Türkiye'nin gündemi, 'kriz var mı yok mu; ülkemizi teğet mi geçecek yoksa ortasından mı geçecek; belge mi, kâğıt mı' tartışmalarıyla ülkemiz güç ve zaman kaybederken atı alan Üsküdar'ı geçiyor. Ülkemiz tarihinde eşine pek de rastlanılmayan kötü bir süreç yaşıyor. Okuyucuya hemen makalenin başında ifade edilen 'kötü' ifadesi garip gelebilir. Doğrudur, çünkü yandaş basın ve yayın ortalığı toz pembe gösterirken bu 'kötü' ifadesi de nereden çıktı denebilir. Kötüden de öte, bir başka ifadeyle krizden de öte bir durumla karşı karşıya ülkemiz. Ama ne fayda ki hükümet bunu gündemine bile almıyor veya alamıyor. Başka bir yaklaşımla görmüyor ve görmek istemiyor. Görse de görmese de yapacağı bir şey olduğuna inanmıyor anlaşılan.Ne demek istediğimizi rakamla ifade edelim. Resmi rakamlara göre Türkiye ekonomisi yılın ilk çeyreğinde yüzde 13.8 küçüldü. Bu oran, 1945 yılındaki yüzde 15.3 küçülmeden sonra Türkiye tarihinin en yüksek küçülmesini göstermektedir. Dikkat edilirse bu kadar küçülme savaş yıllarını bile fersah fersah aşmış durumda. Bu bir bakıma çöküş anlamına da geliyor. Gelin bu rakamın sağlamasını şöyle yapalım. Sürekli gidip geldiğiniz yoldaki ev ve iş yerlerine dikkat edin. Her gün artan şekilde kiralık ve satılık tabelalarını göreceksiniz. İnsanlar ellerinde avuçlarında ne varsa satıp borçlarından kurtulmak istiyorlar. Peki, yarın ne yapacaklar, pek bunu düşünemiyorlar. Esnaf, siftahsız dükkan kapatıyor; sanayici, imalatı durdurmuş; çiftçi, ekmese bir pişman, ekse bin pişman. Toplum, sosyal bir gerilim içerisinde. Hükümet yaşanan krizi hala görmezden geliyor. Ülkemizde her geçen gün daha da derinleşen bu ekonomik krize karşı yeterli tedbir alınmadığı için etkileri çok daha yıkıcı oluyor. Dünyada ki mevcut ekonomi modelleri iflas etmiştir. Dünya kendi ekonomi modellerini terk etmeye çalışırken hükümet ise çareyi hala dışarıda aramaktadır. Oysa 'kelin ilacı olsa kendi başına sürer'. Bugün 50 den fazla devlet, tüketim eksenli olan Prof. Dr. Haydar Baş'a ait Milli Ekonomi Modelini kısım kısım uygulamaya başlamıştır. Bu konuda bir örnek vermek isterim. Sayın Baş, Milli Ekonomi Modeli ile yepyeni bir para politikası ortaya koymuştur. MEM e göre, uluslararası alış verişlerde dolar geçer akçe olmaktan çıkmalıdır. Her ülke kendi para birimiyle alış veriş yapmalıdır. Para emek ve üretimin karşılığı olduğu için emek ve üretim hangi ülkeye aitse o ülkenin parası ile alışveriş yapılmalıdır. Bilindiği gibi MEM e en çok ilgi gösteren ülkelerden bir tanesi Rusya'dır ve bu kuralları uygulamaya koymuştur. Uluslararası ticarette ülkelerin kendi para birimleri ile ticaret yapması gerektiği tezini ilk uygulayan ülke de Rusya olmuştur. Bu tutum dalga dalga yayılmaktadır. Krize karşı Sayın Baş'ın görüşlerine dünya devletleri bu kadar önem verirken, sayın hükümet bu ilgisiz ve sorumsuz davranışının hesabını nasıl verecektir. Yaşanan bu tabloda halkımızın hiç mi suçu yoktur. Elbette suçun büyüğü halkımızdadır. Çünkü çözümü olmayan kadrolara oy vermiştir, onlara hükümet kurma yetkisi vermiştir. Oysa ekonomik krizden çıkış, BTP projeleri ve kadroları ile olacaktır. Milletimizin bir an önce ayıkması herkesin menfaati icabıdır.
Doç. Dr. Ahmet H. Kepekçi / diğer yazıları
- Yine ikilem yine istismar / 18.03.2024
- Ekonomik gerçekler ve beklentiler / 11.03.2024
- Partilerin mesajı ve seçmenin sınavı / 10.03.2024
- Vatandaşın çığlığına kim cevap verecek / 09.03.2024
- Yerel seçimlerde emeklilerin tercihi ne olacak? / 29.02.2024
- BTP, güçlü bir alternatif / 23.02.2024
- Belediyecilik: Yol mu, su mu yoksa daha fazlası mı? / 16.02.2024
- Deprem öldürmez, ihmal öldürür! / 09.02.2024
- Gelir adaletsizliği derinleşiyor / 01.02.2024
- Gazze’de vahşet neden devam ediyor? / 26.01.2024
- Ekonomik gerçekler ve beklentiler / 11.03.2024
- Partilerin mesajı ve seçmenin sınavı / 10.03.2024
- Vatandaşın çığlığına kim cevap verecek / 09.03.2024
- Yerel seçimlerde emeklilerin tercihi ne olacak? / 29.02.2024
- BTP, güçlü bir alternatif / 23.02.2024
- Belediyecilik: Yol mu, su mu yoksa daha fazlası mı? / 16.02.2024
- Deprem öldürmez, ihmal öldürür! / 09.02.2024
- Gelir adaletsizliği derinleşiyor / 01.02.2024
- Gazze’de vahşet neden devam ediyor? / 26.01.2024