Kimliğimizin gelişmesi
İşte tamamen bize bırakılmış olan bu iç dünyamızı, kendi çabamızla geliştirilme imkanına sahip olabilirsek, o zaman kendi kimliğimizi bizim istediğimiz gibi bir şekle sokabiliriz.
İnsanların kimlik gelişmelerindeki durumda dış dünyanın da bazı etkileri olabilmektedir. Ancak bu öğrenimle değil, sadece "Eğitimle" mümkün olabilmektedir.
İnsanların duygularının ve maneviyat kimliğinin geliştirilmesi için, ancak belirli yaşlardaki eğitimle, doğru bir şekilde uğraşılırsa iç dünyaları olgunlaşabilir. Çünkü belirli bir yaştan sonra, bu imkan azalmakta ve yavaş yavaş yok olmaktadır.
Fakat bu eğitimin, ancak 1 - 6 yaş arasında, ailesi veya özel eğitimciler tarafından doğru bir şekilde yapılması gerekmektedir. Çünkü o yaşlardaki çocukların beyinleri hızlı bir şekilde gelişmekte ve olgunlaşmaktadır. Bu yaşlar beynin "Neşfünema" (gelişme) devresini kapsamaktadır.
İnsan beyni ve gelişmesi
İnsan beyni dünyanın en mükemmel şekilde yaratılmış ve insanlara Cenab-ı Hak tarafından bahşedilmiş, bulunmaz bir nimettir. İnsanların en değerli varlığıdır. İnsanları insan yapan en kıymetli organıdır.
İnsan beyninin gelişmesi daha ana karnında başlamakta ve doğmasıyla beraber dünyaya intibak edebilecek duruma gelmektedir.
Bebeklerin doğuşunda, en alt düzeydeki hayati önemleri ihtiva eden merkezlerin çalışması derhal başlamaktadır. Bunlar arasında ağlama ve emme refleksleri, bazı motorik hareketler, nefes alma, solunum işlemleri, hazım sistemi çalışmaları ile dışkı atma ve benzeri en hayati diğer sistemler harekete geçmektedir. Hayati önem taşıyan sistemlerin çalışması, bebeklerin hayatta kalabilecek ölçülerdeki asgari yaşama düzeyini sağlamaktadır.
Beyin yapısı ve çalışma şekli
İnsan beyni veya merkezi, sinir sistemi yaklaşık olarak 100 milyar beyin hücresinden ibaret olmaktadır. Ancak doğuştan itibaren her sağlıklı bebekte bulunan bu beyin hücre sayısı, daha sonraları kullanım derecesine göre, beyinde gelişmekte veya kullanılmayan hücreler dumura uğramakta ve yok olmaktadır.
Yapılan son araştırmalarda bu durum fark edilince insanların eğitim sistemlerinde adeta bir devrim oluşturuldu! Çünkü insanlarda zeka gelişmesi daha "0" yaşından başlamakta ve yaklaşık olarak % 90 olarak 6 yaşına kadar sonlanmaktadır. Daha sonraları çocuklarda artık zeka gelişmesiyle ilgili beyin hücre kapasitesi, eğer bu geçen zaman içinde azalmışsa, okul öğrenimleri zamanında zeka değil, sadece öğrenimin gelişmesi söz konusu olmaktadır. Bu yaşlardan sonra zeka gelişmesi çok az fark edebilmektedir.
Bu bakımdan okul öncesi eğitimlerin, yani ana okullarının, eskiden olduğu gibi 6 yaşında değil, 0 yaş ila 6 yaşına kadar olması dünyanın bütün ülkelerinde, tatbik edilmeye başlandı. Bu tarz eğitimle alınan müspet sonuçlar da oldukça şaşırtıcı olmaktadır.
Erken yaştaki eğitim ve
inançların öğretilmesi
Bütün çocukların ilk temel eğitimleri ev içinde, ailesi arasında olmaktadır. İlk eğitimlerde anneler en önemli rolü oynamaktadır. Onun yanında kalabalık ailelerdeki bu eğitimi, genellikle evdeki yaşlı üyeler, anneanneler, babaanneler, teyzeler, halalar dedeler yapmaktadırlar. Kalabalık ailelerde çocuklar hemen hemen hiç yalnız kalmamakta ve devamlı olarak etraftaki dünyayı yaşlı yakınlarından sorarak öğrenmektedir. Bu gelişme devrelerinde çocuklara hayat hakkındaki en basit bilgiler verilmekte ve böylece onların bilgi hazineleri gittikçe gelişmektedir. Beyinlerdeki hücreler böylece sağlıklı kalmakta ve gelişmektedir. Çünkü bu hücreler devamlı olarak bilgi, uyarısı almaktadırlar.
Uyarı almayan ve kullanılmayan beyin hücreleri ise, tamamen yok olmakta ve vücuttan atılmaktadır. Bu hücrelerin atılmalarıyla da beyin kapasitesi bir nevi azalmaktadır. Böylece beyin kapasitesi uyarılan beyinlerde daha güçlü, diğerlerinde ise daha az kapasiteli olmaktadır. Bu devirdeki çocuğun gelişmesinde ana sevgisi, şevkat ve yakınlığın da büyük rol oynadığı açıkça bilinmektedir. Onun için ana sevgisinden veya yakın şefkatten ve ilgiden mahrum olan çocukların manevi dünyasında maneviyat da bir nevi zedelenmektedir.
