İstanbul'un ilk mescidi hangisidir? Bu sorunun cevabını istesek bilenler hiç kuşkusuz "Arap Camii" diyecektir, ancak sorumuzun cevabı bu değil. Sorudaki "ilk" kısmını diğer anlamıyla düşünecek olursak farklı bir cevabı var sualimizin? İstanbul'un ilk mescidi, ilk kıblesi yani en önde olan mescidinin adı "Akbıyık Mescidi".Akbıyık Mescidi, İstanbul'un fethinden sonra ilk inşa edilen camilerden. Onu ilk yapan bir başka özelliğiyse İstanbul'da namaz vakti geldiğinde ezanların okunmasına ilk olarak bu mescidden başlanıyor olması. İstanbul'da inşa edilen mescidlerin en eskilerinden olduğu bilinen bu yapıya, sur içindeki İstanbul'un en güneyindeki veya başka bir tarifle Kâbe-i Muazzama'ya en yakın mescidi olduğundan "Evvel-i Kıble" veya "İmamü'l Mesacid" (mescidlerin imamı) denilmiştir.Akbıyık Mescidi, İstanbul'da Sultanahmet Camii'nin hemen altında, Cankurtaran mahallesinde bulunuyor. Cankurtaran'da eski sokaklar ve eski İstanbul evleriyle iç içe bulunan Akbıyık Camii'nin hemen arkasından demiryolu geçiyor. Demiryolundan gün boyu geçen banliyö hattının sarsıntısıyla cami zamanla hasara uğramış.Hacı Bayram-ı Veli Hazretlerinin Bayramiye kolu silsilesinden olan Akbıyık Sultan, bahçesinde bir tekke ile beraber bu mescidi yaptırmış ve vakfetmiştir. Ancak tekke günümüze kadar ulaşmamıştır. Akbıyık Sultan ise, Bursa'da kendi yaptırdığı külliyesinde medfun. Akbıyık Mescidi'nin avlusunda bulunan kabir değil makam. Akbıyık Mescidi kaynaklarda Çarhacı Ahmet Efendi Tekkesi adı ile de geçiyor. Bazı araştırmacılar, banisinin Akbıyık Sultan olmadığını, mescidin fetihten sonra onun adına hayır olmasını iddia etmişlerse de 1546 tarihli İstanbul Vakıfları Tahrir Defteri'nde yer alan "vakf-ı sahibül-mescid" ibaresi bu iddiaları şüpheli kılıyor. Mescidin yapım tarihi tam olarak bilinmiyor, ancak yine vakıf kayıtlarına bakıldığında 1464 yılından biraz önceye rastladığı tahmin ediliyor. 1950 yılı ve sonralarında çevre halkın yardımlarıyla yenilemeler yapılmış. Yine kayıtlarda 1534 yılında mescidin yanına mektep yaptırıldığı,1866 yılında da küçük bir çeşme eklendiğini gördüğümüzde mescidin küçük bir külliye halini aldığını söyleyebiliriz. Başta da belirttiğimiz gibi günümüze ulaşmayan tekkenin Sadrazam Köprülü Fazıl Mustafa Paşa tarafından ihya edildiğini sonraki yıllarda birkaç defa tamirat gördüğünü ve son olarak da tıpkı diğerleri gibi 1925'te kapatıldığını öğreniyoruz.Şehirlerin sultanı İstanbul'un barındırdığı kültürel mirasta böylesine farklı özellikleriyle de hatırlayabileceğimiz camilerimiz var. Evliya Çelebi'nin o meşhur rüyasını görerek dünyayı dolaştığı "Ahi Çelebi Camii" , İçerisinde Hacer-ül Esved taşından parçalar bulunan "Sokullu Camii" , İstanbul'un en güneyindeki veya başka bir tarifle Kâbe-i Muazzama'ya en yakın mescidi olduğundan "Evvel-i Kıble" olarak da bilinen "Akbıyık Mescidi" gibi niceleri?Onları da bir başka yazımızda paylaşalım?
Misafir Kalem (A) / diğer yazıları
- Niçin organik cilt ürünlerini tercih etmeliyiz? / 01.06.2014
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012
- Ölçülerden uzaklaşıldı (Harun KAYACI) / 01.01.2012
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012
- Ölçülerden uzaklaşıldı (Harun KAYACI) / 01.01.2012