Buna ne dersiniz?

Tesadüf mü tevafuk mu?Eline, demiri-çekici almış, tulumlarını giymiş, iskelesini kurmuş durmadan devlet çatısından, millet duvarından bir şeyler koparmaya çalışan "özel işçiler" aynı gazetenin çatısı altında birleşmişler.21 Eylül 06 tarihli gazetelere, internet sitelerine göz atanlar sıkça Elif Şafak ismi ile karşılaştılar.Adı geçen yazar, "Türklüğe hakaret" davasından yargılanmış ve beraat etmişti. Mesela aynı günkü Hürriyet şöyle veriyordu haberi: "Baba ve Piç" adlı son romanında "Türklüğü alenen aşağılamak" suçundan TCK'nın 301'inci Maddesi'ne göre hakkında dava açılan yazar Elif Şafak, ilk duruşmada beraat etti."BAŞBAKAN ELİF ŞAFAK'I KUTLADI.  Erdoğan, şöyle konuştu: "Elif Hanım'la ilgili olarak verilmiş karar tabii ki, benim açımdan memnuniyet verici. Özellikle de orada ifadesini bulan ve şu anda da gündeme giren konu zaten Elif Hanım'ın bir düşüncesi değil, sadece nakildi. Bu naklin maalesef bu şekilde değerlendirilmesi hakikaten üzücüydü. Ben verilmiş olan kararı memnuniyet verici olarak buluyorum. Dün akşamda Elif Hanımı aradım, doğumu sebebiyle kendisine sağlık afiyet diledim. Konuyla ilgili olarak da bu sürece yönelik düşüncelerimi kendisiyle de paylaştım. Bunun dışında söylenecek zaten her hangi bir şey yok""Baba ve Piç" adlı romanında Türkleri soykırımcı olarak gösteren yazar, hem İkitelli medyası tarafından, hem Avrupalı parlamenterler tarafından hem de bu ülkenin Başbakanı tarafından desteklenince beraat kararı da jet hızıyla çıkmış oldu.Neyse bu ayrı tartışma konusu.Bugünkü yazımızla ilgili tarafı ise; Elif Şafak'ın Zaman gazetesinin yazarlarından olması.Daha önce de hatırlanacağı üzere, Orhan Pamuk, ecdadımıza aynı iftirayı atmış, bir milyon Ermeni otuz bin Kürdün öldürüldüğünden söz etmiş ve hakkında dava açılmış yine hükümet çevrelerinin yargıya müdahalesiyle beraat etmişti. O günlerde Şahin Alpay Zaman gazetesindeki köşesinde şunları yazmıştı: "Yaşar Kemal ve Orhan Pamuk iki dev yazarımız; söylediklerine katılırız veya katılmayız, doğru buluruz veya bulmayız, ama aykırı fikirlerini çekinmeden ifade ederek, özgürlüğü yerleştirme mücadelesine büyük katkı yapıyorlar. Büyük yazarlarımıza, kenarda oturup, herkesin kabul edebileceği şeyler söyleyerek, üstü kapalı konuşarak idare etmek varken, özgürlük mücadelesine omuz verdikleri için de teşekkür borçluyuz." (27 Ekim 2005,Zaman)Zaman'ın daimi yazarlarından Etyen Mahcupyan'ın, devletin altını oyma, millet yapısını tahrip etme  noktasındaki hizmetleri ve yazdıkları(!) ta Amerikalardan duyulmuş olacak ki meşhur Soros'un Türkiye'ye uzanan kolu durumundaki TESEV'in eğitim koordinatörlüğü koltuğuna oturtulmuştur.Şimdilik bir dördüncüyü daha ilave ederek bitirelim, evet şu satırların yazarı da yine Zaman gazetesinin yazarları listesindedir: "Soykırım olduysa Ermeniler bize yaptı" ya da "Ermeniler tehcir sırasında salgın hastalıktan öldü" gibi rezil ve komik argümanları bir tarafa bırakıp, 1915'te Osmanlı vatandaşları Ermenilere karşı bir zulüm yaşandığını kabul ve acılara hürmet etmekle işe başlamalı?Müslümanlara "Türkiye laiktir, laik kalacak!", Kürtlere "siz dağ Türk'üsünüz, maalesef kandırıldınız" cevabını layık gören papağan zihin, Ermenilere de "siz tifodan öldünüz" dedikçe bu beladan kurtulamayız. Balkanlar'da, Kafkaslar'da, Yemen'de kaybettiğimiz insanlarımızın aziz hatırasına nasıl sahip çıkıyorsak, Ermenilerin acısını da hissetmeliyiz. Ancak ondan sonra soykırım tezgâhı ile mücadele etmeye başlayabiliriz!" (Selçuk Gültaşlı,Zaman, 29 Mayıs 2006).Baştaki soruyu tekrar soralım, bütün bunlar tesadüf mü, tevafuk mu? Yani bilcümle Ermeni muhibbi yazarların, Hocaefendi'nin cübbesi altından Müslüman mahallelerinde salyangoz satmaları diyalog meyvelerinden mi sayılıyor yoksa hizmetler zincirine mi ilave ediliyor?