Bugünün yarını da var

Gerçekten "tarihi günler"den geçiyoruz. Bu kavram çok kullanıldığı ve klişe haline geldiği, getirildiği için meramı anlatmakta yeterli olmayabilir. Ancak bu tuzağa düşmeden bir kere daha tekrarlayalım ki, ülke gerçek anlamda "tarihi günlerden" geçiyor.

Kıbrıs göz göre göre kaybediliyor. Yarım asırlık bir dava "heba heybesine" konulmuş ve İngiliz-Amerikan ortak finaline doğru götürülüyor.

Hükümet bu işin taşeronu vazifesini üstlenmiş, malum medya mızrağı çuvala gizlemeye çalışıyor. Diğer karar vericiler ise "Du bakali n'olcek" fıkrasına garnitür olmuş durumda, sadece bekliyorlar.

Sanki "sessiz kalma" yetkileri varmış gibi...

Bu günlerde konuşmak, hakikatleri haykırmak gerçekten bir yürek işi. Tüm dünyayı karşınıza alarak seslenmek, kolay olmasa gerek!

Pehlivanım diye ortada dolaşanların, izlerini sildikleri günler yani..

İşte bu anda, iktidarın-muhalefetin ortak bir paydada buluştuğu, milliyetçi-mukaddesatçı görünenlerin "Türk filmlerini" gündeme getirdiği bir vasatta BTP, tarihi rolünü oynuyor ve gerçekleri Türkiye'nin önüne seriyor.

BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş Meltem TV'de dün yayınlanan "Koridor" programında bir kez daha tüm sorumluları uyardı, dönüşü olmayan bir yolda yürüdüklerini hatırlattı ve ekledi: "Kıbrıs'ta yanlış yapanları, şehitlerin kanı boğar!"

İsterseniz Baş'ın son "müzakere süreci" için dile getirdiği sözleri hatırlatalım. Bakın bu ayak oyununu BTP Genel Başkanı nasıl yorumluyor: "Önce Annan Planı nedir, onu bir tarafa not edelim. Bu planla:

1. Adada bulunan Türkler asimile ediliyor.

2. KKTC diye bir devlet kalmıyor.

3. Türkiye coğrafyası ve güvenliği, toprakları elinden alınarak ateş çukuruna sokuluyor."

Prof. Dr. Haydar Baş'ın sarih, oyunun şifrelerini çözen Kofi Annan tanımı bu...

Peki bu Kofi Annan Belgesi, garantör ülkelerin de katılımıyla müzakere edilmesiyle sonuç değişecek mi?

İşte bu soruya Baş'ın cevabı:

"Eğer belgeyle ortaya konulan 3 sonuç değişecekse müzakere edilsin ve faydalıdır. Ancak bunlar değişmeyecek.

Çünkü Türkiye masaya, Kofi Annan Belgesi doğrultusunda konuşmayı kabul ederek oturmuştur. Referandum ve boşlukların BM Genel Sekreteri tarafından doldurulmasının onayı, taslağı gerçek anlamda müzakere etme yolunu kapatıyor."

İşte medyanın zafer çığlıklarıyla duyurduğu görüşmelerin ruhu, esası bu...

Prof. Dr. Baş hükümete de Kıbrıs'ın tarihini, ehemmiyetini hatırlattıktan sonra şunları söylüyor: "Yanınızdaki medyaya güvenerek, Kıbrıs'ta satışa geçmeyin. Bugünün yarını da var. ayrıca herşey unutulsa bile, 5000 şehidin kanında boğulursunuz..."

Evet BTP Genel Başkanı'nın uyaran, ikaz eden, yol gösteren, hatırlatan Kıbrıs cümleleri bunlar.

Gerçekten de bugünün yarını var! Siyaset ve hayatlar sadece "bugün" için yapılmaz ve yaşanmaz.

Ülke tarihi günlerden geçiyor derken bunu kastediyorduk.

Türkiye'nin "B" planı, BTP üzerindeki sorumluluğu "!herşeye rağmen" deruhte ediyor ve edecek...

Bizim anladığımız bu....