Turgut İzmit sağolsun.
Bakın dünyada neler oluyor.
Siz sadece tarihî(!) Irak seçimlerine takılıp kaldınız.
Oysa hayat sayemizde kurulan Kürdistan'dan ibaret değil.
"Sayemizden" kastım, "kurulacaktır" sözünü verenler olduğunu anlamışsınızdır.
Seçimler sonrası bütün İslam dünyası Ortaçağ zihniyetinden(!) bir bir kurtulacaklar.
Bana ne bana ben kurtulmak istemiyorum diyeni Evangelist Bush ikna edecek.
İşgalle ikna olan işgalle.
Ayak diretenlerden 200-300 bin adetçik öldürülerek ikna edilecek.
Peki İslam dünyasını Ortaçağ zihniyetiyle itham eden kim?
Başbakanın oğlunun nikah şahidi, başbakanın uğruna orucunu kestiği, başbakanın AB yol arkadaşı, başbakanın kadim dostu Berlusconi'den başka kim olacak!
Diyalog fikrinin neşv-ü nemâ bulduğu Vatikan'ın kapı komşusu ülkenin başbakanı olan Berlusconi, Irak seçimlerini işte bu sözle özetledi.
Berlusconi aynı zamanda Katolik.
Daha önce de şu küstah açıklamayı yapmıştı;
Tüm uygarlıklar aynı kefeye konamaz. Batı uygarlığı İslam uygarlığının üstündedir.
İki uygarlığı aynı kefeye koyamayız.
Hürriyet İslam uygarlığında yoktur.
Dolayısıyla Batı'nın değerlerini 1400 yıl öncesinde kalmış halklara da yaymak lazım.
Bu sözler bir şeyin ispatı için iyi fırsattı.
Kimse inanmak istemiyordu Tayyip Bey'in "ben değiştim Fatih'ciğim" sözüne.
O da atladı gitti bu sözlerin sahibi olan adamın ülkesine.
Hem de ramazanda.
Ve Anadolu'da ona rey veren mübarek insanların canlı/mübaşir/live yayınla izlediği bir öğle yemeğinde yedi yemeği.
Ve tescillenmiş oldu, "değişim."
Ülkede sayhalar atıldı dört bir yandan, dan dan dan.
Her ihtimale karşı ve anlamayan da olur diye, bir başka şey daha yapıldı.
İşte tam bu sırada şöhretini, dinsellikten ziyade cinselliğe borçlu olan, Şeyhulislam Patlıcan efendi 7 rumuzlu ekrana gelup; "İmdi Zeyt seyr-ü sefer halinde ve ehem bir mesele ile meşgul olup (ehem mesele AB üyeliğidir) şer'i şerife göre yaptığı caizdür" demiş ve eklemişti: "Zaten Zeyt gelsin diye çok uğraşmış, ama o şeriat da gelmemişti" dedi ve bir daha eklemişti: "Gelmeyen şeriat Zeyt'i bağlamaz."
Şimdiiii gelelim Turgut dostumun e-mailine.
Erken de gelmişiz hani.
Buyurun!
1. Jake Fen isimli Macar adam, eşini korkutmak için kendini asmış pozu verdi... Eve gelen eş kocasını o halde görünce bayıldı. Kapıyı açık gören komşu kadın içeri girince iki cesetle karşılaştığını sanıp evi soydu. Topladıkları ile çıkarken Jake kadına bir tekme attı. Cesedin canlandığını sanan kadın korkudan öldü. Jake beraat etti.
2. New York'ta 5'inci caddede bir adama araç hafifçe çarptı. Adama bir şey olmamıştı. Şoförle konuştu ve kalkacakken olayı gören biri yanına gelerek, kalkmazsa sigortadan para alabileceğini söyleyince yeniden aracın önüne yattı. Araç sürücüsü ise adamın gittiğini düşünerek gaza bastı ve adam öldü...