İşte tamamen bize bırakılmış olan bu iç dünyamızı, kendi çabamızla geliştirilme imkanına sahip olabilirsek, o zaman kendi kimliğimizi bizim istediğimiz gibi bir şekle sokabiliriz.
İnsanların kimlik gelişmelerindeki durumda dış dünyanın da bazı etkileri olabilmektedir. Ancak bu öğrenimle değil, sadece "Eğitimle" mümkün olabilmektedir.
İnsanların duygularının ve maneviyat kimliğinin geliştirilmesi için, ancak belirli yaşlardaki eğitimle, doğru bir şekilde uğraşılırsa iç dünyaları olgunlaşabilir. Çünkü belirli bir yaştan sonra, bu imkan azalmakta ve yavaş yavaş yok olmaktadır.
Fakat bu eğitimin, ancak 1 - 6 yaş arasında, ailesi veya özel eğitimciler tarafından doğru bir şekilde yapılması gerekmektedir. Çünkü o yaşlardaki çocukların beyinleri hızlı bir şekilde gelişmekte ve olgunlaşmaktadır. Bu yaşlar beynin "Neşfünema" (gelişme) devresini kapsamaktadır.
İnsan beyni ve gelişmesi
İnsan beyni dünyanın en mükemmel şekilde yaratılmış ve insanlara Cenab-ı Hak tarafından bahşedilmiş, bulunmaz bir nimettir. İnsanların en değerli varlığıdır. İnsanları insan yapan en kıymetli organıdır.
İnsan beyninin gelişmesi daha ana karnında başlamakta ve doğmasıyla beraber dünyaya intibak edebilecek duruma gelmektedir.
Bebeklerin doğuşunda, en alt düzeydeki hayati önemleri ihtiva eden merkezlerin çalışması derhal başlamaktadır. Bunlar arasında ağlama ve emme refleksleri, bazı motorik hareketler, nefes alma, solunum işlemleri, hazım sistemi çalışmaları ile dışkı atma ve benzeri en hayati diğer sistemler harekete geçmektedir. Hayati önem taşıyan sistemlerin çalışması, bebeklerin hayatta kalabilecek ölçülerdeki asgari yaşama düzeyini sağlamaktadır.
Beyin yapısı ve çalışma şekli
İnsan beyni veya merkezi, sinir sistemi yaklaşık olarak 100 milyar beyin hücresinden ibaret olmaktadır. Ancak doğuştan itibaren her sağlıklı bebekte bulunan bu beyin hücre sayısı, daha sonraları kullanım derecesine göre, beyinde gelişmekte veya kullanılmayan hücreler dumura uğramakta ve yok olmaktadır.
Yapılan son araştırmalarda bu durum fark edilince insanların eğitim sistemlerinde adeta bir devrim oluşturuldu! Çünkü insanlarda zeka gelişmesi daha "0" yaşından başlamakta ve yaklaşık olarak % 90 olarak 6 yaşına kadar sonlanmaktadır. Daha sonraları çocuklarda artık zeka gelişmesiyle ilgili beyin hücre kapasitesi, eğer bu geçen zaman içinde azalmışsa, okul öğrenimleri zamanında zeka değil, sadece öğrenimin gelişmesi söz konusu olmaktadır. Bu yaşlardan sonra zeka gelişmesi çok az fark edebilmektedir.
Bu bakımdan okul öncesi eğitimlerin, yani ana okullarının, eskiden olduğu gibi 6 yaşında değil, 0 yaş ila 6 yaşına kadar olması dünyanın bütün ülkelerinde, tatbik edilmeye başlandı. Bu tarz eğitimle alınan müspet sonuçlar da oldukça şaşırtıcı olmaktadır.
Erken yaştaki eğitim ve
inançların öğretilmesi
Bütün çocukların ilk temel eğitimleri ev içinde, ailesi arasında olmaktadır. İlk eğitimlerde anneler en önemli rolü oynamaktadır. Onun yanında kalabalık ailelerdeki bu eğitimi, genellikle evdeki yaşlı üyeler, anneanneler, babaanneler, teyzeler, halalar dedeler yapmaktadırlar. Kalabalık ailelerde çocuklar hemen hemen hiç yalnız kalmamakta ve devamlı olarak etraftaki dünyayı yaşlı yakınlarından sorarak öğrenmektedir. Bu gelişme devrelerinde çocuklara hayat hakkındaki en basit bilgiler verilmekte ve böylece onların bilgi hazineleri gittikçe gelişmektedir. Beyinlerdeki hücreler böylece sağlıklı kalmakta ve gelişmektedir. Çünkü bu hücreler devamlı olarak bilgi, uyarısı almaktadırlar.
Uyarı almayan ve kullanılmayan beyin hücreleri ise, tamamen yok olmakta ve vücuttan atılmaktadır. Bu hücrelerin atılmalarıyla da beyin kapasitesi bir nevi azalmaktadır. Böylece beyin kapasitesi uyarılan beyinlerde daha güçlü, diğerlerinde ise daha az kapasiteli olmaktadır. Bu devirdeki çocuğun gelişmesinde ana sevgisi, şevkat ve yakınlığın da büyük rol oynadığı açıkça bilinmektedir. Onun için ana sevgisinden veya yakın şefkatten ve ilgiden mahrum olan çocukların manevi dünyasında maneviyat da bir nevi zedelenmektedir.
Prof. Dr. Cahit Babuna / diğer yazıları
- Batı kültüründe toplumsal çöküş -2- / 22.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006