Bu iktidar çözüm arıyor. Bangladeş'te bir profesör varmış. Bin liralık bir projesi varmış. Mantığa bak! Türk milletinin düştüğü hale bak! Enaniyet edip, "Yahu hocam! Amerika'da, İngiltere'de, Uzakdoğu'da, Japonya'da, Hindistan'da revaç bulan, üniversitelerde tartışılan, akademik görüşleriniz, ekonomik teziniz var. Lütfen bize yardım eder misiniz?" demiyor. Şu, "ene"nin büyüklüğüne bak! Eğer Ebu Cehil bunları görseydi Müslüman olurdu. Niye? "İnat da beni de geçtiler" derdi. Ama eninde sonunda diz çökecekler. Çünkü tam iflasa gidiyorlar. Kurtuluşları hiç mümkün değil. Sosyal hayat iflas etmiş. AB adı altında Türkiye öyle bir noktaya sürüklenmiş ki hani milli irade? Avrupa ne derse onu hayata geçiriyorsun. Kayıtsız şartsız hakimiyet milletindi! Ne oldu bu millet? Bir tanesi konuşma yapıyor. Gül olması lazım. "Milliyetçilik akımları güçleniyor" muş! Kim sokağa çıkıyor, "Ey millet! Kendine sahip çık. Devletine sahip çık. Askerine sahip çık. Vatanına, toprağını sahip çık" diyor. Bir tek kişi diyor. Bunu diyemiyor. Onu da gizlemeye çalışıyor. Ama bakıyor ki gelen tokat çok büyük. "Bu, beni silip süpürecek." İma tarikiyle güya söz atıyor. Yani "Sen, sakın Kıbrıs'ı müdafaa etme, Kıbrıs gitsin" diyor. Ermenistan konusunda, "Ne olacak canım. Büyük Ermenistan hayali gerçekleşsin" diyor. Neymiş! "Soykırım konusunda dünyadaki ilim adamlarını çağıralım. Bu işi kim biliyorsa çağıralım" diyorlar. CHP Genel Başkanına saygım sonsuz. Ama onun partisinden bir tane adam çıkıp da "Sayın Genel Başkanım! Sen hikaye mi okuyorsun? Bu bir mukateledir. Adam beni öldürürken herhalde ben armut toplayacak değilim. Sen ne demek istiyorsun?" demiyor. Bakıyorum, akşam televizyonlara çıkıyor, boy gösterisi yapıyor. Niye? Bağımsız Türkiye harekâtı, Bağımsız Türkiye'ye olan aşk milletin gönlünde taht kurdu. "Bunun nasıl yönünü değiştirebiliriz? Nasıl bizim siyasetimize kanalize edebiliriz?" noktasına gelindi. Şu gelinen nokta bu. Ama hiç kimse merak etmesin. Bunu hiç kimse bir noktaya kanalize edemez. Cumhuriyet tarihi ortadadır.Biliyorsunuz, bendenizin projeleri var. Ticaret Odası başkanları adamlar var, alıyorlar, benim fikirlerimi söylüyorlar. Almasın, demiyorum. Ama ilmin, fikrin bir namusu var. Niye mehaz göstermiyorsun? Kaynak göstermiyorsun? Sanki kendine ait. Peki üç sene önce bu görüşler yok muydu ki bir anda sen ortaya çıkardın? Veya sen yeni mi doğdun? Yıllarca bu odaların, yıllarca bu siyasetin içindesin. Ama halk bunu sorguluyor. "Biz biliyoruz. Hepsi Haydar Hocaya aittir" diyor. Bu doğrudur.Hazine üstünde dilencilik bize yakışmazBir batağa saplandık; bu doğrudur. Ama evvelallah bunu kurtaracağız. Milletimin hiç tereddütü olmasın. Çünkü biz meseleyi önümüze koyarken hamasi duygu mantığıyla koymuyoruz. Matematik problemi olarak koyuyoruz. Benim yerimin altında 3 katrilyon dolarlık madenim var. Siz geliyorsunuz, bunu 1 milyar 900 milyon dolara ihale ediyorsun. Bu, peşkeş çekmek de değil. Hazinenin üzerine oturduk dilencilik yapıyoruz. Bu, bize yakışmaz.Sonra, bakınız. Bu milli davalar konuşulurken, televizyon ekranlarına getirilirken bir bakıyoruz ki İncirlik Üssü ABD'ye teslim edilmiş. "Verilmesin" demiyoruz. Ama adam "Ben kimseye karşı sorumlu olmayacağım. Kimseye hesap vermeyeceğim" diyor. Bu, ne demektir? Bu, Türkiye bölgesinde sıfıra indi, yok oldu, demektir. Hani senin bağımsızlığın, hani senin egemenliğin, bunun hesabını niçin sormuyorsun? Muhalefet kendine gelsin. Bunun hesabını sorsun. "Efendim, o güçlü" imiş. Ne demek güçlü. Akıllı, dürüst, samimi, insanların bütün haklarına önem veren ve insanların haklarına dâvâ eden hareketlerdir güçlü. Haklı olan, hakkın yanında olan, hakkı temsil edenlerdir güçlü. Bunu çok iyi bilelim. Bunu göreceğiz, buna göre tavrımızı belirleyeceğiz ve bu Türk cumhuriyetimizin, laik-demokratik sistemimizin bekasını elbirliğiyle, Allah'ın izniyle ilanihaye devam ettireceğiz.