logo
28 MART 2024

Emperyalist projeyi çözen Türk beyi: Bilge Kağan

29.08.2012 00:00:00
Türk'ün kimlik ve kişilik inşasında her zaman kullanabileceği, kendisine dönebileceği ve zamanına uyarlayabileceği temel metinlerinden oluşan millî hafızası oldukça zengindir. Ta Orhun Abideleri'nden Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi'ne kadar binlerce önemli millî metnimiz, yolumuzu aydınlatmaya devam ediyor.
Göktürk Devleti hükümdarı Bilge Kağan, 732 yılında kardeşi Kül Tigin adına dikilmiş ve 735'te oğlu tarafından kendi adına dikilen abidede Türk milletine sarsıcı ikazlarda bulunur.
Bu Orhun Abideleri'nde Bilge Kağan bilinçli, uyanık, iradeli, milletinin iyiliğini, geleceğini düşünen sorumlu milliyetçi bir Türk beyi tavrı ortaya koyar. Geniş tecrübe ve bilgi birikimine bağlı olarak bugün bizim için de geçerli olabilecek çok önemli uyarılarda bulunmaktadır.
O zaman Türk milletinin ve devletinin Çin emperyalizmine maruz kalışını ve bunun bizim için ne gibi olumsuz sonuçlar doğurduğunu ve doğurabileceğini bilge bir aksakal Türk beyi olarak irdeler.
Bilge Kağan, özellikle Çin emperyalizmi karşısında Türklerin ne gibi durumlara düştüğünü ve düşebileceğini anlatırken aslında bu uyarılar, bugün bizim için de geçerliliğini korumaya devam eden evrensel nitelikli sözlerdir. Şimdi Bilge Kağan'ın derin bir analiz ürünü olan bu hitabesinden bazı cümleleri günümüz Türk milletinin Amerika, Avrupa Birliği ve diğer emperyalist devletler karşısındaki durumuna uyarlayarak yorumlayalım ve günümüz için işlevsel kılarak yeniden güncelleyelim.
Bilge Kağan, Türk milletine şöyle seslenir:
*"Çin milletinin sözü tatlı, ipek kumaşı yumuşak imiş. Tatlı sözle, yumuşak ipek kumaşla aldatıp uzak milleti öylece yaklaştırırmış. Yaklaştırıp, konduktan sonra, kötü şeyleri o zaman düşünürmüş."
Buradaki Çin milleti, günümüzde karşımıza Amerika ve Avrupa Birliği olarak çıkmaktadır. O zaman Çinlilerin Göktürklere yaptığı gibi günümüzde de Batılı emperyalist devlet ve odaklar, bizi avlamak, sömürmek için tatlı söz ve ipek kumaşla yaklaşıyorlar.
"Tatlı söz" simgesinin günümüzdeki karşılığı, her gün gazete ve televizyonlarda liberal faşist kimlikli karanlık aydınların Avrupa Birliği'nin bizim için ne kadar faydalı ve gerekli olduğunu anlatmaları, Batının, Amerika'nın bizim için tek kurtuluş çaresi olduğunu söyleyip durmalarıdır. Batı bize "ilerlemek, kalkınmak, gelişmek, müreffeh bir toplum olmak istiyorsanız bizim gibi olun, batılı olun, millî ve dinî değerlerinizden vazgeçin, tamamen bize benzeyin" gibi tatlı sözleri hem kendisi söylemiş, söylemekte; hem de içerdeki devşirilmiş sözcülerine söyletmektedir.
Emperyalizmin işbirlikçisi, fonlanarak semirmişi, maaşlı propaganda elemanları her gün bizi entelektüel gevezeliklerle demokrasi, özgürlük, ilerleme, kalkınma, liberalizm, küreselleşme, batılılaşma adına tatlı sözlerle avlıyorlar.
Bazen de başka türlü "tatlı sözler" söylüyorlar. Mesela diyorlar ki "siz Orta Doğu'nun liderisiniz, bizim adımıza, Büyük İsrail adına Suriye'ye girin, bizim adımıza İsrail'e jandarma ve köle olacak Barzani ve PKK devleti kurun, altyapısını yapın, yarı fiyatına elektrik verin, onlara ağabey olun, siz büyük devletsiniz. İran, Suriye terörist devlet, oralara demokrasi götürün" filan gibi "tatlı sözler"le sırtımızı sıvazlayarak, dolduruşa getirerek, İslam dünyasındaki emperyalist projelerini bize yaptırıyorlar.
