Yaşlı, tecrübeli bir gazeteci; AKP'nin yönetici kadrosunu kastederek, onların değişmelerinin kendilerini küçültmeyeceğinin altını çiziyor bir TV programında.
Herhangi bir partinin tabanının ya da tavanının değişime uğraması, siyasetini ve dünya görüşünü değiştirmesi elbette kendilerinin bileceği bir iştir. İktidar partisinin dolayısıyla, hükümet edenlerin şahsî hayatlarındaki değişmeler, dönüşmeler de kendilerini ilgilendirir. Belki bu değişimleri, kendilerini küçültmeyebilir. Ama, bu değişimlerini yönetime, dahili ve harici icraatlarına yansıtıyorlarsa ve bu değişimleri devleti küçültüyorsa, milleti fakr u zarurete düşürüyorsa, muhannete muhtaç ediyorsa, o zaman 'Değişime uğramaları onları küçültmez' diyebilir misiniz?
Bir ülke düşünün ki, o ülkeyi yöneten iktidar partisi, kabine üyeleri; 'değiştik-dönüştük' diyerek, ülkenin siyasetini AB'ye, ekonomisini IMF'ye kültürel ve sosyal hayatını da uluslararası misyoner örgütlerine havale etmiş ve ülke, yedi cepheden gelen tehlikelere terkedilmiş... Gün geçtikçe tefecilerin alacakları katmer katmer artıyor. Gün geçtikçe, Haçlı dünyasının kurt politikacılarının dayatması ile, ülkenin boğazına geçirilen yağlı urganın çapı küçülüyor. Gün geçtikçe misyonerler artık gruplar halinde Ahmetlerimizin Ayşelerimizin boyunlarına haç asıyor, kiliseyi, çanı selamlar hale getiriyor.
'Değiştik, dönüştük' diyerek, yönetimini devraldıkları ülkeyi her anlamda küçültüyorlar, daraltıyorlar, kuşa çeviriyorlar ve fakat bu durum kendilerini küçültmüyor! Elbette böyle bir şey olamaz. Yönettiğiniz ülke küçülecek siz aynı kalacaksınız!..
Yüzdeyüz tezat bu durumu artmeye, maskelemeye çalışan beyler, ak saçlı gazeteciler sayesinde bir müddet aklar kara, karaları ak olarak millete yutturabilir ama, yalanın ve yalancının desteğinde ne kadar gidebilirsiniz ki?..
İktidar partisi ne yana, hangi yöne doğru değişiyor ve bu değişim onları küçültüyor mu, büyütüyor mu bilemeyiz ama, yaşadığımız ve şahit olduğumuz bir gerçek var ki; yönettikleri ülke hızla uçuruma doğru, hızla parçalanmaya, küçülmeye doğru gidiyor.
Seksen kusur yıl evvel uçlarında yırtık çarıkla dedelerimizin yırtıp attığı Sevr haritası hayata geçmek üzere...
Bu süreci hızlandıran, bu şartları olgunlaştıran hükümetin küçülmediğini iddia etmek, tek kelimeyle çukurlarda debelenmektir.
Herhangi bir partinin tabanının ya da tavanının değişime uğraması, siyasetini ve dünya görüşünü değiştirmesi elbette kendilerinin bileceği bir iştir. İktidar partisinin dolayısıyla, hükümet edenlerin şahsî hayatlarındaki değişmeler, dönüşmeler de kendilerini ilgilendirir. Belki bu değişimleri, kendilerini küçültmeyebilir. Ama, bu değişimlerini yönetime, dahili ve harici icraatlarına yansıtıyorlarsa ve bu değişimleri devleti küçültüyorsa, milleti fakr u zarurete düşürüyorsa, muhannete muhtaç ediyorsa, o zaman 'Değişime uğramaları onları küçültmez' diyebilir misiniz?
Bir ülke düşünün ki, o ülkeyi yöneten iktidar partisi, kabine üyeleri; 'değiştik-dönüştük' diyerek, ülkenin siyasetini AB'ye, ekonomisini IMF'ye kültürel ve sosyal hayatını da uluslararası misyoner örgütlerine havale etmiş ve ülke, yedi cepheden gelen tehlikelere terkedilmiş... Gün geçtikçe tefecilerin alacakları katmer katmer artıyor. Gün geçtikçe, Haçlı dünyasının kurt politikacılarının dayatması ile, ülkenin boğazına geçirilen yağlı urganın çapı küçülüyor. Gün geçtikçe misyonerler artık gruplar halinde Ahmetlerimizin Ayşelerimizin boyunlarına haç asıyor, kiliseyi, çanı selamlar hale getiriyor.
'Değiştik, dönüştük' diyerek, yönetimini devraldıkları ülkeyi her anlamda küçültüyorlar, daraltıyorlar, kuşa çeviriyorlar ve fakat bu durum kendilerini küçültmüyor! Elbette böyle bir şey olamaz. Yönettiğiniz ülke küçülecek siz aynı kalacaksınız!..
Yüzdeyüz tezat bu durumu artmeye, maskelemeye çalışan beyler, ak saçlı gazeteciler sayesinde bir müddet aklar kara, karaları ak olarak millete yutturabilir ama, yalanın ve yalancının desteğinde ne kadar gidebilirsiniz ki?..
İktidar partisi ne yana, hangi yöne doğru değişiyor ve bu değişim onları küçültüyor mu, büyütüyor mu bilemeyiz ama, yaşadığımız ve şahit olduğumuz bir gerçek var ki; yönettikleri ülke hızla uçuruma doğru, hızla parçalanmaya, küçülmeye doğru gidiyor.
Seksen kusur yıl evvel uçlarında yırtık çarıkla dedelerimizin yırtıp attığı Sevr haritası hayata geçmek üzere...
Bu süreci hızlandıran, bu şartları olgunlaştıran hükümetin küçülmediğini iddia etmek, tek kelimeyle çukurlarda debelenmektir.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Tüketilen sadece kaynaklar mı? / 25.04.2024
- Önünde ardında ve kolunda servet… / 24.04.2024
- Hangisine daha çok üzüldünüz? / 23.04.2024
- Halleri var bizimkine benzemez / 22.04.2024
- ‘Hazır ol cenge eğer ister isen sulh-u salah’ / 20.04.2024
- Doymayan gözden ve ürpermeyen kalpten… / 19.04.2024
- Dilde adalet / 18.04.2024
- İlk çeyrek heba oldu gitti / 16.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 14.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 10.04.2024
- Önünde ardında ve kolunda servet… / 24.04.2024
- Hangisine daha çok üzüldünüz? / 23.04.2024
- Halleri var bizimkine benzemez / 22.04.2024
- ‘Hazır ol cenge eğer ister isen sulh-u salah’ / 20.04.2024
- Doymayan gözden ve ürpermeyen kalpten… / 19.04.2024
- Dilde adalet / 18.04.2024
- İlk çeyrek heba oldu gitti / 16.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 14.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 10.04.2024