Türkiye'de et sorununu çözmek için hükümetin ürettiği çarelerin başında ithalat geliyor. Yurt dışından önce canlı hayvan getirip sonra da kemiksiz löp et ithal etme yoluna gidildi.
Son olarak Et ve Süt Kurumu tarafından 27 Eylül 2018 tarihinde yurt dışından getirmek üzere kemiksiz sığır eti ihalesi yapıldı. Aceleyle yapılan ihale sonrası 7 günlük süre bile beklenmeden 300 tır löp et Türkiye'ye getirildi. Şu anda bu etler binlerce vatandaşın sofrasında. Daha da gelmeye devam ediyor.
Cumhuriyet Halk Partisi Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, Tarım ve Orman Bakanlığı'nın 2019 yılına ait bütçesinin görüşüldüğü Plan ve Bütçe Komisyonu'nunda çok haklı ve doğru bir konuyu gündeme getirdi.
Komisyonda yaptığı konuşmada "Löp etlerin menşeinin belirlenmesinin zor olduğunu" belirten Gürer şu soruları sordu: "Bu etlerin içeriği, kontrolü nasıl yapılmıştır? Nerede, hangi hayvan kesimiyle bu etler ülkemize getirilip nerede, kime satılmıştır? Bu etlerin içine at, eşek, domuz katılsa kim, nasıl ayırt edecektir? Bu etlerin içine at, eşek, domuz katılsa kim, nasıl ayırt edecektir?"
Bu sorular haklı ve doğru sorulardır ve birilerinin cevap vermesi gerekir.
Löp etler Türkiye'ye giriş yapmadan önce analizden geçmek zorunda. Bu analizleri de kuşkusuz Tarım ve Orman Bakanlığı'na bağlı birimler yapacak. Et numunelerinin analiz süresi 1 ile 10 gün arasında değişiyor.
Oysa 2017 yılının Ağustos ayında ülkeye giren karkas etlerin bozuk olduğu 5 Ocak 2018 yılında kamuoyuna açıklandı. Yani etlerin Türkiye'ye girişinden 5 ay sonra etlerin bozuk olduğunu öğrendik. Demek ki etler arasında domuz eti olsaydı bunu da 5 ay sonra öğrenmiş olacaktık
Yüzlerce ton bozuk et millet tarafından afiyetle yenildiği gibi, domuz etleri de afiyetle yenilmiş olacaktı.
Yani asıl mesele gelen löp etlerin içine domuz eti, at eti, eşek eti katılıp katılmadığıdır.
Bu etler Avrupa'nın değişik ülkelerindeki hayvanların kesilmesiyle, parçalanmasıyla, kemiğinin ayrıştırılıp löp haline getirilmesiyle oluşturuluyor. Paketleniyor ve Türkiye'ye getiriliyor.
Bu hayvanları kimin kestiğini, kesen kasapların Müslüman mı Hıristiyan mı olduğunu, yapılan işlemlerin İslami usullere uygun olup olmadığını bilmiyoruz.
Daha doğrusu bakanlık yetkilileri bu konuda bize hiçbir somut bilgi vermiyor.
Halka ucuz et yedirmek çok önemli ama asıl mesele halka "İslami usullere göre kesilmiş" helal et yedirmektir.
Fransa'dan, Sırbistan'dan daha birçok Batı ülkesinden gelen löp etlerin içine domuz eti karıştırılıp karıştırılmadığından nasıl emin olabilirsiniz?
Domuz et ile sığır eti arasındaki farkı sade bir vatandaşın tespit etmesi çok ama çok zor. Hatta uzmanların önüne (veteriner, gıda mühendisi v.s) bile löp halinde domuz eti ve sığır etini koyun, onlar bile bunları çok zor ayrıştırır.
Löp etler üzerinde bakanlık laboratuvarında yapılan (ya da yapıldığı iddia edilen) analizlerin, numunelerin sağlıklı olup olmadığı yönünde mi yoksa aralarına karışma ihtimali olan domuz eti numunelerin var olup olmadığını tespit için mi yapıldığını da bilmiyoruz.
Yani yurt dışından löp et ithalatı her yönünden fitili çekilmiş bir bomba.
Marketleri, sofraları süsleyen ithal etler arasında "domuz eti olup olmadığına" dair kesin bir garanti veren yok. Bu konuda kesin analiz sonuçları elimizde yok. Kesim esnasında Müslüman mı, Hıristiyan mı kesim yapıyor belli değil.
Bu şüphelerin ortadan kalkmasının tek yolu "her ne olursa olsun ithal ete" kapıyı kapatmaktır.
Bu ülkeye tek bir gram bile ithal et sokmamaktır. Mümkünse canlı hayvan girişini de yasaklamaktır.
Yoksa çok daha domuz tehlikesi yaşarız.