Kitabıma "Şartlara Uydurulmuş Misyonerlik; Dinlerarası Diyalog" adını korken ben, kendi şahsi kanaatimden yola çıkarak böyle bir isim üretmedim.Bu iddialı cümleyi bu süreci başlatanlar kullandı.Vatikan/Papalık Dinlerarası Diyalog sürecini hem başlatandır, hem de ne anlam geldiğini açıktan açığa açıklayandır.1998 tarihinden beri bu son derece tehlikeli sürece bizler ilk karşı çıkarken, işte o her şeyi özetleyen cümleye "şartlara uydurulmuş misyonerlik" karşı çıkmıştık.Bu karşı çıkışı biz, sadece ve sadece dini ve milli bütünlük kaygısı yüzünden yapmıştık. Bunun en açık ispatı, bu süreçte yer alan herkesi aynı cümlelerle ikaz etmiş olmamız değil midir?Eğer bu işi bir şahıs üstlenmişse onu da ikaz ettik, şahıs değil de bir kurum bu "misyonu" üstlenmişse ona da "bu yol yanlıştır" dedik.Adı-sanı ne olursa olsun, herhangi bir cemaat veya grup bu işi misyon edinmişse ona da aynı şeyleri söyledik, aynı ikazları yaptıkBu, bizim gaye ve niyetimizi bir takım yorumlara gerek bırakmayacak şekilde net olarak ortaya koyan bir durum değil midir?Biri kalkıp da; "siz falan cemaate bu konuda söz söylerken bir başka kişi veya kuruma hiçbir şey demediniz" iddiasında bulunamaz.Bizim bu tehlikeli sürece karşı koymamızın geçmişi 9-10 seneye dayanır.Bugün "biraz da bizi perdelemek" gayesiyle ortaya çıkanlar keşke o zamanlar seslerini yükseltseydiler."Siz meğer haklıymışsınız, biz geç farkettik" diyenlere sözüm yok.Bu biraz da "feraset" meselesi.Birazdan da öte. Niye bu konuyu tekrar açtım."Dinlerarası Diyalog" sürecinin en müdavimlerinden olan Patrik, tamamen bu süreçten aldığı cesaretle Ayasofya'nın tekrar Bizans dönemine döndürülmesi için yoğun gayretler içine girmişti. Başta ABD olmak üzere, Avrupa'da ve diğer yerlerde ulaştığı, Bizans hayaliyle yanıp tutuşan kişi ve kuruluşları, Ayasofya'nın tekrar kilise olması konusunda göreve ve gayrete davet etmişti.Ve tabii, en heyecanlı yıllarını, "Ayasofya'nın cami olarak açılması" için yaptıkları eylemlerle geçirenlerin iktidar olduğu dönem de tesadüf olamaz.İş geldi ve sona dayandı.Okumuş ve dinlemiş olmalısınız.Ayasofya Camii'ni, 'Ortodoksluğun kraliyet merkezine' dönüştürmek için Yunan-ABD patentli kampanya başlatıldı. İnternet destekli tezgahta, "Ayasofya kilise olmalı" sloganı kullanılıyor.Hıristiyan dünyası Ayasofya üzerindeki emellerini hayata geçirebilmek için her geçen gün başka bir tezgahla Türkiye'nin karşısına çıkıyor. Ayasofya'nın Ortodoks kilisesi olarak ibadete açılması amacıyla uluslararası alanda yeni bir kampanya daha başlatıldı. Yunan-ABD patentli kampanyanın bayraktarlığını bu kez Yunan-Amerikan Birliği Başkanı ve Demokrat Parti'nin New Hampshire eyaleti eski başkanı Kris Spiru yapıyor. "Mücadelemiz haklı ve mantıklıdır" diyerek yola çıktıklarını söyleyen ve bu amaçla geçtiğimiz hafta düzenlenen bir toplantıyla Manhattan'da bir örgüt kuran Spiru, hedeflerinin Ayasoya'yı 'Ortodoksluğun kraliyet merkezine' dönüştürmek olduğunu belirtti.Spiru, Ayasofya'nın kilise olarak ibadete açılması için başvurabilecekleri hukuki mercilerden birisinin Stratzburg'daki İnsan ve Dini Haklar Mahkemesi olduğunu da