logo
29 MART 2024

Ekonomiyi doğru anlamak

27.02.2006 00:00:00
Yıllardan beri dünyaya hakim olan kapitalist yaklaşımın çözüm sunmadığını, dünyayı yaşanmaz bir hale getirdiğini görmekteyiz.Kapitalist ekonomide, ekonominin tanımından başlayan hatalar silsilesi, insanlar üzerinde tedavisi zor yaralar açmaktadır.Kapitalist anlayış, "kaynaklar sınırlı, ihtiyaçlar sınırsızdır" görüşünü kendilerine temel kabul etmiştir. Kapitalist ekonominin diğer temel bir yaklaşımı ise "Miktar Teorisi" olarak bilinen "Her arz kendi talebini doğurur" fikri de kaynakların sınırlı, ihtiyaçların sınırsız olduğu düşüncesinin bir ürünüdür.Burada arzdan kasıt üretim, talep de o üretime olan ihtiyaçtır. Kapitalist anlayış temelinden kaynaklanan kısırdöngünün bir ürünü olarak, "İnsan ihtiyaçları sınırsız olduğundan dolayı, ne kadar üretirsen üret, mutlaka talep bulacaktır" neticesine ulaşmıştır.Kaynaklar gerçekten sınırlı mı? İhtiyaçlar sınırsız mı? Gerçekten her arz kendi talebini oluşturur mu?Bugüne kadar bu anlayış dünya tarafından doğru kabul edildiğinden dolayı, bu sorulara cevap aranmamış, doğurduğu bozukluklar ise "paradoks" olarak tanımlanıp bir kenara atılmıştır.Kapitalist anlayışa göre, kaynakların sınırlı olması sebebiyle, seçilmiş bir grup insanın rahatı ve huzuru için diğer insanlar feda edilmelidir. Bu sebeple kapitalist ekonomilerde gelir dağılımındaki eşitsizliğin çözülmesi mümkün değildir. Neticede parası olmayan çoğunluk insanlar tüketim kabiliyetini kaybettiğinden, elinde sermayeyi tutan azınlık zenginlerin de yaptıkları tüketim belli bir noktaya kadar olduğundan dolayı büyük bir pazar sorunu ortaya çıkmış, stoklar artmaya başlamış ve sürekli büyüme kapitalist ekonomilerde artık bir hayal olmuştur.Tekrar edelim, sürekli büyüme sağlıklı bir tüketimle mümkündür. Doğal olarak tüketimi daraltan kapitalist ekonomiler sürekli büyümeyi asla sağlayamazlar.Üretimin daralması da kapitalist ekonomilerin diğer önemli bir paradoksu olan işsizliği tetiklemektedir. Kapitalist anlayış bu sebeple belirli bir orandaki işsizliği "normal" olarak tanımlamaktadır. Yine kapitalist anlayış, yoksulluk ve açlık sınırı altında vatandaşlarının olmasını da normal karşılamaktadır.Günümüzde ise bu çarpık anlayışı tarihin çöplüğüne gömecek bir model ortaya çıkmıştır. Bu model Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in "Milli Ekonomi Modeli"dir.Modelin tanıtımı için 26-27 Kasım 2005 tarihlerinde yapılan Uluslar arası Milli Ekonomi Modeli Kongresi'nde İstanbul Üniversitesi Eğitimcilerinden Prof. Dr. Hidayet Sarı bakın ne diyor: "Prof. Dr. Haydar Baş, sunduğu 'Milli Ekonomi Modeli' teziyle şimdiye kadar uygulanan ekonomi modelleriyle nasıl bir batağa sürüklendiğimizi ortaya koyduktan sonra buradan çıkış yollarını açıklamakta ve yol göstermektedir. Prof. Dr. Haydar Baş'ın sunduğu Milli Ekonomi Modeli, sadece ülkemiz için değil, dünyanın da ekonomik olarak kurtuluşunu müjdeliyor."Milli Ekonomi Modeli, dünyada kaynak savaşına neden olan, insanları birbirine karşı düşman yapan "Kaynaklar sınırlı" anlayışını reddetmektedir. Dünyada bütün insanlığa kıyamete kadar yetecek kaynak