logo
16 NİSAN 2024

Devletlerin ihtiyat akçesi

16.02.2006 00:00:00
Fertler ve firmalar gibi devletler de, ihtiyat gerekçesiyle kullanmaya hazır bir miktar satınalma gücü bulundururlar. 'İhtiyat akçesi' olarak adlandıralan bu satınalma gücü, eskiden altın, gümüş ve kıymetli taşlardan oluşuyordu. Günümüzde ise bunun yerini genelde döviz, özelde de rezerv para olduğu için dolar almıştır. Bu sebepten, borçlu ülkeler dahil, her ülke belli  miktarda   bir dövizi, tabiri caizse, yastık altı ediyor . Çin ve Japonya gibi ihracat fazlası veren ülkelerin döviz rezervlerini (dolar stoklarını) anlamak, izah etmek mümkün. Peki, borçlu ülkelerin, faizle borç alıp rezerv olarak tutmalarına ne demeli? Bu ülkeler, neden, hangi ölçüye göre döviz rezervi bulunduruyorlar? İşte bu konu, epey zamandır, devlet ve bilim adamları arasında tartışılıyor. Henüz bir ittifak sağlanmış değil. Kimisi, "döviz rezervleri ithalata", kimisi de "dış borçlara oranlanmalı" diyor. Türkiye'ye gelince, bu ölçülerin hiçbirisi tutmuyor. Sabit kur rejimi uyguladığımız dönemde, kur taahhüdünde bulunduğumuz için döviz rezervlerini yüksek tutuyorduk. Şimdi dalgalı kur rejimi uyguladığımıza göre, niçin döviz rezervimizi yüksek tutuyor ve buna faiz ödüyoruz? Ekonomi yönetimini IMF'ye ihale etmiş ülkelerde, böyle bir sorunun anlamsız kaçtığını biliyoruz. Ama, sormak zorunda olduğumuz için yine de soruyoruz. Harvard Üniversitesi'nden Dani Rodrik, "Döviz Rezervlerinin Sosyal Maliyeti" başlıklı çalışması ile döviz rezervlerini tartışmaya açıyor. "Rodrik'e göre gelişen ülkelerde 2004 yılı itibarıyla döviz rezervlerinin seviyesinin GSYİH'ye oranı görece çok yüksek oranda. Gelişmiş ülkelerde döviz rezervlerinin ulusal gelire oranı yüzde 5'i geçmezken, gelişmekte olan ülkelerin ortalaması yüzde 25'e yakın çıkıyor. Türkiye için bizim hesapladığımız oran 2004 için yüzde 12, 2005 için yüzde 14. Yine benzer biçimde, başka bir ölçek olan ithalatı karşılama oranı bakımından karşılaştırma yapıldığında, gelişmiş ülkelerde üç ayı geçmezken, gelişmekte olan ülkelerde bu oran 7-8 aralığında çıkmış" ( Bkz. Radikal gazetesi, 13.02.2006, Uğur Gürses).Ülkelerin döviz rezervi tutmaları, hiç şüphesiz ABD'nin işine yaramaktadır. Bir başka deyişle, zengin-fakir diğer ülkeler,  kendine yetecek kadar üretmeyen ABD'yi, bu yolla finanse etmektedirler. Bu konuyu, Türkiye'de ilk defa gündeme getiren, çarpıcı bir şekilde ifade eden Prof. Dr. Haydar Baş olmuştur. Prof. Dr. Haydar Baş, 'Milli Ekonomi Modeli' kitabında şöyle diyor: "Bir ülkenin kendi Merkez Bankasında başka bir ülkenin parasını bulundurması veya kendi topraklarında dolaşıma sunması, o ülkeyi finanse etmesi demektir. Bugün başta Türkiye olmak üzere, özellikle Uzakdoğu ülkelerinin Merkez Bankalarında büyük miktarda ABD doları saklanmaktadır... Bunun manası şudur: Japon ve Çin halkı yüz milyarlarca Dolarlık üretim yapmış; karşılığında ABD, kâğıt boyayıp onlara vererek bu üretimi kendisine aktarmıştır. Türkiye'de ise durum daha vahimdir. Çünkü biz sadece Merkez Bankamızda değil, dolaşımda da yabancı paralara izin vermekteyiz" (Bkz.s.257)Yapılan bir araştırma, başka ülkelerin, ABD kaynaklı kâğıtları ve doları alarak, ABD'ye akıttıkları günlük yardım miktarı, 2005 yılında 3 milyar dolar olduğunu ortaya koymuştur. Ancak, birçok ekonomist,  Brezilya ve Arjantin'in dolar rezervlerini azaltarak, IMF'ye olan borçlarını ödemelerini, yeni bir dönemin habercisi kabul ediyor. Bu ekonomistlere göre, örnekler çoğalacak ve artık Merkez Bankaları, yavaş yavaş dolarları ABD'ye yollayacaklardır. Çin ve Japonya, şimdilik döviz rezervlerini azaltmaktan söz etmiyorlar. Ama, bu demek değildir ki, böyle geldi, böyle gidecek. Kendini 'ekonomik tetikçi' olarak tanımlayan John Perkins diyor ki: "Birleşik Devletler'in alacaklılarından bazıları (örneğin Japonya veya Çin) alacaklarını istemeye karar verirlerse, bu durum radikal olarak değişir. Birleşik Devletler, kendini birdenbire son derece tehlikeli ve nazik bir durumda bulabilir" (Bkz. Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları, s. 296). Esasında, böyle bir uygulama, ABD için "ekonomik çöküş" demektir. Medyaya sızan haberlere göre, ABD yetkilileri, bu çöküşü beklemekte ve alınması gereken tedbirler üzerinde düşünmektedirler. Öyle ki, tedbirler arasında sıkıyönetim ilânı dahi bulunmaktadır. ABD, ekonomi ve dolar açısından, tarihinin en zayıf dönemini yaşamaktadır. Buna rağmen ABD, en güçlü olduğu dönemde yapmaya cesaret edemediğini işleri, en güçsüz döneminde yapmaya kalkıyor. Bu, yıkılma korkusundan kaynaklanan bir ruh halidir.
 
