Dünkü yazımızda FETÖ'nün en önemli organizasyonu olan dinler arası diyalog çalışmalarının İzmir Cumhuriyet Savcılığınca hazırlanan iddianame ile ilk kez yargıya taşındığını dile getirmiştik. Bu yargı süreci sonrası FETÖ'nün diyalog çalışmalarına destek veren, papazlarla iftar sofralarında dua eden, Abant toplantılarına büyük bir aşkla katılan, savcının iddianamesinde belirttiği gibi Aksiyon dergisinin kapağındaki "İnsanlık İsa'yı bekliyor" manşetinden feyz alan cümle diyalogcular panikte olsa gerek.
Hatırlarsanız dinler arası diyalog çalışmalarının Vatikan merkezli bir küresel istihbarat organizasyonu olduğunu "Fethullah Gülen ve İstihbarat örgütleri" başlıklı yazımda dile getirmiştim. (08.03.2016,Yeni Mesaj)
Son kitabım "Maskeler Düştü"de de bu konuda geniş bilgiler var.
Dolayısıyla bugün "mazilerinden!" köşe bucak kaçan, kripto FETO'cuları bir bir deşifre etmek lazım.
Mesela bugünlerde Akit'te FETO'ya sövme seanslarına giren ama mazide, diyalog sürecinin en önemli faaliyetleri olan Abant toplantılarına koşar adım katılan Abdurrahman Dilipak'ın bir konuşuvermesi lazım.
Mesela diyalogun hızlı günlerinde, FETO'cuların papazlı, hahamlı iftar yemekleri verdiği günlerde, Dilipak'ın kızı Fatıma Zehra'yı Vatikan Kilisesi'ne Hıristiyan ilahiyatı okuması için göndermek amacıyla Vatikan elçisi senyör Moroviç'ten torpil istediği konusundaki haberlere "hala!" cevap vermemiş olmasını anlayabilmiş değilim.
Bu Vatikan misyonunu üstlenenlerin daha sonra aynı misyon gereği gazetelerinde
Haydar Baş ve ekibine "Ergenekoncu" diye çamur atması tesadüf olmasa gerek.
Çünkü bunlar "misyon adamı!"
Ama ben asıl hükümetin baş fetvacısı Hayrettin Karaman'ın tavrına şaşırıyorum. Karaman Hoca, diyalog sürecinde FETO'ya en önemli "ilmi desteği" veren kişilerin başında geliyordu.
Birkaç gün önce Merve Kavakçı onun hakkında şöyle yazmış:
"Durun bakalım daha kimler günah çıkartacak. Zamanında Amerika'da FETÖ'cülerin peşine takılıp eyalet eyalet dolaşan Hayrettin Karaman ne zaman çıkartacak, durun bakalım. Hele bi Bülent Arınç sırasını savsın da."
Bunun üzerine Karaman Hoca şu cevabı vermiş:
"Kızım, sen beni babana bir sor, o sana benim, 'birinin peşine düşenlerden değil, peşine düşülenlerden olduğumu' söyleyecektir."
Hiç boşuna kıvırma Karaman Hoca!
Diyalogculara yıllarca verdiğin fikri, ilmi destek arşivde duruyor. Dün onların peşinden gittin, bugün hükümetin.
Bize soracak olursan bizim babamız da anamız da dayımız da seni hiç iyi bilmezdi!
Kimseye sormaya bile gerek yok oysa.
FETÖ'nün yayınevleri arasında olduğu için son operasyonlarda kapatılan Ufuk Yayınlarından çıkan "Polemik Değil Diyalog" adlı kitabı sen yazmadın mı yoksa!
Kitabın kapağında senin adın var!
Bak, kitapta neler yazıyorsun:
"Bütün insanların Müslüman olmaları' dinin, Kur'an'ın hedefi değildir." (Polemik Değil Diyalog, s. 41);
"Müslümanların çoğu 'Peygamberin, bütün din sâliklerini İslâm'a çağırdığına' inanırlar" (A.g.e, s. 35);
... "Peygamberimiz 'Yahudiler mutlaka Müslüman olsun!' demiyor, 'Hıristiyanlar mutlaka Müslüman olsun!' demiyor." (A.g.e, s. 35);
"Diyalogun hedefi, tek bir dine varmak, dinleri teke indirgemek olmamalı" (A.g.e, s. 36);
"Kur'an-ı Kerîm'de Ehl-i Kitab'la ilgili devamlı vurgulanan şey; Allah'a iman, âhirete iman ve amel-i salihdir. Kur'an birçok ayette bunu söylüyor; yani 'Peygambere iman edin' demiyor." (A.g.e, s. 37);
Yahu hoca, sen FETO'yu bile geride bırakmışsın!
"Kuran'ın hedefi herkesin Müslüman olması değilmiş, Peygamberimiz Yahudilere Müslüman olun dememiş, 'Kuran, Peygambere iman edin dememiş', miş, miş!"
Bu zırvalar sana ait değil mi?
Vatikan'ın misyonu ile yürütülen diyalog çalışmalarında bu satırlar "İslam'ın altının oyulması" projesiyle bire bir örtüşmüyor mu?
He hoca, bir konuşuver!