Ticaret kasdıyla çıktığı bir seyahatten dönüşünde Hz. Ebubekir'in telkiniyle İslâm'ı kabul eden Hz Talha (ra) bütün hayatını Allah ve Resulü uğruna vakfetti. Bilhassa Uhud günü kendini Resûlullah'a feda edercesine vücudunu siper etti.
Resul-i Ekrem (sav), "Uhud günü, yeryüzünde sağımda Cebrail'den, solumda Talha'dan başka yakın bir kimse bulunmadığını gördüm" buyurdular. Uhud'tan Mekke'nin fethine kadar bütün gazalarda bulundular. Uhud'da Allah Resulünü omuzlarına alıp yüksek bir yere çıkarttığında Resul-i Ekrem (sav): "Talha cenneti hak etti!" buyurmuşlardır. Tebûk gazası için elinde avucunda ne varsa Resulullah'a teslim etti.
Hem zengin, hem cömertti. Yemesinde, içmesinde ve giyinmesinde sadeliğe riayet ederdi. Bazen iyi elbiseler de giyerdi, ancak israftan kaçınırdı. Çok tasadduk ederdi. Ashabın büyüklerinden ve istişare ehli idi. Bedir'den sonraki birçok savaşa katılan Hz Talha, özellikle Uhud günü Peygamber (s.a.v.)'i kahramanca müdafaa etmiş, O'na bir şey olmasın diye atılan oklara, indirilen kılıç darbelerine karşı vücudunu siper etmiştir. Sonuçta birçok kılıç ve ok yarası almış, aldığı yara neticesi bir kolu çolak kalmış, yine Resulullah'ı müdafaadan geri durmamıştır (İbn Hişam, a.g.e., II, 80; İbnü'l Esîr, a.g.e., III, 86; el-Askalânî, a.g.e., III, 291).
Hz. Osman'ın şehid edilmesinden sonra, Müslümanların büyük bir kısmının Hz. Ali'ye bey'at ettiğini biliyoruz. Bu bey'atte bulunanlardan biri de Talha b. Ubeydullah'tır.
Talha; orta boylu, geniş göğüslü, geniş omuzlu ve iri ayaklı idi. Esmer benizli, sık saçlı fakat saçları ne kısa kıvırcık ne de düz ve uzundu. Güler yüzlü, ince burunlu idi. Saçlarını boyamazdı. Yürüdüğü zaman sür'atli yürür, bir yere yöneldiği vakit tüm vucudu ile dönerdi (İbn Sa'd, a.g.e., 111, 219; el-Askalânî, a.g.e., 111, 291).
Talha, Ashâbın zenginlerindendi. Zengin olduğu kadar da cömertti. Cömertliği sebebiyle kendisine "el-Fayyâd" denirdi. Vefat ettiği zaman, miras olarak bir hayli gayrimenkul, nakit para ve değerli eşya bırakmıştır. Rivâyete göre gayri menkullerinin tutarı otuz milyon dirhem, nakitlerinin tutarı iki milyon ikiyüz dirhem ve ikiyüz bin dinar idi. Sadece Irak'tan gelen yıllık geliri yüzbin dirhem civarındaydı (İbn Sa'd, a.g.e., 111, 221 vd.; İbnü'l-Esîr, a.g.e., 111, 85).
60 yaşında, Cemel vak'asında atılan bir ok darbesiyle ebediyyete göçtü. Allah (cc) şefaatinden mahrum etmesin.
(İbn Hişam, a.g.e., 1, 251; İbn Sa'd, a.g.e., III, 224; İbnü'l-Esır, a.g.e., 111, 87; el-Askalânî, a.g.e., 111, 292; İbn Cerîr, Tarîhü'l-Ümemi ve'lMülûk, XI, 50' Beyrut).
Resul-i Ekrem (sav), "Uhud günü, yeryüzünde sağımda Cebrail'den, solumda Talha'dan başka yakın bir kimse bulunmadığını gördüm" buyurdular. Uhud'tan Mekke'nin fethine kadar bütün gazalarda bulundular. Uhud'da Allah Resulünü omuzlarına alıp yüksek bir yere çıkarttığında Resul-i Ekrem (sav): "Talha cenneti hak etti!" buyurmuşlardır. Tebûk gazası için elinde avucunda ne varsa Resulullah'a teslim etti.
Hem zengin, hem cömertti. Yemesinde, içmesinde ve giyinmesinde sadeliğe riayet ederdi. Bazen iyi elbiseler de giyerdi, ancak israftan kaçınırdı. Çok tasadduk ederdi. Ashabın büyüklerinden ve istişare ehli idi. Bedir'den sonraki birçok savaşa katılan Hz Talha, özellikle Uhud günü Peygamber (s.a.v.)'i kahramanca müdafaa etmiş, O'na bir şey olmasın diye atılan oklara, indirilen kılıç darbelerine karşı vücudunu siper etmiştir. Sonuçta birçok kılıç ve ok yarası almış, aldığı yara neticesi bir kolu çolak kalmış, yine Resulullah'ı müdafaadan geri durmamıştır (İbn Hişam, a.g.e., II, 80; İbnü'l Esîr, a.g.e., III, 86; el-Askalânî, a.g.e., III, 291).
Hz. Osman'ın şehid edilmesinden sonra, Müslümanların büyük bir kısmının Hz. Ali'ye bey'at ettiğini biliyoruz. Bu bey'atte bulunanlardan biri de Talha b. Ubeydullah'tır.
Talha; orta boylu, geniş göğüslü, geniş omuzlu ve iri ayaklı idi. Esmer benizli, sık saçlı fakat saçları ne kısa kıvırcık ne de düz ve uzundu. Güler yüzlü, ince burunlu idi. Saçlarını boyamazdı. Yürüdüğü zaman sür'atli yürür, bir yere yöneldiği vakit tüm vucudu ile dönerdi (İbn Sa'd, a.g.e., 111, 219; el-Askalânî, a.g.e., 111, 291).
Talha, Ashâbın zenginlerindendi. Zengin olduğu kadar da cömertti. Cömertliği sebebiyle kendisine "el-Fayyâd" denirdi. Vefat ettiği zaman, miras olarak bir hayli gayrimenkul, nakit para ve değerli eşya bırakmıştır. Rivâyete göre gayri menkullerinin tutarı otuz milyon dirhem, nakitlerinin tutarı iki milyon ikiyüz dirhem ve ikiyüz bin dinar idi. Sadece Irak'tan gelen yıllık geliri yüzbin dirhem civarındaydı (İbn Sa'd, a.g.e., 111, 221 vd.; İbnü'l-Esîr, a.g.e., 111, 85).
60 yaşında, Cemel vak'asında atılan bir ok darbesiyle ebediyyete göçtü. Allah (cc) şefaatinden mahrum etmesin.
(İbn Hişam, a.g.e., 1, 251; İbn Sa'd, a.g.e., III, 224; İbnü'l-Esır, a.g.e., 111, 87; el-Askalânî, a.g.e., 111, 292; İbn Cerîr, Tarîhü'l-Ümemi ve'lMülûk, XI, 50' Beyrut).