Hep ekonomi ile yatıp kalktığımız için son günlerin gündemini herkes duymuştur zannediyorum. Ülkemizin yeraltı zenginlikleri, var olan maden rezervleri kullanılamıyor, istifade edilemiyor tarzında açıklamalar ardarda yapılıyor.
Bu haberler kulağıma çalındığında dilime ilk gelen şu oldu; yerüstündeki değerlerimizi değerlendiriyor muyuz ki? Ecdadımızdan bize intikal eden pahabiçilmez eserlerimizin, vakıf eserlerinin durumunu biliyoruz, görüyoruz. Bunlar da bir tarafa bir milletin en önemli hazinesi, yetişmiş, sahasında zirveye ulaşmış insan unsurudur. Sahiplenmede en fazla ihmalkar davrandığımız konuların başında da yazık ki bu geliyor. Yaşarken kimsenin halini sormadığı, semtine uğramadığı bu tür insanlar, öldükten sonra, "kör ölür badem gözlü olur" kabilinden bir iki methiyeler dizilir geçer gider.
Halbuki hayatta iken bu insanlar birer hazinedir, kapıları çalınmalı, hatırları sorulmalı, gönülleri alınmalı, varsa ihtiyaları karşılanmalı ve birikimlerinden istifade edilmelidir.
Özellikle Erzurumluların dikkatlerine iki ismi sunmak istiyorum; biri yetmişe dayanmış ve halen Bursa'da hayatını sürdüren Aşık Yaşar Reyhani, diğeri de yine yetmiş yaş civarında ve İzmit/Tütünçiftliği'nde yaşayan Aşık Mevlüt İhsani. Bunlar, özelde Erzurum'un, genelde ise Türkiye'nin değerleridir, hazineleridir, kendi sahalarında ulu çınarlarıdır. Hele bu sanata gönül vermiş genç saz şairlerimiz için paha biçilmez değerlerdir.
Erzurum/Atatürk Üniversitesi 97 yılında her iki şairimizin de eserlerinden seçme yaparak birer eser yayınladı. Bu çalışmalarnı arkası kesilmemeli, Kültür Bakanlığı da devreye girmelidir. Bir çok ilimizde olduğu gibi İzmit ve Bursa'da bulunan Erzurum dernekleri de devreye girmeli hem bu çınarlarımızın şahısları ile, ihtiyaçları ile bizzat ilgilenmeli hem de eserlerinin sonraki nesillere intikali için seferber olmalıdırlar.
Şiirden, bu geleneğin inceliklerinden azıcık anlayanlar, aşağıya aldığımız şu tek örnekle bile bu insanların değerini takdir edeceklerdir. Beş-on dakika içinde karşılıklı olarak sazlarını çalıp söyledikleri dörtlükler...
İhsani:
Gafil olma şaşkın, uyan gafletten
Bütün cihan elif ba'ya dolanır
İste dileğini, dile kudretten
Mü'min olan bir illa'ya dolanır.
Reyhani:
Cahil kullar benim diyer alemde
Bilmem ki dünyada neye dolanır
Sadık kullar zikrolunur alemde
Sürer yüzün hak-i paye dolanır.
İhsani:
Kime dolanırsın, gezersin yaya
Söyle ne sebebe geldin dünyaya
Kara taş üstüne vursa da boya
Sonu yine kün ü yaya dolanır
Reyhani:
Meskenim olmadan ol rahm-i mader
Alnıma yazılmış takdir ü kader
Nice bin evliya, nice peygamber
Bir Habib-i Kibriya'ya dolanır.
İhsani:
Dünya cilvesidir bizi kandırır
Gaflet gömleğidir hep dolandırır
Hayat merdivendir geri indirir
Nice hükümdarlar yaya dolanır
Reyhani:
Çalışanlar hakkın alır götürür
Hakikat insanı dosta yetirir
Bir gün müddet dolar, gelir götürür
Herkes bir taksime paya dolanır
İhsani:
Mevlüt İhsani'yim kalmasam naçar
Ömür rüzgar gibi tez gelir geçer
Kamiller pınarın bendinden içer
Ahmak kabın almış suya dolanır
Reyhani:
Reyhani sözünden varip hisse al
Gördüğün kamilin sözlerinde kal
Sevda aşıkları etmiştir hilal
Mecnun gezer bir Leyla'ya dolanır.
Bu haberler kulağıma çalındığında dilime ilk gelen şu oldu; yerüstündeki değerlerimizi değerlendiriyor muyuz ki? Ecdadımızdan bize intikal eden pahabiçilmez eserlerimizin, vakıf eserlerinin durumunu biliyoruz, görüyoruz. Bunlar da bir tarafa bir milletin en önemli hazinesi, yetişmiş, sahasında zirveye ulaşmış insan unsurudur. Sahiplenmede en fazla ihmalkar davrandığımız konuların başında da yazık ki bu geliyor. Yaşarken kimsenin halini sormadığı, semtine uğramadığı bu tür insanlar, öldükten sonra, "kör ölür badem gözlü olur" kabilinden bir iki methiyeler dizilir geçer gider.
