Çanakkale savaşı itilaf
devletlerinin planını bozdu
Balkan Savaşı Osmanlı için tam bir hezimetle sonlanmıştı. Rumeli'nin neredeyse son parçaları isyan eden Bulgar-Sırp ve Yunanlıların eline düşmüştü. Üstelik Osmanlı neredeyse doğru dürüst savaşmadan bu topraklarını kaybetmişti. İkinci Balkan savaşı patlamasaydı Bulgarlar İstanbul önlerine kadar gelmişti ve İstanbul için bir tehdit oluşturmuşlardı. Osmanlı içinden adeta çürümüştü. Savaşacak hali ve birliği ile bütünlüğü kalmamıştı. İttihat ve Terakki idaresi bu çöküşü hızlandırmıştı. Kısacası Osmanlı o tarihlerde dibe vurmuştu.
İşte bu durumdayken 2. Dünya savaşı başlamış ve Osmanlı'yı en kötü zamanında yakalamıştı. İngiltere-Fransa ve Rus güçlerinin bir darbesi Osmanlı'nın sonu olacaktı. Bu darbeyi de müttefik askerleri Çanakkale'den vurmayı ve denizden İstanbul'u fethetmeyi planlamışlardı. Üstelik İstanbul'u aldıktan sonra Karadeniz'den Çarlık Rusya'ya ulaşarak onlara yardım edeceklerdi.
Not: Daha sonra patlayan Lenin'in 1917'deki Bolşevik isyanına da, Çarlık Rusya'sına yardımcı olarak İhtilale son vereceklerdi. Böylece belki de dünya tarihi değişecekti. Lenin'in Bolşevik İhtilali başarısız olup Sovyetler hiç kurulamayacaktı. Planları Çarlık Rusya'sına yardımcı olmaktı. Ama Çanakkale'de Osmanlı değil onlar mağlup olmuşlardı.
Denizlerin hakimiyeti
dünya hakimiyetine eşittir
Bu slogan 1. Dünya savaşına kadar geçerli sayılırdı. Çünkü o tarihler hava kuvvetleri henüz fazla bir gelişme göstermemişti. Fakat o tarihlerde artık yoğun bir şekilde kullanılmaya başlanmıştı. Denizlerin en büyük güçleri ise müttefiklerin elindeydi. Onların donanmalarına karşı kimse o tarihe kadar karşı duramıyordu. Onun için onların Çanakkale'ye girmeleri kolay olacaktı. Üstelik Osmanlı'nın artık savaşacak ne yeterli savaş gemisi ne de kara gücü vardı. Bunun yanında teknik donanımı, hava ve kara gücü de onların elindeydi. Hele birleşik donanma güçlerinin karşısında bir değil birkaç Osmanlı durmaya cesaret dahi edemez düşüncesinde idiler. Fakat evdeki hesap çarşıya uymadı. Osmanlı bu savaşta adeta devleşmişti. Beklediklerinin tam aksine o bitkin ve hasta adam öyle bir dirilmişti ki, onların tüm güçleri küçücük bir Çanakkale Boğazı'nı geçmek için yetmiyordu. Planları altüst olmuştu. Askerlerine emir üstüne emir yağdırıyorlardı. Çanakkale tam bir cehenneme dönüşmüştü. Kendi askerleri de Osmanlı askerleri de ölüyorlardı. Hatta diri diri topraklara gömülüyorlardı ama ilerleme kesinlikle olmuyordu.
Müttefiklerin denizden
Çanakkale Harekatı
İngiltere Bahriye Nazır Winston Churchil Akdeniz filosu komutanı olan Amiral Carden tarafından da desteklenince, İngiliz güçlerine, denizden harekat emri verilmiş oldu. Lord Fisher ise bu harekata şüphe ile bakıyordu. Ona rağmen harekat emri verilmişti. İngilizlerin elinde yenilmez bir donanma mevcuttu. Fransa'nın da desteğiyle dünyanın en büyük armadası oluşmuştu. Bu güçlere karşı yıpranmış, gücü ve teknolojisi diplere vuran bir Osmanlı hiç karşı gelemezdi. Peşinen zaferlerini kutlayabilirlerdi!
İtilaf devletlerinin güçleri deniz harekatına 19 Şubat 1915'te başladı. Bu güçler 13 Mart 1915 tarihine kadar Boğazlardaki tabyaları ateşe tuttu ve güçlü toplarıyla habire dövdü. Öte taraftan mayın tarama gemileri kendilerine yol açtı. Fakat çok kararlı ve şiddetli beklenmedik bir dirençle karşılaştılar. Bir ay boyunca şiddetle tabyaları dövdüler ama bir türlü değişme görülmüyordu. Bu arada girişteki bazı tabyalar tahrip edilmişti. Kendilerine kısmen dahi olsa yol açılmıştı. 17 Martta kumandan değişikliği yapılmıştı. Amiral Carden'in yerine Amiral Robeck atanmıştı. O da hemen deniz harekatına başlama emri verdi!
devletlerinin planını bozdu
Balkan Savaşı Osmanlı için tam bir hezimetle sonlanmıştı. Rumeli'nin neredeyse son parçaları isyan eden Bulgar-Sırp ve Yunanlıların eline düşmüştü. Üstelik Osmanlı neredeyse doğru dürüst savaşmadan bu topraklarını kaybetmişti. İkinci Balkan savaşı patlamasaydı Bulgarlar İstanbul önlerine kadar gelmişti ve İstanbul için bir tehdit oluşturmuşlardı. Osmanlı içinden adeta çürümüştü. Savaşacak hali ve birliği ile bütünlüğü kalmamıştı. İttihat ve Terakki idaresi bu çöküşü hızlandırmıştı. Kısacası Osmanlı o tarihlerde dibe vurmuştu.