3. Bayan Carson Amerika'nın New York kentinde yaşıyordu. Bir gün eğlenmek için cenaze işleri yapan bir şirketle anlaştı. Şirket eve telefon etti ve bayan Carson'un kalp krizi geçirip öldüğünü söyledi. Aile hemen koştu. Bu sırada tabutun içinde yatan bayan Carson birden doğruluverdi. Ama kızı o anda kalp krizi geçirip öldü...
4. Romollo Ribaldo işsizdi. Pisa kentinde oturan 42 yaşındaki bu İtalyan bir gün, tabanca ile intihar etmeye hazırlandı. Eşi onu engellemek için dil döktü. Sonunda Romolo ağlamaya başladı ve intihardan vazgeçip silahını yere fırlattı. Ateş alan tabancadan çıkan mermi eşine isabet etti ve eşi öldü. Beğenmediniz mi?
Birde bu ölümsüz ölüme bakın neler hissedeceksiniz.
Ölümsüz Ceset Gerçek bir olay.
Sibirya'nın köylerinden birinde cenaze mezarlığa götürülüyormuş. Mısır tarlasının ortasında tabut köylülerin ellerinden düşüvermiş. Tabutun içindeki ceset düşüp dereye yuvarlanmış. Akıntı, cesedi dinamitle avlanan balıkçıların yanına sürüklemiş. Balıkçılar "Acaba adamı dinamitle biz mi öldürdük" diye endişeye kapılarak cesedi askeri kışlanın tellerine bırakmışlar. Nöbetçi er, bölgeye birinin yaklaştığını düşünerek cesedi yaylım ateşine tutmuş. Hemen ambulans çağrılmış. Delik deşik olan ceset hastaneye kaldırılmış. Operasyon altı saat sürmüş. Ameliyattan çıkan doktor alnından akan terleri silmiş ve "çok zor oldu ama galiba yaşayacak" demiş.
Ciddi bir konuyu bu kadar laçkalaştırmak iş mi yani?
Diyi mi Turgut!?
Ne dost ama!
Yunanistan içinde Türk ismi geçen her şeye yasak getiriyor.
Dernekler, kulüpler, kuruluşlar bir bir kapatılıyor. Çünkü başında, sonunda veya ortasında Türk var.
Peki dört harflik Türk'ten bu kadar rahatsızlık duyan Yunanistan'ın idarecileri sayın Tayyip Bey'i ve Gül'ü niye ve nasıl bu kadar ölümüne seviyor?
Sayın Bayraktar başka noktaya temas edecek, ben o kısmı geçeyim. Oğlunun nikah şahitliğini Katolik Berlusconi'ye yaptıran başbakan, kızının şahitliğini de Ortodoks Karamanlis'e yaptırmıştı, hatırlarsanız.
Bu Karamanlis Yunan başbakanıdır.
Yani Türk ismine yasak getiren ülkenin başbakanı.
Abdullah bey de Sisam Adası'nda mangal partisi yapıyordu, kiminle? Papandreu ile.
Bir lüzumsuz not daha.
Yunanistan gezisi sırasında Batı Trakya Türklerini de ziyaret eden başbakan Erdoğan oradaki soydaşlarımıza; "vatandaşı olduğunuz ülkenin değerlerini içselleştirin, boşuna inat etmenin alemi yok" şeklinde bir açıklama yapmıştı.
Bu son duruma bir katkısı oldu mu sizce başbakanın açıklamasının?
Cevaplarınızı en kısa zamanda yollayın ve bir Rumca bir kaset kazanın.
Bana değil ha!
Bakın dünyada neler oluyor.
Siz sadece tarihî(!) Irak seçimlerine takılıp kaldınız.
Oysa hayat sayemizde kurulan Kürdistan'dan ibaret değil.
"Sayemizden" kastım, "kurulacaktır" sözünü verenler olduğunu anlamışsınızdır.
Seçimler sonrası bütün İslam dünyası Ortaçağ zihniyetinden(!) bir bir kurtulacaklar.
Bana ne bana ben kurtulmak istemiyorum diyeni Evangelist Bush ikna edecek.
İşgalle ikna olan işgalle.
Ayak diretenlerden 200-300 bin adetçik öldürülerek ikna edilecek.
