Başbakan Erdoğan Türk Ceza Kanunu aniden geri çektikten sonra AB'den gelen tepkiler üzerine oldukça "beylik!" sözler söyledi.
Neler demiş, neler:
"Biz Türkiye'yiz ve Türk'üz. Kendi kararlarımızı kendimiz vereceğiz. Biz AB için verilen her şeyi yaptık".
Başbakan bunca yıl sonra "Türk" olduğunu, Türkiye'de yaşadığını nihayet hatırladı. Bu hatırlamanın zina yasası tartışmaları sonrası gündeme gelmesi de ilginç. Başbakan istediği kadar "kimse bize karışamaz, kendi kararlarımızı kendimiz veririz" diye dursun, AKP iktidarının kendi kararlarını kendinin vermediğini cümle alem biliyor.
3 Kasım 2002'de bu yana AB'den gelen her direktifi yerine getirip, her dayatmaya boyun eğip, onların istediği her yasayı büyük bir teslimiyetle çıkartıp, sonra da kalkıp "kendi kararlarımızı kendimiz veririz" diyerek kimi kandırabilir ki...
IMF'ye teslim olmuşuz, her talimatını harfiyen yerine getiriyorsunuz. ABD'ye köle olmuşuz. Pentagon'un talimatıyla Telafer'deki Türkmen kardeşlerimizi bombalayan uçakların İncirlik'ten kalkmasına dahi izin verecek bir gaflete düşmüşsünüz.
Avrupalı kardeşleriniz istiyor diye Türk topraklarının parsel parsel satılmasına zemin hazırlayan yasalar çıkartmışsınız.
Kul olmuşsunuz, köle olmuşsunuz. Teslimiyetin en zirve noktasının örneklerini sergilemişsiniz.
Sonra kalkıp "kendi kararlarımızı kendimiz veririz" diyorsunuz.
Kim inanır size?
Ha, evet, "bütün bunların kendi kararınız olduğunu, Türkiye'nin ABD'ye ve AB'ye peşkeş çekilmesini kendi özgür irademiz ve isteğimiz, hiç bir baskı ve cebir altında kalmadan yapıyoruz" diyorsunuz bunu ima ediyorsanız o başka.
O zaman bundan sonra da yine özgür iradeniz ve kendi kararlarınızda TCK dahil diğer talimatları yerine getireceksiniz demektir!
Ne zavallılık! Ne acı durum!
Ve sayın Başbakan "Biz Türkiye'yiz, biz Türküz" diyor.
Sayın Başbakan, bir yandan bu toprakları, bu vatanı, bu milleti ve bu milletin bayrağını Avrupa Birliği şemsiyesi altında yeni Roma İmparatorluğu'nun bir parçası yapmaya çırpınırken, öte yandan "Türklükten, Türkiye'den" bahsediyor.
Türklüğün AB potasında eritileceği bir küresel projede, Türk mü kalacak ki, Türkiye mi kalacak ki böyle konuşuyor?
AB'ye üye olmak istiyorsanız önce milli kimliğimizden yani Türklüğünüzden, sonra ulus-devletinizden yani Türkiye'nizden vazgeçeceksiniz demektir.
Türkiye'yi adım adım bu feci sona götürmek için her türlü köksüz icraatı yerine getirenlerin bugün başları sıkıştıkça "Türkiye'yi ve Türk'ü" hatırlamaya hakları yoktur.
Yabancılara Türkiye'yi parsel parsel satacak yasaları çıkartıp "ne var bunda, Batılılarla kaynaşıyoruz" yorumu yapanların Türkiye sevdası sahtedir.
ABD'nin Telafer Türklerini Türkiye'den kalkan uçaklarla bombalamasına izin verip, "vahşi bir Türk kıyımına" ön ayak olanların "Türk" kelimesini kullanarak prim toplama çabaları boşunadır.
Dün "kubbeler miğferimiz" diyenlerin devr-i iktidarında nasıl cami kubbesi yerine kilise kubbelerini kastettiklerini fiili icraatlarıyla gördük.
Bugün de "Türk" diyerek hangi global kimliklere kayabileceklerine dair büyük endişelerimiz vardır.
Ve bunca telaşımız, ciğerimizin yanması bundandır.