayın Eyercioğlu, "yarınlara daha umutlu günler, daha bereketli ramazanlar bırakamayacağımız endişesiyle konuşmama başlıyorum. Nasıl endişe duymam ki ülkemin manzarası gözler önündedir. Stratejik kurumların bir bir satıldığı, dini duyguların ifsat edildiği, açılan kilise evleriyle yetinilmeyip; gazi şehrimize bile artık kilise açılmak istendiği bir ortamda, yarınlarımızdan nasıl endişe duymayayım ki?" Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanının Vatikan'la ortaklaşa metruk bir kilisenin ihyasıyla uğraştığından bahsettiler. "Gaziantep'te kaç tane ermeni var, kaç tane Hıristiyan var? Elbette ki yoktur. Amaç bir ihtiyaca cevap vermek değildir. Amaç senin benim çocuğumu Hıristiyan yapmaktır." Bu tip faaliyetlere mutlaka karşı çıkılması gerektiğini dile getirerek konuşmalarına son verdiler. Son konuşmayı BTP Genel Başkan Yardımcılarından Opr. Dr. Ahmet Hamdi Kepekçi yaptılar. Bölgede civar illerde yapılan iftar etkinliklerinden bahsettiler.  "Yabancılara kapalı kapılar ardında satış yapan başbakan değişim rüzgârlarına kendini o kadar kaptırmış durumda olacak ki,"Ben ülkemi pazarlamakla mükellefim" deme noktasına gelmiştir. Ama yağma yok bu millet onlara gereken dersi verecektir. Kuva-yı Milliye ruhu taşıyan milletimiz her platformda bir araya gelmeye, güç oluşturmaya başlamıştır. Ben bunu yaptığım memleket seyahatlerimde görüyorum" dediler.Konuşmalarına devamla "Ülkenin içine düşürüldüğü çözülme, bölünme parçalanma sürecine malum çevrelerden destek gecikmemektedir. Bazı çevreler, oluşan ulusal birlik hakkında Atlantik ötelerinden 'ulusal dalga aşılmalıdır' mesajları göndererek; milletin bütün unsurları ile bir ve beraber olmasından rahatsız oldukları dile getirmektedir. Bu millet sağcısıyla solcusuyla birdir, Alevi'siyle Sünni'siyle birdir; Kürt'üyle Türk'üyle birdir; askeri ile sivili ile birdir; devletiyle milletiyle birdir. Bu millet kardeştir. Ayıranlar, vallahi de kalleştir, billahi de kalleştir" ifadesiyle salon adeta bir coşku seline dönüştü. Çözümün hemen kapıda olduğunu, bunu becerecek Bağımsız Türkiye Partisi ve onun muhterem Lideri Prof. Dr. Haydar Baş olduğunu, gelecek ay içerisinde İstanbul'da iktisat kongresi düzenleneceğini ilan ettiler. Kongrede dünyanın birçok ülkesinden iktisatçıların Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in "Milli Ekonomi Modelini" tartışacaklarını böylece modelin dünyaya duyurulacağını dile getirdiler.    Katılımcılar yarınlara daha umutlu bakabilecekleri müjdesiyle ışıl ışıl gözlerle, sevgi dolu bakışlarla salondan ayrıldılar.