Açılım denilen teslimiyet belgesi gerçek yüzünü Cizre'de gösterdi. Cizre'de PKK'lılar güpegündüz kendi görüşlerinden olmayan kişilerin evlerine saldırıyor, onlar da aynı şekilde karşılık veriyor, ortalık kan gölüne dönüyor. Kalaşnikoflu terör grupları ellerindeki silahlarla sokaklarda geziyor, vatandaşın ifadesini almak için PKK'lı unsurlar çadır karakollar kuruyor, kimlik kontrolü yapıyor, araçlarda arama yapıyor. Saatler süren olaylarda ortada polis yok, asker yok, devletin hiç bir güvenlik birimi yok. Açılım 'kemale ererse!' tüm Güneydoğu bölgesi Cizre gibi olacak! Cizre'de ortalık kan gölüne çevrilirken olayların üzerine polisi göndermeyen devlet, aynı gün Kadıköy'de zeytin ağaçları kıyımını protesto etmek isteyen grupların üzerine binlerce polis gönderiyor. Ölümün olduğu yerde devletin polisi yok, masum protestoların olduğu alanlar polis kaynıyor. Cizre'de şu an fiili bir durum var. Özerklik denilen bölünme provası, Cizre'de uygulamaya konulmuş durumda. Bu köşede kısa süre önce Cizre'den bir mektup göndererek oradaki durumu anlatan Abdullah Bey'in feryadını şöyle yansıtmıştık: "Bölgemiz Güneydoğu'da ve bilhassa memleketim Cizre'de meydana gelen olaylardan, vatandaşlar olarak çok tedirginiz. Son 5 yıldır çözüm süreci safsatasıyla uygulanan politikalar yüzünden şehirlerimiz barut fıçısına döndü. Adeta kendi evimizden çıkamaz olduk. Fırından ekmek almaya gidemediğimiz zamanlar oluyor. Can güvenliğimiz kalmadı. Burada devlet yok. Asker ve polis, şehir güvenliğini sağlayamaz hale geldi. Asker kışlaya, polis karakola sıkışmış durumda. Biz eski günleri mumla arıyoruz. Millet de bunu görmezden geliyor. Burada devlet ve yargı işleyemiyor. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin düştüğü hale bakın. Utanç verici bir hale getirdiler koskoca devleti. Bunun vebali bu ülkeyi yönetenlerin boynunadır. Ülkeyi paramparça ettiler. Kürt açılımı dediler, Ermeni açılımı dediler, Roman açılımı dediler, böldüler de böldüler. Ne olacak bu ülkenin hali? Bu gaflet daha ne kadar sürecek? Ben Cizre'den size sesleniyorum, devletin ayağa düştüğü yere huzur gelir mi, istikrar gelir mi, açılım gelir mi? Devletin olmadığı yerde barış gelir mi? Her gün korku ile yaşadığımız sokaklarda açılım olur mu? Bu gaflet uykusundan uyanmamızı isteyen bir Cizreli olarak hepinize saygılar sunuyorum." (Muharrem Bayraktar, 11 Aralık 2014) Abdullah Bey kardeşimiz sadece Cizre'deki değil bütün bölgedeki durumu çok güzel özetliyordu: "Devletin olmadığı yerde barış gelir mi? Her gün korku ile yaşadığımız sokaklarda açılım olur mu? " Halep'e, Humus'a huzur getirme iddiasında olanlar Cizre'yi, Hakkâri'yi, Van'ı Humus'tan beter ettiler. Albay Cemil Temizöz 1993 yılında Cizre'de Alay Komutanlığı yaptı. Kayseri Alay Komutanı iken Ergenkondan hapse atıldı. Mahkemede söz alarak mahkeme heyetine şunu söyledi: "Beni Cizre'deki görev yıllarımdan dolayı yargılıyorsunuz. Şu anda Cizre'de vatandaşın şikâyetini kim alıyor biliyor musunuz? KCK'nın karakolları iş başında. Kurtarın şimdi Cizre'yi? Bizim zamanımızda PKK, Cizre sokaklarına asla inemiyordu. Şimdi asker, Cizre sokaklarında gezemiyor." Açılımın sonunda ülkeyi ne hale getireceğinin şifresi Albay Temizöz'ün 'son cümlesinde gizli.'