Peki İslam dünyasını Ortaçağ zihniyetiyle itham eden kim?
Başbakanın oğlunun nikah şahidi, başbakanın uğruna orucunu kestiği, başbakanın AB yol arkadaşı, başbakanın kadim dostu Berlusconi'den başka kim olacak!
Diyalog fikrinin neşv-ü nemâ bulduğu Vatikan'ın kapı komşusu ülkenin başbakanı olan Berlusconi, Irak seçimlerini işte bu sözle özetledi.
Berlusconi aynı zamanda Katolik.
Daha önce de şu küstah açıklamayı yapmıştı;
Tüm uygarlıklar aynı kefeye konamaz. Batı uygarlığı İslam uygarlığının üstündedir.
İki uygarlığı aynı kefeye koyamayız.
Hürriyet İslam uygarlığında yoktur.
Dolayısıyla Batı'nın değerlerini 1400 yıl öncesinde kalmış halklara da yaymak lazım.
Bu sözler bir şeyin ispatı için iyi fırsattı.
Kimse inanmak istemiyordu Tayyip Bey'in "ben değiştim Fatih'ciğim" sözüne.
O da atladı gitti bu sözlerin sahibi olan adamın ülkesine.
Hem de ramazanda.
Ve Anadolu'da ona rey veren mübarek insanların canlı/mübaşir/live yayınla izlediği bir öğle yemeğinde yedi yemeği.
Ve tescillenmiş oldu, "değişim."
Ülkede sayhalar atıldı dört bir yandan, dan dan dan.
Her ihtimale karşı ve anlamayan da olur diye, bir başka şey daha yapıldı.
İşte tam bu sırada şöhretini, dinsellikten ziyade cinselliğe borçlu olan, Şeyhulislam Patlıcan efendi 7 rumuzlu ekrana gelup; "İmdi Zeyt seyr-ü sefer halinde ve ehem bir mesele ile meşgul olup (ehem mesele AB üyeliğidir) şer'i şerife göre yaptığı caizdür" demiş ve eklemişti: "Zaten Zeyt gelsin diye çok uğraşmış, ama o şeriat da gelmemişti" dedi ve bir daha eklemişti: "Gelmeyen şeriat Zeyt'i bağlamaz."
Şimdiiii gelelim Turgut dostumun e-mailine.
Erken de gelmişiz hani.
Buyurun!
1. Jake Fen isimli Macar adam, eşini korkutmak için kendini asmış pozu verdi... Eve gelen eş kocasını o halde görünce bayıldı. Kapıyı açık gören komşu kadın içeri girince iki cesetle karşılaştığını sanıp evi soydu. Topladıkları ile çıkarken Jake kadına bir tekme attı. Cesedin canlandığını sanan kadın korkudan öldü. Jake beraat etti.
2. New York'ta 5'inci caddede bir adama araç hafifçe çarptı. Adama bir şey olmamıştı. Şoförle konuştu ve kalkacakken olayı gören biri yanına gelerek, kalkmazsa sigortadan para alabileceğini söyleyince yeniden aracın önüne yattı. Araç sürücüsü ise adamın gittiğini düşünerek gaza bastı ve adam öldü...
3. Bayan Carson Amerika'nın New York kentinde yaşıyordu. Bir gün eğlenmek için cenaze işleri yapan bir şirketle anlaştı. Şirket eve telefon etti ve bayan Carson'un kalp krizi geçirip öldüğünü söyledi. Aile hemen koştu. Bu sırada tabutun içinde yatan bayan Carson birden doğruluverdi. Ama kızı o anda kalp krizi geçirip öldü...
4. Romollo Ribaldo işsizdi. Pisa kentinde oturan 42 yaşındaki bu İtalyan bir gün, tabanca ile intihar etmeye hazırlandı. Eşi onu engellemek için dil döktü. Sonunda Romolo ağlamaya başladı ve intihardan vazgeçip silahını yere fırlattı. Ateş alan tabancadan çıkan mermi eşine isabet etti ve eşi öldü. Beğenmediniz mi?
Birde bu ölümsüz ölüme bakın neler hissedeceksiniz.
