Allah kalplerimizi onların muhabbeti ile doldursun, dünyada yollarından ahirette de yanlarından ayırmasın ve onların sevgisine ulaştıracakların da sevgisini bize ikram eylesin. Sözlerime başlarken aziz milletimize ve yıllardır milletimizi, Habibi Muhammed Mustafa'nın ve Ehl-i Beyt'in aşkıyla yoğuran Hocamıza hürmet ve saygılarımı arz ederek başlıyorum.
Allah Resulünün rıhletinden sonra maalesef Müslümanlar her ne kadar Ehl-i Beyt'in büyüklüğünü bilseler de ondan yüz çevirdiler. Kerbela günü sabah namazını Hz. Hüseyin Efendimizin arkasında 30 bin kişi kılıyor. O namazdan sonra Hz. Hüseyin Efendimizi şehit ediyorlar. Gerçeği görüyorlar, biliyorlar ama hurma bahçeleri, dünyalık, maddi beklentiler ağır basıyor. O da yetmiyormuş gibi dini, şahsi menfaatleri için kullananlar çıkıyor. Öyle ki, kimi savaş meydanında kılıcına Kur'an saplıyor savaşta Kur'an'ı istismar ediyor. Kimi Ehl-i Beyt'e karşı çıkıyor, Muaviye gibiler, Yezid gibiler bir de Ehl-i Sünnet'iz diyor. Düşünebiliyor musunuz? Peygamber Efendimizin yaptığı sünnet ise, her gün ilk önce evinden çıktığında gidip evine uğradığı kokladığı Hz. Fatıma, savaşa giderken en son uğradığı Hz. Fatıma, savaştan gelince ilk uğradığı Hz. Fatıma, gözünün nuru Hz. Fatıma, yürüyüşü, oturuşu, eli-ayağı-gözü-konuşması-kokusu-ruhu her şeyi O'na benzeyen Hz. Fatıma sünneti bilmiyor, anlamıyor, O'na zulüm edenler sünnet ehli oluyor. Madem ki sünnet, Peygamberin yaptığı, o zaman Ehl-i Beyt sünnetin kendisi oluyor. Hz. Hüseyin Efendimiz Kerbela'da diyor ki: "Sizler çok nasipsizsiniz. Babam Ali'ye de aynısını yaptınız. Bizler ağacın dalındaki kuş gibi Allah'ın rahmeti olarak geldik uçup gideceğiz." O olaydan sonra malum, Türkler Maveraünnehir bölgesinden Ehl-i Beyt'ten İslam'ı öğreniyor. Allah da, kalbini Ehl-i Beyt'e açan bu millete hem ahreti, hem de dünyayı açıyor. Anadolu'yu açıyor, dünya coğrafyasını açıyor? Ne zamana kadar? Yavuz'a kadar. Ne zaman ki, millet sırtını Ehl-i Beyt'e, yüzünü de Batıya dönüyor; bu sefer de çöküş, parçalanma, fitne başlıyor. Dün kalbini Ehl-i Beyt'e kapayanlar bugün kalbini papazlara ve Yahudi hahamlara açtılar. Dün Ehl-i Beyt'in gemisine binmekten imtina edenler, bugün kılavuzları deccal olan şeytanın gemisine biniyorlar. Maalesef, bugün ahir zamanın da ahirindeyiz ve gerçekten ölçünün kaybolduğu, fitnenin karanlık geceler gibi ümmetin üzerine çöktüğü bir dönemdeyiz.
Allah Resulünün rıhletinden sonra maalesef Müslümanlar her ne kadar Ehl-i Beyt'in büyüklüğünü bilseler de ondan yüz çevirdiler. Kerbela günü sabah namazını Hz. Hüseyin Efendimizin arkasında 30 bin kişi kılıyor. O namazdan sonra Hz. Hüseyin Efendimizi şehit ediyorlar. Gerçeği görüyorlar, biliyorlar ama hurma bahçeleri, dünyalık, maddi beklentiler ağır basıyor. O da yetmiyormuş gibi dini, şahsi menfaatleri için kullananlar çıkıyor. Öyle ki, kimi savaş meydanında kılıcına Kur'an saplıyor savaşta Kur'an'ı istismar ediyor. Kimi Ehl-i Beyt'e karşı çıkıyor, Muaviye gibiler, Yezid gibiler bir de Ehl-i Sünnet'iz diyor. Düşünebiliyor musunuz? Peygamber Efendimizin yaptığı sünnet ise, her gün ilk önce evinden çıktığında gidip evine uğradığı kokladığı Hz. Fatıma, savaşa giderken en son uğradığı Hz. Fatıma, savaştan gelince ilk uğradığı Hz. Fatıma, gözünün nuru Hz. Fatıma, yürüyüşü, oturuşu, eli-ayağı-gözü-konuşması-kokusu-ruhu her şeyi O'na benzeyen Hz. Fatıma sünneti bilmiyor, anlamıyor, O'na zulüm edenler sünnet ehli oluyor. Madem ki sünnet, Peygamberin yaptığı, o zaman Ehl-i Beyt sünnetin kendisi oluyor. Hz. Hüseyin Efendimiz Kerbela'da diyor ki: "Sizler çok nasipsizsiniz. Babam Ali'ye de aynısını yaptınız. Bizler ağacın dalındaki kuş gibi Allah'ın rahmeti olarak geldik uçup gideceğiz." O olaydan sonra malum, Türkler Maveraünnehir bölgesinden Ehl-i Beyt'ten İslam'ı öğreniyor. Allah da, kalbini Ehl-i Beyt'e açan bu millete hem ahreti, hem de dünyayı açıyor. Anadolu'yu açıyor, dünya coğrafyasını açıyor? Ne zamana kadar? Yavuz'a kadar. Ne zaman ki, millet sırtını Ehl-i Beyt'e, yüzünü de Batıya dönüyor; bu sefer de çöküş, parçalanma, fitne başlıyor. Dün kalbini Ehl-i Beyt'e kapayanlar bugün kalbini papazlara ve Yahudi hahamlara açtılar. Dün Ehl-i Beyt'in gemisine binmekten imtina edenler, bugün kılavuzları deccal olan şeytanın gemisine biniyorlar. Maalesef, bugün ahir zamanın da ahirindeyiz ve gerçekten ölçünün kaybolduğu, fitnenin karanlık geceler gibi ümmetin üzerine çöktüğü bir dönemdeyiz.