mevcuttur. İnsanoğlu sahip olduğu akıl ve emekle her türlü yeni enerji kaynağını bulabilecek yeteneğe sahiptir. Önceden petrol bulunduğunda, gereksiz görülerek kapatılıyordu, ama enerji kaynağı olarak keşfedildikten sonra birden kıymete bindi. Sadece petrol mü? Hayır. Kömür, doğalgaz gibi birçok kaynak mevcut. Nükleer enerji temiz ve ucuz bir kaynak olarak kullanılmaya devam ediyor. Bor ile ilgili çalışmalar sürüyor. Bunlar fosil yakıtlar, peki ya kaynağı asla bitmeyen Güneş, rüzgar, akarsu, dalga gibi kaynaklara ne demeli? Daha yeni yeni kaynaklar bulunmaya devam ediyor.Milli Ekonomi Modeli'nde "kaynaklar sınırsızdır" temel tespitinin yanında ihtiyaçların da sınırlı olduğu vurgulanmaktadır. Esasen kapitalist anlayışın "İhtiyaçlar sınırsızdır" anlayışının altında insanların sahip oldukları ihtiraslar yatmaktadır. Kapitalist ekonomi "İnsan insanın kurdudur" felsefesini bir ürünü olduğundan, Batı insanı ihtirasının ve "ene"sinin esiri olmuştur. Halbuki insanın yediği yemek, giydiği giyecek, bindiği binek ve kullandığı her şey sınırlıdır, yani ihtiyaçları sınırlıdır.       Milli Ekonomi Modeli'nde kapitalist anlayıştan farklı olarak, "Arz her zaman talepten büyüktür" anlayışı vardır. Yani Kapitalist anlayışın "Her arz kendi talebini oluşturur" anlayışı da yanlıştır. Eğer her arz kendi talebini oluştursaydı, bugün dünyada stok artışı olur muydu? Böylece bu yanlış fikirden oluşan piyasaları kendi haline bırakmak, piyasalara müdahale etmemek anlayışı da yanlış oluyor.Her insan kendi ihtiyacından daha fazla bir üretim yapma kabiliyetine sahiptir. Sadece bu gerçek bile arzın talepten büyük olduğuna delildir.Milli Ekonomi Modeli'nde arz talepten büyük olduğundan dolayı, üretilen katma değer nispetinde talebin canlandırılması esastır. Burada devletin müdahalesi şarttır. Eğer devlet devreye girerek, talebi canlandırmazsa üretilen ürün karşılığını bulamaz ve piyasada talep daralması yaşanır. Talep daralması da üretilen ürünlerin fiyatlarında düşmelere sebep olur ve resesyon(durgunluk), deflasyon ve stagflasyon gibi ekonomik hastalıklar yaşanır.Basit bir örnek verelim. Bir çiftçi bin YTL sermaye ile mısır üretimi yapsın ve neticesinde 5 bin YTL'lik mısır elde etsin. Bin YTL'lik bir kaynakla 4 bin YTL'lik bir katma değer üretilmiştir. Şu an itibariyle piyasada bin YTL para var, ama 5 bin YTL'lik ürün var. Diğer bir ifadeyle, yeni durumda, bin YTL'lik bir talep, 5 bin YTL'lik ise arz vardır. Yani arz talepten büyüktür.Peki, bin YTL ile bu arzın alınması mümkün mü? Hayır. Devlet iradesi, liberal anlayışın kabul ettiği gibi piyasayı serbest bırakırsa ne olur? Üretilen 5 bin YTL'lik ürün birebir alıcı bulamadığından ya fiyatlar bin YTL'ye düşecek şekilde iner, ya da bir kısmı stoğa aktarılır, geri kalanının ise yine fiyatı düşürülür. Üretici emeğinin karşılığını alamaz, malını hakkettiği değerden satamaz ve kısa zaman sonra üretimden vazgeçer. Tüketici ise üretim olmazsa mağdur olur. Bu misali ülke ekonomisine genelleştirirsek, firmalar işçi çıkarır işsizlik artar, kepenkler kapanmaya başlar, ithalat artar, dış borç artar, ülke iflasa doğru hızla gider.Milli Ekonomi