"İpek kumaş" simgesinin karşılığı ise, biyolojik varlığımızı, cesedimizi, bedenimizi iyi, güzel, konforlu, rahat imkânlar içinde yaşatma vaadidir. Emperyalist Batı, bizi avlamak için sıcak para gönderiyor, bol borç veriyor, fon veriyor, güya bilim, teknoloji veriyor, çeşit çeşit teknolojik oyuncaklar, filmler, müzikler, romanlar, şunlar bunlar gönderiyor ve bizi bunlarla zihnimizi, vicdanımızı kıskıvrak avlıyor. Tatlı söz ve yumuşak ipek yani yalan yanlış propagandalar, yanlış bilgilendirmeler, gerçeği saklayıp yalanlarla oyalamalar ve ıvır zıvır aygıtlar ve eğlencelerle, uyutucu ve uyuşturucu nesnelerle avlamak bir emperyalist taktiktir.
O zaman Çinliler yapıyordu, bugün Batılılar. Bizim Bilge Kağan'dan ders alarak bu emperyalist kandırmacalara kanmamamız, aldanmamamız ve uyanık bulunmamız gerekiyor. Emperyalizm karşısında millî reflekslerimizi diri tutmalıyız.
Emperyalist devlet ve oluşumlar, hem coğrafi, hem kültürel, hem siyasi, hem ekonomik anlamda kendilerine uzak olan Türk milletini yalan yanlış propagandalarla ve maddi ve ekonomik vaadlerle kendisine yaklaştırıyor ve gönlümüzü çeliyor. Sonra da, Avrupa Birliği'ne alacağız vaadiyle, stratejik ortağımız, müttefikimiz diye kendisine yaklaştırıyor, ondan sonra kötü şeyler düşünmeye başlıyor. Yani ondan sonra Ermeni soykırımı sahtekârlığını dayatıyor, Kıbrıs'ı elimizden almak istiyor, Güneydoğu Anadolu bölgesini bizden koparmak istiyor, ekonomik kaynaklarımıza, yer altı yer üstü zenginliklerimize el koyuyor, millî, İslamî, yerli kültür ve medeniyet yapımızı yok ediyor. Daha da çoğaltılabilir.
Bugün Türk milleti olarak bizim Amerika ve Avrupa gibi her türlü emperyalistin tatlı sözüne, yumuşak ipeğine kanmamamız lazım. Biz, emperyalizme kültürümüzle, dinimizle, coğrafyamızla uzak milletiz. Bizi kendisine yakınlaştırmaya, kendisine benzetmeye, Hristiyanlaştırmaya çalışıyor, ama buna aldanmamamız lazım. Çünkü tuzağı şu: Bizi önce kendine yaklaştırıyor, sonra bizi sömürmek, dönüştürmek, köleleştirmek, hatta yok etmek gibi kötü şeyler düşünüyor. İzin vermemeliyiz. Her şeyi, bugün olacakları ayan beyan, veciz bir şekilde söylemiş olan Bilge Kağan atamız, hitabesine şöyle devam ediyor:
*"İyi bilgili insanı, iyi cesur insanı yürütmezmiş. Bir insan yanılsa, kabilesi, milleti, akrabasına kadar barındırmazmış. Tatlı sözüne, yumuşak ipek kumaşına aldanıp çok çok Türk milleti öldün; Türk milleti öleceksin! Güneyde Çogay ormanına, Tögültün ovasına konayım dersen, Türk milleti öleceksin!"
