Seçimler yaklaştıkça siyasi partiler eteklerindeki taşları dökmeye başladı. Cumhurbaşkanı adayları 'ceğizli, cağızlı' konuşmalar yaparak bütçede karşılığı olmadan ve kaynak açıklamadan habire boş vaatlerde bulunuyor.
Tabi, vaatler sadece ekonomiyle sınırlı kalmıyor.
İktidar cenahı yeniden Alevileri hatırladı ve cemevlerine hukuki statü verileceğini açıkladı. Bu açıklamadan, sanki bugüne kadar cemevleri hukuk dışında imiş gibi bir izlenim de çıkıyor.
Oysa ülkenin her yerindeki cemevleri tamamen yasal kuruluşlar ve bütün faaliyetlerine hukuka uygun olarak yapıyor.
Kastedilen, cemevlerine Diyanet bütçesinden para aktarılacağı konusu ise bunu net olarak söylemeli değiller mi?
Söyleyemezler zira Diyanet fanatiği Sünni kesim, seçim sürecinde bu durumdan hiç de hoşnut olmaz.
AKP'nin sicilinin en bozuk olduğu konulardan biridir Alevilik ve cemevleri meselesidir.
AKP, daha önce de 1 Kasım 2015 seçimleri öncesi yayınladığı beyannamede cemevlerine hukuki statü verileceğini, Alevilere yönelik taahhütlerin 4 yıl içinde gerçekleştireceğini söylemişti.
Tabi o beyanname de boş çıktı.
Bu beyannamede şöyle deniliyordu: "Düşüncence inanç, ifade ve girişim özgürlüğü insan onurunun ve kimliğinin ayrılmaz bir parçasıdır. Herkesin temel hak ve özgürlüklerden en ileri derecede yararlanacağı bir Türkiye'yi hedefliyoruz, benimsiyoruz.
Bu bağlamda; geleneksel irfan merkezleri ve Alevi vatandaşlarımızın inanç ve kültür temelli talepleri karşılanacaktır. Cemevleri, eğitim sisteminde bilgilendirme, üniversitelerde araştırma ve uygulama merkezleri oluşturma gibi çeşitli konularda Alevi kanaat önderleri ile diyalog içinde demokratik uzlaşı temelinde gerekli adımları atacağız."
Tabi bu adımlar hiç bir zaman atılmadı.
Tam tersine 14 yaşında başından vurularak öldürülen ve Alevi bir aileden gelen Berkin Elvan'a terörist muamelesi yapıldı, annesi hem halka yuhalattırıldı hem de geçtiğimiz ay Ataşehir Belediyesi'ndeki işinden atıldı.
Berkin'in annesi Gülsüm Hanım'a 'gülmeyi' unutturan süreç bu Alevi düşmanı süreçtir.
Hükümet cemevlerine hukuki statü verilmesine gelmeden önce Gülsüm Hanım'la barışmalı, "Suriye ile savaşmak caizdir" diyerek Alevi kıyımına cevaz veren cahillere haddini bildirmeli, Alevilerin evlerine kimlerin çarpı işareti koyduğunu bulup ortaya çıkarmalıdır.
Bugün "hukuki açılım yapacağız" denilen cemevleri için 'cümbüş evi' denildiği günleri elbette Aleviler asla unutmayacaklar.
Ve tabi Karacaahmet Sultan Dergâhı'nın dozerlerle yıkılmaya çalışılmasını da unutmayacaklar.
Alevilerin hiç haz etmediği Yavuz Sultan Selim'in adını 3. köprüye verilmesini de.
İktidarda oldukları 16 yılda mecliste Alevilerle ilgili verilen kanun tekliflerinin reddedilmesini de.
AKP milletvekili Mehmet Metiner'in "Hüseyin ile Yezid karşı karşıya geldiğinde bizim tavrımız Yezid'den yanadır" cümlesini de.
Bence cemevlerine hukuki statüden önce cemevlerine ve Aleviler yönelik olarak bugüne kadar yapılan vahim yanlışların özrünü dilemekle işe başlamalı.
Gerisi laf-ü güzaf.