Koyu bir siyasi tasallut altında kalan devletin kurumlarının ne hale geldiğine dramatik bir örnek yine devletin kurumlarından geldi. Çok önemli kurumlarımızdan biri olan TÜBİTAK'ın nasıl 'bittiğinin' bir örneğiydi bu.Yasadışı örgütlerle ilgili davalara bakan Gaziantep 4. Ağır Ceza Mahkemesi, delil olarak dosyada bulunan 4 hard diski dijital analiz incelemesi için TÜBİTAK'a gönderiyor. TÜBİTAK'tan Prof. Dr. A. Arif Ergin tarafından verilen cevapta 'son 6 aydan beri yaşanan olaylar nedeniyle kurumda dijital veri analizi yapacak eleman olmadığından' mahkemenin talebini geri çeviriyor.İntikam mantığıyla yönetilen devlet, kurumlarındaki ehil insanları yok ediyor.Ne demek, 21. asırda 'kurumumuzda dijital analiz yapacak elaman kalmadı?'Şu demek; hepsi tasfiye edildi!Bir: Eğer iktidar olarak bu kurumlarda görev yapacak insanları yetiştirmekten acizseniz, hatalısınız.İki: Şu veya bu şekilde o elamanları tasfiye edip yerine başkasını koyamamışsanız yine hata sizde.Eğer TÜBİTAK'ta dijital veri incelemesi yapacak uzman eleman kalmamışsa Erdoğan'ın oğlu Bilal'le yaptığı konuşmaların montaj olduğu raporunu TÜBİTAK'ın hangi uzman kadroları(!) verdi, merak ediyoruz.Devlet, yetişmiş ehil kadroların elinde sağlam bir yapıya oturur. Kendi siyasi ikbaliniz için habire düşmanlar üretip o 'düşmanları' çalıştıkları kurumlarından kovarsanız devletin hali harap olur.Cemaatten olan tehlikeliyse, cemaatten olmayanı neden yetiştirmediniz?Arda arada düşen F-4 savaş uçaklarında yaşadığımız tablo da bu aslında.Yargıtay'a girmek için uzun yıllar başarılı çalışmalar yapmak ve iyi puanlar almak şartı yerine 'genç olsun, benden olsun' mantığı sonucu ehliyetsiz isimlerin doldurulmasının sebebi de bu aslında.Yetişmiş okul müdürleri yerine AKP il teşkilatlarından kartvizit alan tecrübesiz kişilerin müdür koltuğuna oturtulmasının doğuracağı facialar da aynı mantığın tezahürü."Benden olsun, ne olursa olsun" mantığı devletin kurumlarını çalışamaz hale getiriyor. Ehliyet ve tecrübe yerine 'yandaşlık ve kalitesizlik' baş tacı yapılırsa sonu skandal olur.Bugün bunu yaşıyoruz.