AHLAK anlayışı
deprem geçirmektedir
Tabii ki AHLAK DÜZENİ DE KÖKÜNDEN DEPREMLER geçirmektedir, hatta YIKILMAKTADIR. Kadınlar da erkeklerle beraber çocuk yapmaktan kaçınmaktadırlar. Ahlak ise sükut-u hayale uğramaktadır. Hatta ayaklar altına alınarak GERİCİLİK SAYILMAKTADIR. Türkiyemizde de, bu fikirlere ve bu tarz yaşamaya gençlerimizi yönlendiren, MODERN MEDYA «ULEMALARI» TÜREMİŞ BULUNMAKTADIR. Bunlar adeta gece gündüz toplumumuzu tahrip etmektedir. Bu tahribatın esas kökenleri dışta olup, büyük çapta içteki işbirlikçilere yardım etmektedirler.
SOLCULARIN İslam
hakkında yazdıkları kitaplar
Sovyetler'in komşu olması ve 2. Dünya savaşından sonra dünyanın 2. BÜYÜK GÜCÜ olması dolayısıyla, Türkiye'de solculuk 1960'lı yıllarda adeta moda halini almıştı. Ülkede Marksist- Leninist kitapları çokça satılmaktaydı. Sol yumrukları havada işçi partisi sokak gösterileri açıkça yapılmakta-ydı. O zamanların solcuları, Sovyetler'in çöküşüyle şu anda kılık değiştirerek hemen hemen hepsi belirli bir pozisyonda önemli yerlerde bulunmaktadırlar. Onlar arasında eli kalem tutanlar ATEİST KİMLİKLERİNE ALDIRMADAN İSLAM HAKKINDA KİTAP YAZMAKTADIRLAR. İslam'ı kötülemek için de en çok İSLAM'DAKİ KADINA BAKIŞ AÇILARI HAKKINDA DE?İŞİK VE UYDURUK FİKİRLER ORTAYA KOYMAKTADIRLAR. Bu şekilde İslam'a karşı, özellikle kadın ve kızlarımızda, ters fikirler oluşturmaya çalışmaktadırlar.
Gençlerde serbest ve
kontrolsuz yaşama stili
«SERBEST HAYAT», «KİŞİSİEL HAKLAR» ve «HAYATIMI YAŞARIM» SLOGANLARI her ailenin başını derde sokacak şekilde kapı zillerini çalmakta ve içeri girmeye zorlamaktadır. Ailelerde artık küçük büyük mefhumları da yavaş yavaş kalkmaya başlamış bulunmaktadır. Aile sadece «BİYOLOJİK BİRLİK» olarak kabul edilmektedir. Yani kısaca ebeveynler hakkında sadece «BİYOLOJİK BABA - BİYOLOJİK ANNE» fikirleri hakimiyete geçmektedir. Büyüklük, yaşlılık, tecrübe ve bilgi mefhumları ise, ortadan kaldırılmak istenmektedir. Tavsiye, nasihat, aile içi öğretim, eğitim ve terbiye de konu dışı edimeye çelışılmaktadır. Çocukların idaresi aile dışına alınmaya çalışılmakta ve çeşitli Dernekler ve Sivil oluşumları harekete geçirerek onlara sahip çıkmaya çalışmaktadırlar.
Bu tür, çocukların aile dışı «TOPLUM - K.PARTİSİ» tarafından eğitim şekilleri, en çok ve en hızlı «ESKİ KOMÜNİST - SOSYALİST ÜLKELERDE» uygulanmış, ve toplumlar boşluklara itilmiştir. Ama o idareler ancak 75 yıl kadar dayanabilmiş, ve SOVYETLER BİRLİ?İ İLE BERABER sonunda yıkılıp yok olmuştur. Fakat bıraktıkları izler ve kalıntılar tüm dünyaya büyük olumsuzluklar getirmiştir.
