Önceki gün gece saat 21.30'da bütün televizyon kanallarında aynı anda yayınlanan Cola Turka reklamını çoğunuz seyretmişsinizdir. Cola Turka yerli bir marka olan Ülker'in Coca Cola'ya alternatif olarak piyasaya sürdüğü yeni Türk kolası.
"Türkiye'nin kolası" sloganıyla piyasaya sürülen Cola Turka'nın televizyonlarda yayınlanan "New York'ta bir morning" başlıklı reklamın reklamı birçok gazetede yaklaşık bir haftadır yapılıyor. Reklam gerçekten de güzel düşünülmüş. Bir içecek reklamından ziyade bir kültür reklamı niteliğindeki "New York'ta bir morning" reklamında Türk kültürünün Amerikan kültürüne karşı kurduğu üstünlük ve Amerikan kültürünün Türk kültüründen etkilenmesi işleniyor. Örf ve adetlerimiz, kullandığımız bize özel cümleler, Türk canayakınlığı, yemeklerimiz, el öpme geleneğimiz, bıyığımız, gidenin arkasından su dökme adetimiz ve son olarak "dağ başını duman almış, gümüş dere durmaz akar" marşımız bu reklam filminde ABD'li aileye Cola Turka aracılığıyla zerkedilmiş. Reklam o kadar hoşuma gitti ki, özet de olsa sizlerle paylamak istiyorum.
Reklamda bir Amerikan aile babası önce sokakta Türk usulü bir galibiyet kutlamasıyla karşılaşıyor, sonra bir kahvede eli tespihli bir kovboyun Türk gibi sıcak ve canayakınlığıyla şaşkına dönüyor ve Türk gibi kovboyun yarı İngilizce yarı Türkçe "yenge nasıl, çoluk çocuğu benim için öp" tarzında cümleleriyle şaşkınlığı bir kat daha artıyor. ABD'li baba kahveden ayrılırken kovboyun tam bir Türk gibi davranıp "bendensin" diyerek hesap ödettirmemesi ise reklamın en can alıcı bölümlerinden birisi. Eminim ki, gerçek hayatta da ABD'lilerin en çok şaşırıp anlam veremeyecekleri sahne bu olurdu. Çünkü böyle bir mertlik ve misafirperverlik onlara çok uzak. Neyse biz devam edelim reklamımıza. Amerikan aile babası evine gelince karısının biber dolması yaptığını görünce yine şaşkına dönüyor, yemek esnasında bütün aile fertleriyle içilen Cola Turka'nın ardından aile fertlerinin hep bir ağızdan Amerikan aksanıyla söyledikleri "dağ başını duman almış, gümüş dere durmaz akar" kısmına mest oldum. Daha sonra büyüklerin elinin öpülmesi, giden arabanın arkasından su dökülmesi ve yoldan geçen seyyar satıcının "patates, soğan" diye bağırması reklamın diğer Türk tipi ayrıntıları.
Ülker'in, çıkardığı yeni Türk kolasını ne kadar stratejik bir ürün olarak düşündüğünü bilemem ama yayınlanan "New York'ta bir morning" isimli reklam filmi çok stratejik düşünülmüş ve çok ustaca işlenmiş bir reklam. Tam da ABD'ye olan nefretin ve ABD'nin Coca Cola'yı kültürünün yayılmasının bir aracı olarak gördüğü bir dönemde ortaya çıkan önemli bir ürün. Özellikle ABD'nin 11 Eylül sonrası tüm Müslümanları düşman olarak ilan ettiği ve Afganistan ve Irak operasyonlarıyla Müslümanları hedef aldığı bir dönemde, ABD'ye duyulan nefretin "Coca Cola içmemek" tarzında oluşturduğu bilinci harekete geçirecek ve bu isteğin yerine getirilmesine güzel bir bahane oluşturacak bir ürün Cola Turca. Daha içmedim, tadı nasıldır bilmem ama Türkiye'de artık bir bilinç oluşmalı. Kültürümüzün nasıl tahrif edildiği ABD'nin bize dayattığı markaları tüketmeye nasıl mahkum olduğumuz iyice anlaşılmalı. Hatırlayın "Medeniyetler Çatışması" tezinin mimarı Samuel P. Huntington'un "Coca Colanizasyon" çıkarımını.
Huntington, Batılıların, Batı kültürünün bütün dünya kültürü olacağı ve olması gerektiği şeklindeki inançlarını dile getirdikten sonra, Batı'nın böbürlenmesinin birinci şeklini Coca Colanizasyon tezi olarak adlandırıp, özellikle Amerikan popüler kültürünün dünyayı sarmakta olduğunu dile getiriyor. Amerikan yemeklerinin, giyiminin, müziğinin, sinemasının ve her türlü tüketim eşyasının her kıtada yayıldığını ve bu yayılmanın Amerikan kültürünün yayılması olarak algılandığını ifade ediyor Huntington. ABD'liler Coca Cola'ya bu anlamları yükledikleri için Ülker'in çıkardığı yeni Türk kolası Cola Turka çok önemli bir ürün. Hem de çok önemli ve kritik bir zamanda çıkarılmış bir ürün. Bu ürün Ortadoğu ve Asya piyasasında da etkili olabilecek nitelikte. ABD'ye tepkili Müslüman ülkeler de sahip çıkarsa o zaman taş gediğine oturur.