İşte bu durumdayken 2. Dünya savaşı başlamış ve Osmanlı'yı en kötü zamanında yakalamıştı. İngiltere-Fransa ve Rus güçlerinin bir darbesi Osmanlı'nın sonu olacaktı. Bu darbeyi de müttefik askerleri Çanakkale'den vurmayı ve denizden İstanbul'u fethetmeyi planlamışlardı. Üstelik İstanbul'u aldıktan sonra Karadeniz'den Çarlık Rusya'ya ulaşarak onlara yardım edeceklerdi.
Not: Daha sonra patlayan Lenin'in 1917'deki Bolşevik isyanına da, Çarlık Rusya'sına yardımcı olarak İhtilale son vereceklerdi. Böylece belki de dünya tarihi değişecekti. Lenin'in Bolşevik İhtilali başarısız olup Sovyetler hiç kurulamayacaktı. Planları Çarlık Rusya'sına yardımcı olmaktı. Ama Çanakkale'de Osmanlı değil onlar mağlup olmuşlardı.
Denizlerin hakimiyeti
dünya hakimiyetine eşittir
Bu slogan 1. Dünya savaşına kadar geçerli sayılırdı. Çünkü o tarihler hava kuvvetleri henüz fazla bir gelişme göstermemişti. Fakat o tarihlerde artık yoğun bir şekilde kullanılmaya başlanmıştı. Denizlerin en büyük güçleri ise müttefiklerin elindeydi. Onların donanmalarına karşı kimse o tarihe kadar karşı duramıyordu. Onun için onların Çanakkale'ye girmeleri kolay olacaktı. Üstelik Osmanlı'nın artık savaşacak ne yeterli savaş gemisi ne de kara gücü vardı. Bunun yanında teknik donanımı, hava ve kara gücü de onların elindeydi. Hele birleşik donanma güçlerinin karşısında bir değil birkaç Osmanlı durmaya cesaret dahi edemez düşüncesinde idiler. Fakat evdeki hesap çarşıya uymadı. Osmanlı bu savaşta adeta devleşmişti. Beklediklerinin tam aksine o bitkin ve hasta adam öyle bir dirilmişti ki, onların tüm güçleri küçücük bir Çanakkale Boğazı'nı geçmek için yetmiyordu. Planları altüst olmuştu. Askerlerine emir üstüne emir yağdırıyorlardı. Çanakkale tam bir cehenneme dönüşmüştü. Kendi askerleri de Osmanlı askerleri de ölüyorlardı. Hatta diri diri topraklara gömülüyorlardı ama ilerleme kesinlikle olmuyordu.
Müttefiklerin denizden
Çanakkale Harekatı
İngiltere Bahriye Nazır Winston Churchil Akdeniz filosu komutanı olan Amiral Carden tarafından da desteklenince, İngiliz güçlerine, denizden harekat emri verilmiş oldu. Lord Fisher ise bu harekata şüphe ile bakıyordu. Ona rağmen harekat emri verilmişti. İngilizlerin elinde yenilmez bir donanma mevcuttu. Fransa'nın da desteğiyle dünyanın en büyük armadası oluşmuştu. Bu güçlere karşı yıpranmış, gücü ve teknolojisi diplere vuran bir Osmanlı hiç karşı gelemezdi. Peşinen zaferlerini kutlayabilirlerdi!
İtilaf devletlerinin güçleri deniz harekatına 19 Şubat 1915'te başladı. Bu güçler 13 Mart 1915 tarihine kadar Boğazlardaki tabyaları ateşe tuttu ve güçlü toplarıyla habire dövdü. Öte taraftan mayın tarama gemileri kendilerine yol açtı. Fakat çok kararlı ve şiddetli beklenmedik bir dirençle karşılaştılar. Bir ay boyunca şiddetle tabyaları dövdüler ama bir türlü değişme görülmüyordu. Bu arada girişteki bazı tabyalar tahrip edilmişti. Kendilerine kısmen dahi olsa yol açılmıştı. 17 Martta kumandan değişikliği yapılmıştı. Amiral Carden'in yerine Amiral Robeck atanmıştı. O da hemen deniz harekatına başlama emri verdi!
Prof. Dr. Cahit Babuna / diğer yazıları
- Batı kültüründe toplumsal çöküş -2- / 22.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006