Batı ülkelerindeki durum
Batı dünyasında, başlıca eğiticiler ve yol göstericiler ise GÖRSEL MEDYA OLAN TELEVİZYONLAR VE GAZETELER olmaktadır. Bu tür eğitim ve öğretim ise BATININ AHLAK DIŞI KALINTILARI OLAN AHLAK ÇÖPLÜGÜNDEN TOPLANAN E?İTİM REÇETELERİ OLMAKTADIR.
Bizim okullarımız ise sanki sadece öğrenim verebilmektedir. Eğitim adeta gereksiz duruma düşmektedir. Herkesin kafasında "ben herşeyi en iyi bilirim" düşüncesi yerleşmektedir. Eski aile ve köklü Osmanlı bilgileri ise «TU KAKA» olmaktadır. Okullardaki ve sınıflardaki en AHLAKSIZ VE EN ÇEKİCİ DAVRANIŞLAR adeta dolu dizgin lanse edilmektedir. Bu yöndeki şampiyonluklar ise daima «SAİNT» isimleriyle başlayan yabancı lisanlarla eğitim yapan okulların olmaktadır. Batı medeniyeti kendi ahlak düzenini sıfıra doğru süratle götürürken, sanki Türkiye'nin de geleceğini - gençliğini aynı hızla uçuruma götürmek istemektedir. Gençliğimiz MADDEYE YÖNELTİLMEKTEDİR. MANEVİYAT İSE İKİNCİ, HATTA ÜÇÜNCÜ PLANA İTİLMEKTEDİR. İnanç ve DİN ihmale uğramaktadır. DİNİ BİLGİ VEREN OKULLAR gittikçe gericilikle suçlanmakta, HATTA GEREKSİZ SAYILMAKTADIR. Böylece gençlerimiz ve vatandaşlarımız, sadece maddi çıkarlara ve ahlaksız davranışlara yönlendirilmektedir. Ülkemiz bir çıkar kavgasına dönüştürülmek istenmektedirler. Milli duygular da devamlı zayıflatılmaktadır.
deprem geçirmektedir
Tabii ki AHLAK DÜZENİ DE KÖKÜNDEN DEPREMLER geçirmektedir, hatta YIKILMAKTADIR. Kadınlar da erkeklerle beraber çocuk yapmaktan kaçınmaktadırlar. Ahlak ise sükut-u hayale uğramaktadır. Hatta ayaklar altına alınarak GERİCİLİK SAYILMAKTADIR. Türkiyemizde de, bu fikirlere ve bu tarz yaşamaya gençlerimizi yönlendiren, MODERN MEDYA «ULEMALARI» TÜREMİŞ BULUNMAKTADIR. Bunlar adeta gece gündüz toplumumuzu tahrip etmektedir. Bu tahribatın esas kökenleri dışta olup, büyük çapta içteki işbirlikçilere yardım etmektedirler.
SOLCULARIN İslam
hakkında yazdıkları kitaplar
Sovyetler'in komşu olması ve 2. Dünya savaşından sonra dünyanın 2. BÜYÜK GÜCÜ olması dolayısıyla, Türkiye'de solculuk 1960'lı yıllarda adeta moda halini almıştı. Ülkede Marksist- Leninist kitapları çokça satılmaktaydı. Sol yumrukları havada işçi partisi sokak gösterileri açıkça yapılmakta-ydı. O zamanların solcuları, Sovyetler'in çöküşüyle şu anda kılık değiştirerek hemen hemen hepsi belirli bir pozisyonda önemli yerlerde bulunmaktadırlar. Onlar arasında eli kalem tutanlar ATEİST KİMLİKLERİNE ALDIRMADAN İSLAM HAKKINDA KİTAP YAZMAKTADIRLAR. İslam'ı kötülemek için de en çok İSLAM'DAKİ KADINA BAKIŞ AÇILARI HAKKINDA DE?İŞİK VE UYDURUK FİKİRLER ORTAYA KOYMAKTADIRLAR. Bu şekilde İslam'a karşı, özellikle kadın ve kızlarımızda, ters fikirler oluşturmaya çalışmaktadırlar.
