Daha önceki yazılarımdan birinde "Dervişnâme Destanı" gibi bir mizah denemesi yapmak niyetinde olduğumdan bahsetmiştim. Aradan geçen kısa zaman içinde gelişen olaylar, özellikle de gördüklerimiz, duyduklarımız vaktinin geldiğini gösterdi. Cumhuriyet tarihinde ilk kez memleketin ekonomik geleceği bir kişiye neredeyse havale edildi. Medyanın işgüzarlığıyla her şey unutuldu. Varsa Derviş, yoksa Derviş. Adamcağızın en tabii halleri dahi gazete sütünlarına, ekranlara taşınır oldu. Sayın Derviş de maşallah, durumu çok güzel idare ediyor. Siyasal yatırımlarını daha şimdiden yapmaya başladı.
Hazırladığı programın çalışan, üreten kesime yönelik düzenlemeler getirmeyişi zihinlerde bazı soru işaretlerinin belirmesine, daha öncekilerin ise endişe haline gelmesine yol açtı. Eski heyecan biraz yatıştı gibi. Ama ilk günlerdeki tutumu devam ettirenler de yok değil.
Vatansever gönüllerde ciddi endişeler uyandıran gidişin tuhaf taraflarını şaka yollu hatırlatmak üzere hazırladığımız "Dervişnâme Destanı"nın baş tarafını bugün sunuyoruz. Sıkılmadan okursanız lütfen düşünün. Söylenenler köşemizin başlığıyla ne kadar uyumlu!
***
Gel dostum seninle bir çift söz edek,
Lafa destek vurak, külü köz edek.
Kahvemizi içek, orta şekerli,
Yanında lahmacun acı biberli.
Besmeleyi çekip başlayak işe,
Destanlar döktürek Mistır Derviş'e.
***
Bir ülke var imiş, halkı pek garîp
Sahipsiz gibiymiş, ne kadar acîp
İmtiyazsız, sınıfsız kitleymiş amma!
Başına gelenler halis muamma.
"Orda direk" gülmemiş yıllar yılı
Kör talihe vurmuş her sefer yolu.
Hükümeti tıpkı aşure aşı
Başında güvercin, gözleri şaşı.
Biri sağa bakarmış, diğeri sola,
Üçüncü ortada, verirmiş mola.
Ana ile Vatan girince işe
Çaredir demişler, iş bu gidişe.
Âlâ vü vâlâyla geçmişler başa
Su katmışlar henüz pişmemiş aşa.
Katilleri ipten çekip almışlar,
Taşları bağlayıp iti salmışlar.
Demişler kovanda dört beş bey arı
Olsa da farketmez, birdir yolları.
Biz böyle uyum gösteririz elhak,
Millete yararlı olur muhakkak.
Bir bak herkes ayrı makamdan çalar,
Sonra da gülümser, seyrine dalar.
Zamkolikmiş millet, aldırma ne gam,
Başlamışken ekle zam üstüne zam.
Böyle düşünmüş olacak beyler,
Bu halk neler yapar, ne haltlar eyler.
Kimin umurunda koltuk sımsıcak,
Maaş, ödenekler, yolluk sımsıcak.
Hele hortum salsak, oltalar atsak,
Balıklar tutarız bankayla batsak.
Demiş birileri, ar yılı değil,
Kâr yılı, fırsattır, sayılı değil.
Tekrar göremeyiz koltuğu belki,
Sakın gafil olma iyice bil ki.
Bir günün beyliği beylik ağalık,
Devletten aylık var, Allah'tan sağlık!
Daha ne istersin, yerinde otur,
Dokunda sabuna, sudan uzak dur!
Hazırladığı programın çalışan, üreten kesime yönelik düzenlemeler getirmeyişi zihinlerde bazı soru işaretlerinin belirmesine, daha öncekilerin ise endişe haline gelmesine yol açtı. Eski heyecan biraz yatıştı gibi. Ama ilk günlerdeki tutumu devam ettirenler de yok değil.