kaydetti."Haber bu minval üzre devam edip gidiyor.Haberde de anlaşıldığı gibi, Ortodoksların derdi, ibadet falan değil, kraliye merkezine dönüştürmek.AB kara sevdası uğruna, siz buna hülya deyin, ham hayal değil, yalan, deyin hepsi caiz, çünkü AB'nin nihai gayesi Türk hükümetinden "alacağız" vaadiyle tavizler koparmak, evet bu sevda uğruna her türlü tavizi vermeye dünden razı AKP için Ayasofya'nın lafı mı olur?Baksanız hükümet yetkililerine, AB konusunda "heyecansızlık" ithamını en büyük hakaret kabul ediyorlar.AB'den sorumlu adamlar da her fırsatta "gayr-i Müslim cemaatların dini hakları" sorgulamasını yapmıyorlar mı?Peki kim bu gayr-i Müslimler?Yahudi ve Hıristiyan azınlıklar.Peki Müslim çoğunluğun dinsel hakları hakkında bir cümle sarfetti mi AB'li yetkililer?Yoooo!Peki, "AB'ye girmeyi Allah'ın büyük lütfü" olarak gören Müslüman çoğunluk ne demek istiyor?O da belli değil.Bütün bunların dinlerarası diyalogla bir ilgisi yok, diyen olursa, beni inandırması lazım.Bütün bunlar, o sürecin kaçınılmaz ürünüdür.Bir Müslüman'ın asla bir Müslüman'a yapamayacağı "en galiz hakaretleri" yapanlar, biraz da bunun için zihin yorsa işin farkına varacak da...Bakın Zaman Gazetesi, 11 Ekim 1991'de nasıl bir başlık atmıştı: "...Bizans Hayali! Bir yıl önce kararlaştırılan ve adım adım hayata geçirilen bu plana göre; 1-Ortodoks dinine mensup Sırp Milleti'nin devleti olan Sırbistan kurulacak.2-Hıristiyan haklarının, tarihlerini, törenlerini tanımaları için yoğun faaliyetler yapılacak.3-Son olarak güçlü bir Ortodoks-Hıristiyan ittifakı ile başkentin İstanbul olacağı, Büyük Bizans İmparatorluğu kurulacak."Aradan onbeş sene geçti.Gelinen son durumu ne?İlginç değil mi, Sırplar geçen hafta -yanılmıyorsam- bağımsızlıklarını ilan ettiler.Adım adım değil koşar adım plan gerçekleşiyor. Peki on beş sene önce bu tehlikeyi haber verenler, geçmişi kendilerine hatırlatanlara sözlü ve fiili saldırı dışında ne yapıyor?Kurban olduğum Allah'ım!Sen bize sahip çık.
Müslim Karabacak / diğer yazıları
- Hz. Muhammed'den (saa) kim niye rahatsız olur? / 17.03.2024
- Metro Entelijansiyasi / 14.03.2024
- Aşık Neyanî'ce... / 10.03.2024
- Müslümanın Allah'ı "zengin" Ehl-i Kitab'ın tanrısı fakirdir ve Milli Ekonomi Modeli de "zengin Allah" inancının üründür / 09.03.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 29.02.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 28.02.2024
- Bir Kerbela mersiyesi... (Ahmed Edib Harâbî) / 23.02.2024
- Bohem hayat Necip Fazıl / 20.02.2024
- Kelimelerin ahenkle dansı / 17.02.2024
- Çok şeye tercüman, hayatımıza dair... / 16.02.2024
- Metro Entelijansiyasi / 14.03.2024
- Aşık Neyanî'ce... / 10.03.2024
- Müslümanın Allah'ı "zengin" Ehl-i Kitab'ın tanrısı fakirdir ve Milli Ekonomi Modeli de "zengin Allah" inancının üründür / 09.03.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 29.02.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 28.02.2024
- Bir Kerbela mersiyesi... (Ahmed Edib Harâbî) / 23.02.2024
- Bohem hayat Necip Fazıl / 20.02.2024
- Kelimelerin ahenkle dansı / 17.02.2024
- Çok şeye tercüman, hayatımıza dair... / 16.02.2024