Başbakan Erdoğan grup toplantısında konuşurken attığı kahkahalar manşetteydi. Başbakan, muhalefet partilerinin liderleri ile dalga geçiyor, onların toplama ve çıkarmayı bile beceremediğini anlatıyor, bunları söylerken de kahkahayı basıyordu.
O güldükçe vekilleri de gülüyor, meclis koridorları kahkahadan çınlıyordu:
“Biliyorsunuz MHP lideri Bahçeli ekonomisttir. 4 işlemi çok iyi bilir. Bildiğiniz gibi sıfırları siliyor, topluyor, çıkarıyor. Ama sonucu hep yanlış çıkarıyor. 40 yıldır hala iktidar olacaklar. Kah... kah... kah...”
“CHP Genel Başkanı da biliyorsunuz hesap uzmanıdır. Ama dört işlem konusunda onun ciddi sorunları var. Kademeli eğitimi eleştirirken aynen şu hesabı yapıyor. Diyor ki, 4 artı 4, 8 değildir. 8 bölü 2’dir. Çünkü denklem en baştan yanlış. İşlem de yanlış sonuç da yanlış. Kah... kah... kah...”
Ortalık kahkahadan çınlıyor.
Mecliste kahkahalar atılırken İran’dan “şok” açıklamalar geliyordu. Ağlanacak halimize gülen insanların Türkiyesinde, “vicdanı olanlar” şok yaşıyordu.
İran Meclisi Milli Güvenlik ve Dış Politika Komisyonu Başkanvekili Muhammed Kevseri İstanbul’da düzenlenen “Suriye’nin dostları toplantısını değerlendirirken “Türkiye emperyalizmin taşeronu oldu” diyordu.
İran Meclisi Başkanı Ali Laricani, ise kurulda İstanbul’da yapılan konferansın “İsrail’e yeni bir nefes aldırmak için yapıldığını” söylüyordu.
Başbakan kahkahalar atarken İran basını, “Türkiye’ye asla güven olmaz. Çünkü sözlerinde durmuyorlar” diye yazıyordu.
Başbakan, iki önemli komşumuz olan İran’la ve Suriye ile ülkeyi kanlı bıçaklı hale getirdikten sonra kahkahalar atıyordu.
Komşuları tarafından “emperyalizmin taşeronu” olmakla suçlanan bir ülkenin başbakanı olarak, komşuları açısından “asla güvenilmez bir ülke” haline getirdiği Türkiye’nin başbakanı olarak, komşuları tarafından “İsrail’i koruyan bir ülke olarak” görünen Türkiye’nin başbakanı olarak kahkahalar savuruyordu.
Kahkahalar havada dalga dalga yayılıyor, kahkaha atanların beyaz dişleri kameraların geniş açısına yansıyor, sırıtan siyasi güruh “van münit” çekerek kandırdığı ümmeti Muhammed’in boynuna geçirdiği sicimi daha da sıkmak için zemin yokluyordu.
Arap Baharı’na cevap
“Arap Baharı hakkında ayet varmış” başlıklı yazımda Hüdanur Yaraşır’ın görüşlerine yer vermiştik. Hüdanur Hanım, yazısında açıkça “Rum Suresi’nin” Arap Baharı’na işaret ettiğini anlatıyordu.
Hüdanur Hanım bir açıklama gönderdi. Aynen aktarıyorum: (İmla hataları kendisine aittir)
“Maksadımın anlaşılmadan yüreksizce yorumlarla hüküm verildiği için hakkıma girildiğini ifade etmek istiyorum. Ben Rum suresi ile ilgili ayet mi var? başlığını kullanırken; o ayetlerin Arap Baharı veyahut da haçlı zaferini kast ettiğini düşünerek değil, tamamen ayetin mesajının “görünen ve zahirin ötesinde Allah’ın mutlak bir ilmi ve hakikati olduğunu” düşünerek yazdım. Ve nihai mesaj olarak da bizim en azından “görünen ve zahirin ötesinden haberdar olmayışımızdan ötürü” Arap kardeşlerimizin hatırına hayır ummamız gerektiğini ve Rum suresindeki ilgili ayetlere yorumum sadece ve sadece “görünenin ötesine tefekkür edebilme gayesi” ile yazılmıştır. İki satır alıntı yaparak beni Rice’a denk tutan zihniyetinize doğru algılama kabiliyeti diliyorum.”
Bak Hüdanur kızım! Yaşın benden büyük mü küçük mü bilmiyorum, sahte isimle mi yazıyorsun onu da bilmiyorum. Yüreksizce yorum diyorsun ya, Türk basınında benim gibi yürekli yorum yapan insan sayısı maalesef yok denecek kadar az. Sen, “yüreğin” ne olduğunu bilmediğin için maalesef böyle ucuz laflarla kendini kurtarmaya çalışıyorsun.
Sen hele Bahreyn’deki Şii Arap kardeşlerinin uğradığı zulmü değil de neden “ABD’nin istediği doğrultuda” Suriye’deki kardeşlerinin uğradığı zulümle meşgulsün onu bir kavra.
Rum Suresinden ayetler aktararak şu satırları sen yazmadın mı?
“Evet, şu an “Baas rejimi elbette yenilecektir” tarzında bir ayet inmeyecek! Lakin biz İslam Birliği ve Arap coğrafyasındaki kardeşlerimiz adına desteğimizi bu ayetlerden alarak, Allah’ın her işte mutlak müdahalesine var olan inancımızla O’na dua ve niyazda bulunarak direnişimizi ve desteğimizi kuvvetlendirebiliriz...”
Ayetle Baas rejimi arasında bağlantı kuran sen, Suriye’deki isyancı direnişe vurgu yapan sen, ayeti örnek göstererek “Allah’ın, (c.c) Arap Baharı’na mutlak müdahalesine atıfta bulunan sen, Rum suresi ile Suriye’nin de tıpkı Rumlar gibi yıkılacağını anlatan sen, bunları yazınca da “yüreksiz olan ben!”
Aferin sana kızım, aferin!
Ortadoğu’yu yutmak için “özgürlük yalanını” kullanan ABD’nin peşine gidip onunla aynı frekansta buluştuğunuz için aferin sana!