Türkiye'de meydana gelen Soma faciasıyla aynı zaman diliminde dünyanın değişik yerlerinde de büyük felaketler yaşandı. Mesela Güney Kore? Güney Kore'de geçtiğimiz ay yaşanan feribot kazasında 300 kişi öldü. Devlet Başkanı Park Geun-hye, bu olayı "olağan bir kaza" olarak nitelemedi, "denizlerin fıtratında vardır bu kazalar" diye halkıyla dalga geçmedi. Ya da mağdur vatandaşların arasına dalıp onları sille tokat dövmedi. Ya ne yaptı bu devlet başkanı? Feribot faciasının tüm sorumluluğunu üstlenerek "gözyaşları içinde" halktan özür diledi. Park Geun-hye, millete sesleniş konuşması yaptı. "Faciadan dolayı kendimi sorumlu hissediyorum" dedi "Gerektiği gibi cevap verememiş oluşumuzun nihai sorumluluğu bana düşüyor." dedi. Türkiye'yi yönetenlerin duyduklarında kulaklarına inanamayacakları cümleler bunlar. Koskoca devlet başkanı hem de ağlayarak, "faciadan dolayı ben sorumluyum, gerektiği gibi cevap veremedik, özür diliyorum" diyor ve bunu derken de elbette halkın gözünde büyüyor. İlginçtir Güney Kore ile aynı demokratik parametreleri taşımayan, dünyaya "çok kötü bir diktatörle" yönetildiği ilan edilen Kuzey Kore'de de bir hafta önce benzer bir facia yaşandı. Başkent Pyongyang'da 23 katlı bir apartman çöktü. Çok sayıda Koreli öldü. Diktatörlükle yönetilen Kuzey Koreli yöneticiler, olay yerine korumalarını gönderip halkı dövmediler. "İsrail dölü" diye de vatandaşa küfretmediler. KCNA haber ajansının bildirdiğine göre "Kuzey Kore lideri Kim Jong-un'un olayı öğrendiğinde çok üzüldü ve bütün gece uyuyamadı". Bölgeye giden bir bakan, "halkın önünde eğilerek özür diledi." Dikkat! Bakan bey, halkın yanına gitti ve onların önünde eğilerek ÖZÜR DİLEDİ. Geçtiğimiz yılın Kasım ayında Litvanya'da bir alışveriş merkezi çöktü. 54 kişi öldü. Litvanya Başbakanı Valdis Dombrovskis dramatik bir konuşma yaparak "halkımdan özür diliyorum" dedi ve istifa etti. Dikkat! Bir ülke başbakanı bir bina çöktü diye istifa ediyor! Dünyada, demokratik olsun diktatör olsun, yönetimlerin kazalara bakışı ve yaklaşımı böyle. Hiçbir devlet başkanı ya da başbakan, yanında binlerce polis, asker ve özel tim mensubunu alarak taziye için gittiği bir şehri savaş alanına çevirmiyor. Dünyada hiçbir ülke böyle bir faciada siyasi sorumluluk üstlenmemek gibi narsist bir politik tavır ortaya koymuyor. Hiçbir ülke yöneticisi"özür dilemek" gibi YÜKSEK ERDEM VE İNSANİ DEĞER TAŞIYAN bir karakteri sergilemekten kaçınmıyor. Diktatörü de demokratı da. Çünkü önemli olan İNSANDIR; maden değil, menfaat değil, yandaş değil, siyaset değil, koltuk değil. İnsan! Ben ÖNCE İNSAN sözünü ilk defa 30 sene önce Prof. Dr.
Haydar Baş'tan duydum. Türk halkı keşke ÖNCE İNSAN diyen bir liderin sözüne kulak verseydi.