Cumhuriyet rejiminin bize kazandırdığı en büyük değerlerden parlamenter demokrasinin bir gereği olan seçimlere 'üç gün' kala içimiz buruk olarak Cumhuriyet Bayramı'nı kutluyoruz.Saraydan, krallıktan, hilafetin geri getirilmesinden, otoriter rejimden, basının susturulmasından, her şeyin kararını tek kişinin vermesinden, Türk kelimesinin kökünün kazınmasından bahsettiğimiz bir ülkede Cumhuriyet Bayramı nasıl coşku ile kutlanabilir ki?Ama yine de bütün olup bitenleri bağrımıza basarak
Bağımsız Türkiye Partisi gençlerinin organize ettiği Cumhuriyet Bayramı şenliklerine katıldık önceki gün.Şarkılarla, türkülerle, marşlarla coştuk, şiirlerle duygulandık, konuşmalarla bilgilendik.Türkiye'nin her yerindeki parti teşkilatlarına "Cumhuriyeti davullarla zurnalarla kutlayacaksınız" talimatını veren Prof. Dr.
Haydar Baş'ın bu talimatını baş tacı yapan BTP örgütlerinin Trabzon Meydanı'ndan, Ankara'dan, Bursa'dan, Diyarbakır'dan gelen davullarının sesini dinledik coşkuyla.Her şeyden önce Erdemliler Hareketi diye yola çıkan bugünkü iktidarın bilmesi gerekir ki, Cumhuriyet rejimi, gelmesini bilenlerin gitmesini de bilme 'erdemini' gösterebildiği bir rejimin adıdır.Halkın oyuyla iktidara gelip, sonra da o koltuğu terk etmemek için türlü türlü entrikalar çevrilen, 'bu koltuk benim tapulu malımdır' mantığıyla devlete çöreklenilen yönetim anlayışının adı Cumhuriyet olamaz.Bugün Türkiye Cumhuriyeti'nin anayasasıyla, yargısıyla, bürokrasisiyle, ordusuyla, dış politikasıyla, asayişiyle çöküşe gittiği günlerden geçiyoruz.Anayasayı paramparça etmeye ant içmiş, orduyu siyasi emellerinin parçası yapmış, polisi iktidarın neferi gibi kullanan, yargı kararlarını hiçe sayan, kendilerine oy vermeyenleri düşman gören, medyayı linç eden bir yönetim anlayışının Cumhuriyet idaresiyle bir alakası olabilir mi?Atatürk, Cumhuriyetin ilanından sonra yaptığı veciz konuşmalardan birinde şöyle demiştir:"Bugünkü hükümetimizin, devlet teşkilatımızın doğrudan doğruya milletin kendi kendine, kendiliğinden yaptığı bir devlet ve hükümet teşkilatıdır ki onun adı Cumhuriyettir. Artık hükümet ile millet arasında geçmişteki ayrılık kalmamıştır. Hükümet millet ve millet hükümettir."Etrafınıza bir bakın; 'hükümet ile millet arasında ayrılık kalmamıştır' idealinden bugün eser var mı?Bir zamanlar Türk-Kürt omuz omuza vererek Viyana kapılarına Haçlı ile savaşmaya çıkan bu ülkenin evlatları bugün, bırakın bu ülke topraklarını binlerce kilometre ötede Japonya'da Türk elçiliği önünde Türk-Kürt diye yumruk yumruğa bir birine girer hale getirildi.Cumhuriyeti halkın idaresi yerine bireysel saltanatın aracı olarak kullananlar, Cumhuriyetin arzu ettiği barış ve huzur yerine kendi menfaatlerinin devamı için kavga ve kaosu devreye sokarlar.Bu kavga, binlerce kilometre ötede de yumruk olarak kendini bulur.Cumhuriyeti Atatürk'ün gösterdiği hedef ve çizgiye ulaştırmak halkın elinde...Adres, 1 Kasım'da doğru adrese, Atatürk'ün Bağımsız Türkiye'sine 'evet' demekte gizli.