Erdoğan, "devlete ait ne varsa benim olsun, benim kontrolümde olsun, devletin bütün kurumlarını ben yöneteyim" hasretiyle öyle yanıp tutuşuyor ki, bu aşk uğruna ağzına geleni konuşuyor.Diyor ki;"Bazıları Cumhurbaşkanlığı makamı yol yapma, köprü yapma makamı değildir, diyor. Kusura bakmasınlar Cumhurbaşkanı yol da yapar, havaalanı da yapar. Cumhurbaşkanlığı makamı yan gelip yatma makamı değildir."Bir: Kusura bakacağız. Zira bu ülkenin başbakanlık makamı, koltuk ve hükümranlık uğruna bu kadar da saçma sapan konuşma yeri değildir. Artık saçmalığın sınır ötesindeyiz. Cumhurbaşkanı elbette köprü yapmaz, yol yapmaz, havaalanı yapmaz. Bunları hükümet yapar. Cumhurbaşkanı da gider açılışta kurdele keser.Cumhurbaşkanının görevleri ve nitelikleri Anayasa'nın 101, 102, 103, 104, 105 ve 106'ncı maddelerinde yazılı. Erdoğan açsın Anayasa'yı baksın ne yazıyor. Bir hukuk devletinde hangi kurumun hangi görevlerde bulunacağı Anayasa'da ve yasalarda belirlenmiştir.Erdoğan çok istiyorsa yol yapmak "yol işleri bakanı" diye bir bakanlık kursun geçsin başına!Nasılsa tam bir "yol" sevdalısı!Her halükarda yolunu buluyor.Ama yol yapayım derken yolcu olmak da var, bizden hatırlatması.İki: Erdoğan, Anayasal yetki sınırları içinde kalıp, "yol ve köprü yapmayan" gelmiş geçmiş bütün Cumhurbaşkanlarını "yan gelip yatmakla" suçladığı gibi, dava arkadaşı olan Abdullah Gül'ü de "yan gelip yatmakla suçlamıştır."Zira Gül'ün de Cumhurbaşkanlığı döneminde yaptığı yol ve köprü yoktur.Üç: Suriye'de seçimi yüzde 90'a yakın oy alarak kazanan devlet başkanı Esad, yeni Suriye'de devlet başkanının yetkilerini azaltarak ve daraltarak kendisine yönelik "diktatör" suçlamalarını yıkmak isterken, O'nu diktatörlükle suçlayan Erdoğan Anayasa'da olmayan yetkileri kullanan, devletin her noktasına parmak sokan bir diktatörlük modeli getirmek istiyor.Allah bir insanı hem de "ben demokrasi getireceğim" nutukları atan bir insanı işte böyle şaşırtır.Ve o insan ne kadar zavallı bir duruma düştüğünü bile kavrayamadan yol ve köprü edebiyatı yapmaya devam eder.Ve son söz:Siyasi hayatı boyunca Atatürk'le ve O'nun kurduğu devletin temel ilkeleriyle savaşan bir kişinin, Cumhurbaşkanı adaylığı çalışmalarına milli mücadelenin başladığı yer olan Samsun'dan başlaması ve Atatürk'ün ismini vermeden "oy uğruna" Gazi'ye selam vermesi tipik Erdoğan politikasıdır.Bunlar dün "iki ayyaşın yaptığı yasalar" diye Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran irade ile dalga geçerler, sonra Samsun'dan Erzurum'a kongre için koşarlar.Ne kadar iğreti ve samimiyetsiz duran bir görüntü.Bu ikiyüzlü siyaseti kabul eden ve içselleştirenlere ne diyelim ki.