Dünkü yazımızda İstanbul'da bulunan Muhammediye Camii'ne yönelik saldırıya değinmiş ve hükümetin bu konuda tek bir kelime açıklama yapmamasına değinmiştik. Esenyurt'taki bu Caferi camiine yapılan saldırı ile Irak ve Suriye'deki Şii camilerine yapılan saldırılara da dikkat çekmiştik. Avrupa'nın çeşitli ülkelerinde bugüne kadar pek çok cami, Hıristiyan fanatiklerce kundaklandı. Örnekleri pek çok: İngiltere'de Türklerin yoğun yaşadığı Kuzey Londra'nın Muswell Hill semtinde, Somali Camii kundaklandı. 15 günde 11 camiye saldırıda bulunuldu. Hollanda'nın Arnhem kentindeki Hollanda Diyanet Vakfı'na bağlı Türkiyem Camii, sabahın erken saatlerinde kundaklandı. Belçika'nın başkenti Brüksel'de bulunan Rida Camii kundaklandı. Fransa'nın Lyon kenti yakınlarındaki Saint-Priest banliyösünde bir cami kundaklandı. Kundaklama sonucu çıkan yangın, caminin giriş kapısından başlayarak her tarafa yayıldı. Avusturya'nın Hallein kasabasında Diyanet İşleri Başkanlığı'na bağlı Fatih Camii kundaklandı. Almanya'nın Delmenhorst kentinde bulunan Mevlana Camisi aynı günde üç defa kundaklandı. Avrupa'nın değişik ülkelerinde camilere yönelik saldırılar artık olağan hale geldi. Çünkü Hıristiyan fanatizmi için camiler yok edilmesi gereken, yakılıp yıkılması gereken yerler demek. Ama bugün İslam coğrafyasında Müslümanlar, Müslümanların camisini, türbesini kundaklıyor, yakıp yıkıyor. Aynı kıbleye dönen insanlar, "Sen kâfirsin, senin canın, malın bize helal" diyerek kendi mezheplerinden olmayan Müslümanlara karşı tarihin en büyük katliamlarını yapıyor. Suriye'de, Irak'ta gerçekleşen cami saldırıları da bunun bir yansıması. Şimdi ise Türkiye'de camilere saldırı başladı. Bir Caferi camisi kundaklandı, imamı tehdit edildi, "burada ezan okumayacaksınız" denildi. Hz. Ali'nin yolundan gidenleri küfürle itham eden zihniyetin Türkiye'de camilere uzanan bu 'kanlı eli'ni bulup hesaba çekmesi gerekenler, hala "İsmet İnönü 70 sene evvel camileri ahır yaptı" edebiyatını sergiliyorlar. "Sizin döneminizde camiler kundaklanıyor, efendiler!" Erdoğan bir konuşmasında Hz. Ömer'e ait olan 'Dicle'nin kenarında bir kurt bir kuzu kapsa bunun hesabı Ömer'den sorulur' sözüne gönderme yaparak, "Dicle'nin kenarında kurdun kaptığı bir koyun bile benim mesuliyetim altındadır" diyordu. Bence koyunun kuzunun hesabını sormayı bıraksın, ülkede nasılsa koyun kalmadı! Ama sorabiliyorsa kundaklanan caminin hesabını sorsun. Üsküdar'da evinin tepesine cami yaptırıp, Esenyurt'ta yakılan Caferi camiinin hakkını savunmamanın, o camiye uzanan elleri kırmamanın hesabı Dicle kenarındaki koyunların hesabından daha ağırdır. Zira camiye uzanan ellerin, bu cesareti AKP döneminde bulmuş olmaları 'çok büyük bir hesap' konusudur.