Hükümetin Güney Kıbrıslı Rum kadın Loizidu'ya 1 milyon 200 bin Euro 'işgal tazminatı' ödemesinin ardından Ermeniler de tazminat için atağa geçti Ardahan, Kars, Erzurum, Trabzon, Sivas, Erzincan 1. Dünya Savaşı'nda Ermeni Zulmüne Uğramış Mağdurlar Federasyonu Başkanı Yrd. Doç. Dr. Süleyman Çiğdem, ABD'de kurulan ve 20 ülkede temsilciliği bulunan "Kuşakların Hafızası Vakfı"nın Türkiye'den tazminat almak için çalışmalar yaptığını bildirdi. Çiğdem, yaptığı açıklamada, Ermenilerin soykırım iddialarından vazgeçmediğini ve şimdi de uluslararası mahkemelerde Türkiye'yi soykırım iddiaları ile tazminat ödemeye mahkum ettirmeye çalıştıklarını söyledi. Ermenilerin ABD'de kurduğu ve 20 ülkede temsilciliği bulunan "Kuşakların Hafızası Vakfı"nın asıl amacının, soykırım iddialarıyla Türkiye'ye tazminat ödettirmek olduğunu anlatan Çiğdem, "Bu vakıfın kuruluş amacı Osmanlı döneminde sözde soykırıma uğrayan Ermenilerin yakınlarının sözde uğradıkları maddi ve manevi zarar nedeniyle tazminat almaları için yardımcı olmaktır" diye konuştu. Ermenistan ile ticaret yapılmasının sakıncaları olduğunu savunan Çiğdem, Ermenilerle yaşanan sorunlar çözüme kavuşturulmadan sınır kapısının açılmasının sakıncalı olacağını söyledi.Soykırım iddialarının içyüzüErmeniler, Türk halkına en büyük zararı, Birinci Dünya Savaşı sırasında giriştikleri katliamlarla vermişlerdir. Bu dönemde Ermeniler, seferberlik gereği yapılan askere alma çağrısına uymaksızın askerden kaçmış, askere gelip silah altına alınanlar ise silahları ile birlikte Rus ordusu saflarına geçerek, "vatana ihanet" suçunu topluca işlemişlerdir. Daha seferberliğin başlangıcında, Türk birliklerine karşı saldırıya geçen Ermeni çeteleri, büyük katliamlara girişmiş, Türk köylerine baskınlar düzenlemek suretiyle sivil halka büyük zararlar vermişlerdir. Örneğin Van'ın Zeve Köyü'nün bütün halkı, kadın, çocuk ve yaşlı demeden, Ermeniler tarafından öldürülmüştür.Tarihe iyi bakılmalıdır1960'lı yılların ikinci yarısından itibaren, çeşitli ülkelerde yerleşik olan Ermeni grupların, Türkiye aleyhine başlattıkları karalama kampanyaları ile varlığını hissettiren sözde Ermeni sorunu, 1973'den sonra "Kanlı Ermeni Terörizmi"ne dönüşmüştür. Bu tarihten itibaren Türkiye'ye yönelik Ermeni faaliyetleri, "Dört T" planı çerçevesinde uygulamaya konulmuştur. bu plan, sözde Ermeni sorununun tüm dünyada tanıtılması (terörizm ile), tanınması (soykırımın kabulü aşaması), tazminat alınması (Türkiye'den) ve toprak elde edilmesi (Türkiye'den) aşamalarını içermektedir. Bugün, maksatlı olarak gündemde tutulmaya çalışılan sözde Ermeni sorununun ne derece mesnetsiz olduğunu ve ne tür çıkar kaygıları ile ortaya atıldığını daha iyi anlayabilmek için tarihsel gelişiminin incelenmesinde fayda görülmektedir.