Türkiye en temel sektörlerde bile ithalatçı konuma gelmesinin bedelini ağır ödüyor.2010 Ekim ayı için açıklanan ve rekor kıran cari işlemler açığı bu noktada ne kadar büyük bir bedel ödediğimizi gözler önüne serdi.Cari işlemler açığı, döviz açığı anlamına geliyor.Ekim ayında cari işlemlerde tam 3 milyar 677 milyon dolar açık verdik.Geçen yılın Ekim ayında bu rakam 332 milyon dolar cari fazla şeklindeydi.Cari fazladan, korkunç bir cari açığa geçiş yapmışız.Yanlış anlaşılmasın, geçen yıl cari fazla vermemiz, ekonominin iyi gittiğinden dolayı değil. Geçen yıl küresel krizin etkisiyle dünya ticareti durma noktasına geldiği için Türkiye de ağırlıklı ithalat olan dış ticaretini yapamadı.Malum, Türkiye'nin dış ticareti ithalata bağlı. Hatta yapılan ihracat da ithalata bağlı.Dolayısıyla ne kadar dış ticaret yaparsak o kadar cari açık artıyor.Yapılan dış ticaret Türkiye'nin dış borcunu artırmaktan başka bir işe yaramıyor.Alt kalemler itibariyle bakıldığında dış ticaret açığı bir önceki Ekim ayına göre yüzde 281,8 oranında artmış ve 5 milyar 9 milyon dolara ulaşmış.Yani cari açıkta yaşanan rekor artış, dış ticarette yaşanan bu açıktan kaynaklanıyor. 2009 yılının Ocak-Ekim döneminde 9 milyar 199 milyon dolar açık veren cari işlemler, 2010 yılının aynı döneminde 35 milyar 723 milyon dolar açık olarak gerçekleşti.Üretimin bütün temel direkleri ithal olunca otomatikman yapılan her dış ticarette dış açık ve cari açık artıyor.Üretimde kullanılan enerji ithal, hammadde ithal, ara mamul ithal, sermaye kaynakları ithal?Esasen Türkiye üretimden ziyade işin hamallığını yapıyor. Türkiye gittikçe montaj sanayine dönüşüyor.Gün geçtikçe tarımda ve hayvancılıkta bile gittikçe daha fazla ithalatçı oluyoruz.Diğer sanayi kollarında hiç değilse ara mamulün montajı şeklinde de olsa bir üretim yapılıyor ama hayvancılık ve tarımda yapılan ithalatın üretim anlamında Türkiye'ye hiçbir faydası yok.Cumhuriyetin ilk yıllarında ağırlıklı olarak tarım ve hayvancılıkla üzerimize kalan tüm borçları ödeyebildik. Yani tarım ve hayvancılık sektörü esasen cari açığı kapatmak için büyük bir nimettir.Fakat bugün cari açığı kapatan değil, cari açığı körükleyen konumdalar?Türkiye'nin bu dış ticaret ve cari açık girdabından kurtulması için ciddi ekonomik değişikliklere ihtiyacı vardır.Türkiye öncelikle yabancı sermaye bağımlılığından kurtulmalı, emeğin ve üretimin karşılığı olan yerli para ile üretimini yapmalıdır.Üreticinin finans kaynaklarına ulaşımı kolaylaşmalı ve devlet eliyle faizsiz kredilerle desteklenmelidir.Türkiye hammadde kaynağı ile doludur ve tam bir enerji cennetidir. İthal hammadde ve enerjiden kurtulmalı ve yerlilerini acilen devreye koymalıdır.Tarım ve hayvancılık her yönden desteklenmeli, ithalatın önü kesilmeli, ihracatın önü ise açılmalıdır.Her şeyden önemlisi bu çözümleri yıllardan beri bizlere detaylarıyla, kaynaklarıyla takdim eden Milli Ekonomi Modeli'nin sahibi Prof. Dr. Haydar Baş dikkatle dinlenmelidir.
Murat Çabas / diğer yazıları
- “Oyları böleceğiz, vatanı böldürmeyeceğiz” / 27.03.2024
- Seçimde tiyatrolara aldanmayın! / 26.03.2024
- Oylar bölünmezse hizmet gelmez! / 23.03.2024
- Oyları bölün ki, demokrasi açığa çıksın! / 22.03.2024
- 52’ye 48 düzeni Türkiye’ye zarar veriyor / 20.03.2024
- Churchill: Sadece Mustafa Kemal’i hesaba katmamışız / 19.03.2024
- Kriter ekonomiyse iktidarın şansı yok! / 16.03.2024
- Gazze’de soykırım ve bağımsızlığın önemi / 15.03.2024
- Milli kimliğimizi korumak için yeni anayasaya hayır / 13.03.2024
- ‘Memnun değilsen, mecbur değilsin’ / 12.03.2024
- Seçimde tiyatrolara aldanmayın! / 26.03.2024
- Oylar bölünmezse hizmet gelmez! / 23.03.2024
- Oyları bölün ki, demokrasi açığa çıksın! / 22.03.2024
- 52’ye 48 düzeni Türkiye’ye zarar veriyor / 20.03.2024
- Churchill: Sadece Mustafa Kemal’i hesaba katmamışız / 19.03.2024
- Kriter ekonomiyse iktidarın şansı yok! / 16.03.2024
- Gazze’de soykırım ve bağımsızlığın önemi / 15.03.2024
- Milli kimliğimizi korumak için yeni anayasaya hayır / 13.03.2024
- ‘Memnun değilsen, mecbur değilsin’ / 12.03.2024