Modeli'nde devlet "baba"dır. Piyasayı, gerektiği zaman, gerektiği şekilde gerek tüketim yönünde, gerek üretim yönünde müdahale ederek dengede tutar.Misalimize dönersek, devlet, 4 bin YTL'lik katma değer nispetinde senyoraj hakkını kullanarak piyasaya tüketime yönelik ilave para sürer ve piyasayı denge konumuna getirir. Ürün değerinden satılır, talep daralmaz, üretici de elde ettiği gelirle daha fazla üretim yapmak ister, yeni işçiler alır ve böylece sürekli büyüme sağlanır. Milli Ekonomi Modeli'nde hem üretime, hem de tüketime destek, denge koşulları sağlanmak kaydı şartıyla devletin elindedir. Milli Ekonomi Modeli'nde devlet veren eldir, her türlü projeyi destekler, güçsüz olan vatandaşının her zaman yanındadır.Böylece kapitalist ekonomilerin paradoksu olan gelir dağılımdaki dengesizlik, işsizlik ve sürekli büyüyememe gibi problemlerin hepsi kolaylıkla aşılır.Uludağ Üniversitesi'nde Prof. Dr. Mehmet E. Palamut'un sözleriyle yazımızı bitirelim: "Milli Ekonomi Modeli, ülkemizde ve dünyanın değişik yörelerinde varlık içinde baş gösteren işsizliğin, gelir adaletsizliğinin ve sosyal dışlanmışlığın sebebiyet verdiği toplumsal bunalımlara kuşkusuz çözümdür."
 
Murat Çabas / diğer yazıları
Oy sayımı iftar saatine denk geliyor
YSK 'iftar' konusunda karar verdi
'İBB adayını çek' teklifine yanıt verdi
AKP'ye 3 şartını açıkladı
AKP'den bir seçim klasiği
Seçime 3 gün kala gaz bulundu!
İSO'dan tarihi uyarı
'Eğitimli gençlerimizi avlamak için...'
'AJet ile anlaşmamız yok'
THY'den çok garip Ajet kararı!
Almanya'nın öteki yüzü
Avrupa'nın ilk siyonist ülkesi Almanya!
CHP adayı istifa edip AKP'ye katıldı
'Erdoğan'ın emrinde olacağız'
Rezalet ötesi
Yahudi askerler aşağılıkta da zirvede!
'Sandık, hepimizin namusuna emanettir'
Erdoğan son mitingini yaptı
'Gençler BTP’ye akın ediyor'
Zeytinburnu'nda BTP coşkusu
'Para sayma' soruşturmasında Muammer Keskin'in ifadesi
'Bağış karşılığı makbuz almadım'
Yargıtay Başkanı seçimi 31 Mart sonrasına kaldı
10. turda da sonuç çıkmadı
1 Nisan'da okullar tatil mi?
Milli Eğitim Bakanlığı açıkladı
Emekli maaşı için seçim sonrasını işaret etti
'Temmuz' ayında masaya yatıracağız'
Oy sayımı iftar saatine denk geliyor
YSK 'iftar' konusunda karar verdi
'İBB adayını çek' teklifine yanıt verdi
AKP'ye 3 şartını açıkladı
AKP'den bir seçim klasiği
Seçime 3 gün kala gaz bulundu!
İSO'dan tarihi uyarı
'Eğitimli gençlerimizi avlamak için...'
'AJet ile anlaşmamız yok'
THY'den çok garip Ajet kararı!
Almanya'nın öteki yüzü
Avrupa'nın ilk siyonist ülkesi Almanya!
CHP adayı istifa edip AKP'ye katıldı
'Erdoğan'ın emrinde olacağız'
Rezalet ötesi
Yahudi askerler aşağılıkta da zirvede!
'Sandık, hepimizin namusuna emanettir'
Erdoğan son mitingini yaptı
'Gençler BTP’ye akın ediyor'
Zeytinburnu'nda BTP coşkusu
'Para sayma' soruşturmasında Muammer Keskin'in ifadesi
'Bağış karşılığı makbuz almadım'
Yargıtay Başkanı seçimi 31 Mart sonrasına kaldı
10. turda da sonuç çıkmadı
1 Nisan'da okullar tatil mi?
Milli Eğitim Bakanlığı açıkladı
Emekli maaşı için seçim sonrasını işaret etti
'Temmuz' ayında masaya yatıracağız'
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.