Halbuki hayatta iken bu insanlar birer hazinedir, kapıları çalınmalı, hatırları sorulmalı, gönülleri alınmalı, varsa ihtiyaları karşılanmalı ve birikimlerinden istifade edilmelidir.
Özellikle Erzurumluların dikkatlerine iki ismi sunmak istiyorum; biri yetmişe dayanmış ve halen Bursa'da hayatını sürdüren Aşık Yaşar Reyhani, diğeri de yine yetmiş yaş civarında ve İzmit/Tütünçiftliği'nde yaşayan Aşık Mevlüt İhsani. Bunlar, özelde Erzurum'un, genelde ise Türkiye'nin değerleridir, hazineleridir, kendi sahalarında ulu çınarlarıdır. Hele bu sanata gönül vermiş genç saz şairlerimiz için paha biçilmez değerlerdir.
Erzurum/Atatürk Üniversitesi 97 yılında her iki şairimizin de eserlerinden seçme yaparak birer eser yayınladı. Bu çalışmalarnı arkası kesilmemeli, Kültür Bakanlığı da devreye girmelidir. Bir çok ilimizde olduğu gibi İzmit ve Bursa'da bulunan Erzurum dernekleri de devreye girmeli hem bu çınarlarımızın şahısları ile, ihtiyaçları ile bizzat ilgilenmeli hem de eserlerinin sonraki nesillere intikali için seferber olmalıdırlar.
Şiirden, bu geleneğin inceliklerinden azıcık anlayanlar, aşağıya aldığımız şu tek örnekle bile bu insanların değerini takdir edeceklerdir. Beş-on dakika içinde karşılıklı olarak sazlarını çalıp söyledikleri dörtlükler...
İhsani:
Gafil olma şaşkın, uyan gafletten
Bütün cihan elif ba'ya dolanır
İste dileğini, dile kudretten
Mü'min olan bir illa'ya dolanır.
Reyhani:
Cahil kullar benim diyer alemde
Bilmem ki dünyada neye dolanır
Sadık kullar zikrolunur alemde
Sürer yüzün hak-i paye dolanır.
İhsani:
Kime dolanırsın, gezersin yaya
Söyle ne sebebe geldin dünyaya
Kara taş üstüne vursa da boya
Sonu yine kün ü yaya dolanır
Reyhani:
Meskenim olmadan ol rahm-i mader
Alnıma yazılmış takdir ü kader
Nice bin evliya, nice peygamber
Bir Habib-i Kibriya'ya dolanır.
İhsani:
Dünya cilvesidir bizi kandırır
Gaflet gömleğidir hep dolandırır
Hayat merdivendir geri indirir
Nice hükümdarlar yaya dolanır
Reyhani:
Çalışanlar hakkın alır götürür
Hakikat insanı dosta yetirir
Bir gün müddet dolar, gelir götürür
Herkes bir taksime paya dolanır
İhsani:
Mevlüt İhsani'yim kalmasam naçar
Ömür rüzgar gibi tez gelir geçer
Kamiller pınarın bendinden içer
Ahmak kabın almış suya dolanır
Reyhani:
Reyhani sözünden varip hisse al
Gördüğün kamilin sözlerinde kal
Sevda aşıkları etmiştir hilal
Mecnun gezer bir Leyla'ya dolanır.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Emekli ağlar yıkılır dağlar / 29.03.2024
- Dipsiz kuyunun kazıcıları hayret içinde / 28.03.2024
- Ne olursa ‘yeter artık’ diyeceksiniz? / 27.03.2024
- Biri yer biri bakar kıyamet ondan kopar / 26.03.2024
- Bende her yaradan var / 24.03.2024
- Ramazan’ın ortasında faizin tam ortasına… / 23.03.2024
- 'Yusuf’u kurt yedi' yalanı devam ediyor / 22.03.2024
- Kaç Yusuf kuyulara atılıyor? Kaç Yusuf pazarlarda satılıyor? / 21.03.2024
- Hayatı pürdikkat yaşamanın mevsimidir Ramazan / 20.03.2024
- İftarda sahurda bombalar… Gazze’ye gelmeseydi mi Ramazan? / 19.03.2024
- Dipsiz kuyunun kazıcıları hayret içinde / 28.03.2024
- Ne olursa ‘yeter artık’ diyeceksiniz? / 27.03.2024
- Biri yer biri bakar kıyamet ondan kopar / 26.03.2024
- Bende her yaradan var / 24.03.2024
- Ramazan’ın ortasında faizin tam ortasına… / 23.03.2024
- 'Yusuf’u kurt yedi' yalanı devam ediyor / 22.03.2024
- Kaç Yusuf kuyulara atılıyor? Kaç Yusuf pazarlarda satılıyor? / 21.03.2024
- Hayatı pürdikkat yaşamanın mevsimidir Ramazan / 20.03.2024
- İftarda sahurda bombalar… Gazze’ye gelmeseydi mi Ramazan? / 19.03.2024