Gençlerde serbest ve
kontrolsuz yaşama stili
«SERBEST HAYAT», «KİŞİSİEL HAKLAR» ve «HAYATIMI YAŞARIM» SLOGANLARI her ailenin başını derde sokacak şekilde kapı zillerini çalmakta ve içeri girmeye zorlamaktadır. Ailelerde artık küçük büyük mefhumları da yavaş yavaş kalkmaya başlamış bulunmaktadır. Aile sadece «BİYOLOJİK BİRLİK» olarak kabul edilmektedir. Yani kısaca ebeveynler hakkında sadece «BİYOLOJİK BABA - BİYOLOJİK ANNE» fikirleri hakimiyete geçmektedir. Büyüklük, yaşlılık, tecrübe ve bilgi mefhumları ise, ortadan kaldırılmak istenmektedir. Tavsiye, nasihat, aile içi öğretim, eğitim ve terbiye de konu dışı edimeye çelışılmaktadır. Çocukların idaresi aile dışına alınmaya çalışılmakta ve çeşitli Dernekler ve Sivil oluşumları harekete geçirerek onlara sahip çıkmaya çalışmaktadırlar.
Bu tür, çocukların aile dışı «TOPLUM - K.PARTİSİ» tarafından eğitim şekilleri, en çok ve en hızlı «ESKİ KOMÜNİST - SOSYALİST ÜLKELERDE» uygulanmış, ve toplumlar boşluklara itilmiştir. Ama o idareler ancak 75 yıl kadar dayanabilmiş, ve SOVYETLER BİRLİ?İ İLE BERABER sonunda yıkılıp yok olmuştur. Fakat bıraktıkları izler ve kalıntılar tüm dünyaya büyük olumsuzluklar getirmiştir.
Batı ülkelerindeki durum
Batı dünyasında, başlıca eğiticiler ve yol göstericiler ise GÖRSEL MEDYA OLAN TELEVİZYONLAR VE GAZETELER olmaktadır. Bu tür eğitim ve öğretim ise BATININ AHLAK DIŞI KALINTILARI OLAN AHLAK ÇÖPLÜGÜNDEN TOPLANAN E?İTİM REÇETELERİ OLMAKTADIR.
Bizim okullarımız ise sanki sadece öğrenim verebilmektedir. Eğitim adeta gereksiz duruma düşmektedir. Herkesin kafasında "ben herşeyi en iyi bilirim" düşüncesi yerleşmektedir. Eski aile ve köklü Osmanlı bilgileri ise «TU KAKA» olmaktadır. Okullardaki ve sınıflardaki en AHLAKSIZ VE EN ÇEKİCİ DAVRANIŞLAR adeta dolu dizgin lanse edilmektedir. Bu yöndeki şampiyonluklar ise daima «SAİNT» isimleriyle başlayan yabancı lisanlarla eğitim yapan okulların olmaktadır. Batı medeniyeti kendi ahlak düzenini sıfıra doğru süratle götürürken, sanki Türkiye'nin de geleceğini - gençliğini aynı hızla uçuruma götürmek istemektedir. Gençliğimiz MADDEYE YÖNELTİLMEKTEDİR. MANEVİYAT İSE İKİNCİ, HATTA ÜÇÜNCÜ PLANA İTİLMEKTEDİR. İnanç ve DİN ihmale uğramaktadır. DİNİ BİLGİ VEREN OKULLAR gittikçe gericilikle suçlanmakta, HATTA GEREKSİZ SAYILMAKTADIR. Böylece gençlerimiz ve vatandaşlarımız, sadece maddi çıkarlara ve ahlaksız davranışlara yönlendirilmektedir. Ülkemiz bir çıkar kavgasına dönüştürülmek istenmektedirler. Milli duygular da devamlı zayıflatılmaktadır.
Prof. Dr. Cahit Babuna / diğer yazıları
- Batı kültüründe toplumsal çöküş -2- / 22.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006