Emperyalist devletlerin Türk milletini çökertmek, ortadan kaldırmak, darmadağın etmek için uyguladığı taktiklerden biri de Türk'ün 2 önemli insan tipini etkisiz hale getirmektir. Bunlar:
1. İyi bilgili insan. Yani bu milletin sahih, gerçek münevver Müslüman Türk aydınlarını, bilim adamlarını, sanatçılarını, mütefekkirlerini, siyasetçilerini yok etmek. Ya da bunlara söz ve yazı yazma imkânı vermemek, etkili ve yetkili makamlara getirmemek, suçlamak, kötülemek, itibarsız hale getirmek. Bugün millî, yerli ve İslamî değerlere bağlı, istiklalci, emperyalizme boyun eğmeyen, Türk milletini bilgilendirmek ve bilinçlendirmek için gece gündüz uğraşan büyük ve saygın Türk bilim, fikir ve sanat adamları ya yok sayılıyor ya yalan yanlış suçlamalarla etkisiz hâle getiriliyor ya da söz söylemesinin, yazı yazmasının önüne geçiliyor ve kendilerine hiçbir yetki verilmiyor.
Mütareke döneminde İngilizler, İstanbul'u işgal ettiklerinde Mart 1919'dan Ekim 1920'ye kadar Türk milletinin vicdanı, beyni ve ruhu olan 145 aydınını İngiliz sömürgesi olan Malta'ya sürmüştü. Yani emperyalist işgalci Batı, "iyi bilgili insanlarımızı" yürütmek istemedi. Çünkü bu Türk aydınları, yerli ve millî idiler. İçinden çıktıkları Türk milletine ihanet etmemişlerdi. İşgalci Haçlı ordularına yalakalık yapıp onların emrinde olmadılar. Gâvurun lehine Türk'ün aleyhine çalışmadılar. Vatanı satmadılar, parçalattırmadılar, sömürge yaptırmadılar. Vatanı ve milleti kurtarmak için her türlü riski alarak Millî Mücadeleye destek verdiler.
2. "İyi cesur insan". Bu da iradeli, cesur, kahraman, azimli, sebatlı Türk askeri ve siyasetçisini temsil eder. Bilge Kağan'ın "İyi bilgili insan, iyi cesur insan" ifadelerinin karşılığı, daha sonraları Osmanlı literatüründe "ehl-i seyf ve kalem" diye devam edecektir. Osmanlı toplum ve devlet sistemi de 2 önemli unsur üzerine temellendirilmişti. Ehl-i seyf yani iradeli ve dirayetli askerî ve yönetici sınıf, bir de "ehl-i kalem" yani âlimler, sanatçılar, din adamları.
Hem İslamiyet'ten önce hem Müslüman olduktan sonra Türk bilgeleri, bizim devlet ve millet olarak ayakta kalabilmemizin sırrının, bu iki temel unsuru böyle kavramlaştırıp formülleştirerek ifade etmede bulmuşlar.
Günümüzde de Türk milletini yok etmek için emperyalist odaklar, bilinçli bir şekilde "iyi, bilgili insan"larımız olan bilim adamlarımızı, aydınlarımızı, sanatçılarımızı, din adamlarımızı etkisiz hale getirmişlerdir. Aynı şekilde "iyi cesur insanlar"ımız olan milliyetçi Türk subaylarını, idarecilerini ve siyasetçilerini de etkisiz hale getirmek için bin türlü yalan yanlış tezgâh kuruyorlar. İşte Bilge Kağan ta o zaman bu emperyalist tezgâhı çözmüştür. Türk ordusunun nasıl tasfiye edilmek istendiğini şimdi Bilge Kağan'ın tecrübesiyle daha iyi anlıyoruz.
Bugün iyi bilgili ve iyi cesur insanlarımız ailelerine, akrabalarına ve milletleri olan Türk milletine kadar tamamı tehdit altındadır. Kendi vatanımızda barındırılamaz hale getirilmişiz. Bugün Türkiye'de Türk milleti, esir durumdaysa yani yer altı yer üstü zenginlikleri elinden alınıp gâvura teslim edilmişse, bağımsız karar alma iradesi demek olan siyaseti elinden alınıp Avrupa Birliği ve Amerika'ya teslim edilmişse, millî, İslamî kültürü yok edilip gâvurun kokuşmuş kültürüne mahkûm edilmişse, anayasasından Türk adı ve kimliği silinmek isteniyorsa Türk milleti esirdir. Bunun sebebi de gâvurun tatlı sözüne ve yumuşak ipeğine aldanmasıdır. Bu da Türk milletinin ölümü demektir. Kendine ait kimlik değerleri, millî değerleri, maddi ve manevi zenginlikleri elinden alınmış ve yok edilmiş millet ölmüş demektir. Amerika ve Avrupa Birliğine her anlamda esir edilmiş Türk milleti, ölmüş demektir. Bilge Kağan atamızın "çok çok Türk milleti öldün; Türk milleti öleceksin!" sözü gerçekleşmiş gibidir.