Vatansever gönüllerde ciddi endişeler uyandıran gidişin tuhaf taraflarını şaka yollu hatırlatmak üzere hazırladığımız "Dervişnâme Destanı"nın baş tarafını bugün sunuyoruz. Sıkılmadan okursanız lütfen düşünün. Söylenenler köşemizin başlığıyla ne kadar uyumlu!
***
Gel dostum seninle bir çift söz edek,
Lafa destek vurak, külü köz edek.
Kahvemizi içek, orta şekerli,
Yanında lahmacun acı biberli.
Besmeleyi çekip başlayak işe,
Destanlar döktürek Mistır Derviş'e.
***
Bir ülke var imiş, halkı pek garîp
Sahipsiz gibiymiş, ne kadar acîp
İmtiyazsız, sınıfsız kitleymiş amma!
Başına gelenler halis muamma.
"Orda direk" gülmemiş yıllar yılı
Kör talihe vurmuş her sefer yolu.
Hükümeti tıpkı aşure aşı
Başında güvercin, gözleri şaşı.
Biri sağa bakarmış, diğeri sola,
Üçüncü ortada, verirmiş mola.
Ana ile Vatan girince işe
Çaredir demişler, iş bu gidişe.
Âlâ vü vâlâyla geçmişler başa
Su katmışlar henüz pişmemiş aşa.
Katilleri ipten çekip almışlar,
Taşları bağlayıp iti salmışlar.
Demişler kovanda dört beş bey arı
Olsa da farketmez, birdir yolları.
Biz böyle uyum gösteririz elhak,
Millete yararlı olur muhakkak.
Bir bak herkes ayrı makamdan çalar,
Sonra da gülümser, seyrine dalar.
Zamkolikmiş millet, aldırma ne gam,
Başlamışken ekle zam üstüne zam.
Böyle düşünmüş olacak beyler,
Bu halk neler yapar, ne haltlar eyler.
Kimin umurunda koltuk sımsıcak,
Maaş, ödenekler, yolluk sımsıcak.
Hele hortum salsak, oltalar atsak,
Balıklar tutarız bankayla batsak.
Demiş birileri, ar yılı değil,
Kâr yılı, fırsattır, sayılı değil.
Tekrar göremeyiz koltuğu belki,
Sakın gafil olma iyice bil ki.
Bir günün beyliği beylik ağalık,
Devletten aylık var, Allah'tan sağlık!
Daha ne istersin, yerinde otur,
Dokunda sabuna, sudan uzak dur!
Mücteba Uğur / diğer yazıları
- Savaşa alkış tutmak mı / 26.09.2001
- Konulu Kur'an-ı Kerim tefsiri / 23.09.2001
- Bir öğrenim yılı daha başladı / 16.09.2001
- Hava üzerine / 12.09.2001
- Dolar hutbesinin düşündürdükleri / 08.09.2001
- Bitmeyen hikâye yolsuzluk / 31.08.2001
- Suç işleme oranı artıyor / 07.08.2001
- Sivil hayata sıçrayan başörtüsü haksızlığı / 03.08.2001
- Tarafsızlık mı, ihanet mi? / 27.07.2001
- Cuma namazı kadınlara da farz mı? / 25.07.2001
- Konulu Kur'an-ı Kerim tefsiri / 23.09.2001
- Bir öğrenim yılı daha başladı / 16.09.2001
- Hava üzerine / 12.09.2001
- Dolar hutbesinin düşündürdükleri / 08.09.2001
- Bitmeyen hikâye yolsuzluk / 31.08.2001
- Suç işleme oranı artıyor / 07.08.2001
- Sivil hayata sıçrayan başörtüsü haksızlığı / 03.08.2001
- Tarafsızlık mı, ihanet mi? / 27.07.2001
- Cuma namazı kadınlara da farz mı? / 25.07.2001