Ölümsüz Ceset Gerçek bir olay.
Sibirya'nın köylerinden birinde cenaze mezarlığa götürülüyormuş. Mısır tarlasının ortasında tabut köylülerin ellerinden düşüvermiş. Tabutun içindeki ceset düşüp dereye yuvarlanmış. Akıntı, cesedi dinamitle avlanan balıkçıların yanına sürüklemiş. Balıkçılar "Acaba adamı dinamitle biz mi öldürdük" diye endişeye kapılarak cesedi askeri kışlanın tellerine bırakmışlar. Nöbetçi er, bölgeye birinin yaklaştığını düşünerek cesedi yaylım ateşine tutmuş. Hemen ambulans çağrılmış. Delik deşik olan ceset hastaneye kaldırılmış. Operasyon altı saat sürmüş. Ameliyattan çıkan doktor alnından akan terleri silmiş ve "çok zor oldu ama galiba yaşayacak" demiş.
Ciddi bir konuyu bu kadar laçkalaştırmak iş mi yani?
Diyi mi Turgut!?
Ne dost ama!
Yunanistan içinde Türk ismi geçen her şeye yasak getiriyor.
Dernekler, kulüpler, kuruluşlar bir bir kapatılıyor. Çünkü başında, sonunda veya ortasında Türk var.
Peki dört harflik Türk'ten bu kadar rahatsızlık duyan Yunanistan'ın idarecileri sayın Tayyip Bey'i ve Gül'ü niye ve nasıl bu kadar ölümüne seviyor?
Sayın Bayraktar başka noktaya temas edecek, ben o kısmı geçeyim. Oğlunun nikah şahitliğini Katolik Berlusconi'ye yaptıran başbakan, kızının şahitliğini de Ortodoks Karamanlis'e yaptırmıştı, hatırlarsanız.
Bu Karamanlis Yunan başbakanıdır.
Yani Türk ismine yasak getiren ülkenin başbakanı.
Abdullah bey de Sisam Adası'nda mangal partisi yapıyordu, kiminle? Papandreu ile.
Bir lüzumsuz not daha.
Yunanistan gezisi sırasında Batı Trakya Türklerini de ziyaret eden başbakan Erdoğan oradaki soydaşlarımıza; "vatandaşı olduğunuz ülkenin değerlerini içselleştirin, boşuna inat etmenin alemi yok" şeklinde bir açıklama yapmıştı.
Bu son duruma bir katkısı oldu mu sizce başbakanın açıklamasının?
Cevaplarınızı en kısa zamanda yollayın ve bir Rumca bir kaset kazanın.
Bana değil ha!
Müslim Karabacak / diğer yazıları
- Hz. Muhammed'den (saa) kim niye rahatsız olur? / 17.03.2024
- Metro Entelijansiyasi / 14.03.2024
- Aşık Neyanî'ce... / 10.03.2024
- Müslümanın Allah'ı "zengin" Ehl-i Kitab'ın tanrısı fakirdir ve Milli Ekonomi Modeli de "zengin Allah" inancının üründür / 09.03.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 29.02.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 28.02.2024
- Bir Kerbela mersiyesi... (Ahmed Edib Harâbî) / 23.02.2024
- Bohem hayat Necip Fazıl / 20.02.2024
- Kelimelerin ahenkle dansı / 17.02.2024
- Çok şeye tercüman, hayatımıza dair... / 16.02.2024
- Metro Entelijansiyasi / 14.03.2024
- Aşık Neyanî'ce... / 10.03.2024
- Müslümanın Allah'ı "zengin" Ehl-i Kitab'ın tanrısı fakirdir ve Milli Ekonomi Modeli de "zengin Allah" inancının üründür / 09.03.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 29.02.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 28.02.2024
- Bir Kerbela mersiyesi... (Ahmed Edib Harâbî) / 23.02.2024
- Bohem hayat Necip Fazıl / 20.02.2024
- Kelimelerin ahenkle dansı / 17.02.2024
- Çok şeye tercüman, hayatımıza dair... / 16.02.2024