Türk'ün tekrar dirilişi ise bütün maddi ve manevi değerlerini yeniden elde etmesine, her anlamda istiklâline kavuşmasına, bağımsızlığına sahip çıkmasına, siyasetine, ekonomisine, tarımına, dinine, diyanetine, diline, kültürüne, edebiyatına sahip çıkmasına bağlıdır.
İstiklâlci Türk beyleri! Türk'e istiklâlini iade etmek için meydan sizin, at sizin, hüner sizin, şan sizin. Namınız var olsun.
 
Prof. Dr. Nurullah Çetin / diğer yazıları
1 Nisan'da okullar tatil mi?
Milli Eğitim Bakanlığı açıkladı
Emekli maaşı için seçim sonrasını işaret etti
'Temmuz' ayında masaya yatıracağız'
"Siyasetten bağımsız bir araştırma enstitüsü kuracağız"
BTP İstanbul Adayı Cihan Erdoğanyılmaz
Altınok'u aklayıp Yavaş'ı suçlamaya kalkan yandaşa kapak
'Siz merak etmiyor musunuz?'
Soykırım 174 gündür sürüyor
Can kaybı 32 bin 552'ye yükseldi
Özgür Özel'den kurultay itirafı
'1 Nisan’dan sonraki sürece taliptik'
'Vatandaş' BTP'de karar kıldı
Darende'de bu gerçek oldu...
Yargıtay'da bilek güreşi sürüyor
9. turda da başkan seçilemedi
BDDK savcılığa yazı gönderdi
Seçil Erzan'ın telefonu incelenecek
Sevgi evinde şüpheli ölüm
Bebek yatağında ölü bulundu
'Rusya sadece Ruslarındır' akımına Putin'den tepki
'Ülkede 190 etnik grup var'
Saray'dan Mehmet Şimşek açıklaması
'İtibar etmeyiniz'
Terör saldırısında ölü sayısı arttı
Hayatını kaybedenler 143'e yükseldi
Bağımsız aday olan eski CHP'li başkana seslendi
'Son kez uyarıyorum!'
Kılıçdaroğlu sonunda patladı
'Bilal'e anlatır gibi son kez anlatıyorum'
1 Nisan'da okullar tatil mi?
Milli Eğitim Bakanlığı açıkladı
Emekli maaşı için seçim sonrasını işaret etti
'Temmuz' ayında masaya yatıracağız'
"Siyasetten bağımsız bir araştırma enstitüsü kuracağız"
BTP İstanbul Adayı Cihan Erdoğanyılmaz
Altınok'u aklayıp Yavaş'ı suçlamaya kalkan yandaşa kapak
'Siz merak etmiyor musunuz?'
Soykırım 174 gündür sürüyor
Can kaybı 32 bin 552'ye yükseldi
Özgür Özel'den kurultay itirafı
'1 Nisan’dan sonraki sürece taliptik'
'Vatandaş' BTP'de karar kıldı
Darende'de bu gerçek oldu...
Yargıtay'da bilek güreşi sürüyor
9. turda da başkan seçilemedi
BDDK savcılığa yazı gönderdi
Seçil Erzan'ın telefonu incelenecek
Sevgi evinde şüpheli ölüm
Bebek yatağında ölü bulundu
'Rusya sadece Ruslarındır' akımına Putin'den tepki
'Ülkede 190 etnik grup var'
Saray'dan Mehmet Şimşek açıklaması
'İtibar etmeyiniz'
Terör saldırısında ölü sayısı arttı
Hayatını kaybedenler 143'e yükseldi
Bağımsız aday olan eski CHP'li başkana seslendi
'Son kez uyarıyorum!'
Kılıçdaroğlu sonunda patladı
'Bilal'e anlatır gibi son kez anlatıyorum'
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.