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
Tasarruf genelgeleri kağıt üstünde, vergi artışları gerçek
Kamu ne kadar tasarruf yaptı?
Vatandaşın kemeri değil boğazı da sıkılacak
Yeme içmeye KDV zammı geliyor!
Bakan Şimşek'ten açıklama geldi
'Söylentilere inanmayın'
Yeni imajıyla ilk grup toplantısını yaptı
'Teşekkür önce örgütümüze'
75 kişi hayatını kaybetti, 10 bin 810 kişi yaralandı
Bayram trafiğinin acı bilançosu
Ticaret Bakanlığı'ndan çimento açıklaması
9 Nisan'dan önce gümrüklemesi yapıldı
Yerel seçimi kazanan CHP'yi uyardı
Bahçeli'den yeni anayasa çıkışı
Yargıtay'da başkanlık krizi sürüyor
17 turda da sonuç çıkmadı
Ölümden dönen Zehra nine konuştu
'Parçalayacaklardı, zor kurtuldum'
Sadece karın doyurmanın maliyeti
Minimum 16 bin 646 TL
Tarımda maliyetler yükselmeye devam ediyor
Tarım ÜFE yıllık yüzde 61.87 arttı
Metin Cihan'dan İsrail'le ticaret konusunda yeni belge
'Bize yalan söylediler'
Altınok'u memleketinde bile geride bıraktı
Yavaş AKP'nin kalelerini de yıktı!
Tarladaki fiyatı 7 liraya kadar düştü
Enkaz kentte bereketli hasat
Uğur Dündar'dan 'babalık davası' hakkında açıklama
'Benim için konu kapanmıştır'
Tasarruf genelgeleri kağıt üstünde, vergi artışları gerçek
Kamu ne kadar tasarruf yaptı?
Vatandaşın kemeri değil boğazı da sıkılacak
Yeme içmeye KDV zammı geliyor!
Bakan Şimşek'ten açıklama geldi
'Söylentilere inanmayın'
Yeni imajıyla ilk grup toplantısını yaptı
'Teşekkür önce örgütümüze'
75 kişi hayatını kaybetti, 10 bin 810 kişi yaralandı
Bayram trafiğinin acı bilançosu
Ticaret Bakanlığı'ndan çimento açıklaması
9 Nisan'dan önce gümrüklemesi yapıldı
Yerel seçimi kazanan CHP'yi uyardı
Bahçeli'den yeni anayasa çıkışı
Yargıtay'da başkanlık krizi sürüyor
17 turda da sonuç çıkmadı
Ölümden dönen Zehra nine konuştu
'Parçalayacaklardı, zor kurtuldum'
Sadece karın doyurmanın maliyeti
Minimum 16 bin 646 TL
Tarımda maliyetler yükselmeye devam ediyor
Tarım ÜFE yıllık yüzde 61.87 arttı
Metin Cihan'dan İsrail'le ticaret konusunda yeni belge
'Bize yalan söylediler'
Altınok'u memleketinde bile geride bıraktı
Yavaş AKP'nin kalelerini de yıktı!
Tarladaki fiyatı 7 liraya kadar düştü
Enkaz kentte bereketli hasat
Uğur Dündar'dan 'babalık davası' hakkında açıklama
'Benim için konu kapanmıştır'
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.