Türkiye'yi büyük bir travmaya sokan ve devletten aldığı imkânlarla devleti imha etme noktasına gelen FETÖ'nün, asli ve tali kadrolarına yönelik operasyonlar aralıksız devam ediyor. Her gün FETÖ'cü kripto gruplara karşı yapılan operasyonlarla uyanıyoruz. Her gün yeni askerler, yeni hâkim ve savcılar gözaltına alınıyor.
Ve ben bu haberleri duyduğumda Fethullah Gülen'in ta 15 yıl önce televizyon ekranlarında bangır bangır yayınlanan ve cemaatine 'devleti ele geçirme talimatı' veren konuşmaları aklıma geliyor. FETÖ başı kendini hiç gizlememiş, oturmuş konuşmuş, kalkmış konuşmuş, şakirtlerine talimatlar vermiş, taktikler öğütlemiş, sabredin devleti ele geçireceğiz demiş.
Neler mi demiş?
Bir kez daha hatırlayalım FETÖ başının konuşmalarını:
"Durmadan hazırlanmalıyız. Hem de hiç durmadan... Zamanı gelince, uygun boşluk bulunca maratona geçeriz. Bazıları benim için korkak diyor. Ama bazen hasımdan kaçmak, çok çok önemli bir manevradır. Dikkatli olmalıyız. Erken harekete geçersek tepemize binerler. Başka kuvvetler var bu ülkede. Bunları hesap ederek temkinli yürümekte yarar var. Taa ilerilere gitme, can damarları içinde dolaşma ve eğer sonra dönülüp gelinecekse yara almadan geriye gelme meselesi. Gelecek adına çok önemli esaslardır, hususlardır. Gelecek için bunlara mutlaka riayet edilmelidir. Adliye'de, Mülkiye'de veya başka bir hayati müessesede bizim arkadaşlarımızın mevcudiyeti öyle ferdi mevcudiyetler şeklinde ele alınıp öyle değerlendirilmemelidir. Yani bunlar gelecek adına bizim o ünitelerde garantimizdir. Bir ölçüde onlar bizim varlığımızın teminatıdır. Müslümanların belli bir noktaya ve kıvama gelecekleri ana kadar bu şekilde hizmete devam etmeleri şarttır. Huruç diyebileceğim çıkışlar yaparlarsa, dünya Cezayir'deki gibi başlarını ezer. Bir yanlışlık falso yaratır. Ve bu falsoyla yediğimiz mağlubiyeti telafi edemeyiz. Bu defa onlar sizi kıskıvrak derdest ederler, bir daha da belinizi doğrultmanıza fırsat vermezler. Hafazanallah."
Yukarıdaki satırları okuyun bir daha okuyun.
"Devletin can damarlarında dolaşın" diyor. "Adliyede mülkiyede başka hayati kurumlarda kadrolaşın" diyor. "Erken harekete geçersek tepemize binerler" diyor.
Hocaefendi kendi cemaatine "böylesine altın öğütler veriyordu." Bugüne kadar hiçbir savcı ona " Hiç durmadan nereye hazırlanıyorsunuz? Can damarlarda dolaşmak ne demektir? Huruç etmek ne demek? Neden adliyede, mülkiyede, başka hayati devlet kurumlarında yerleşmeyi amaçladınız? Hasım diyerek kimi kastediyorsunuz?" diye sormadı.
Ya da düzeltelim 'bu hesabı sormaya çalışan' savcılar hakarete uğradı, ahlaksızlıkla suçlandı, AKP iktidarının kudretiyle bu dosyalar bir bir kapandı.
Bugün FETÖ'ye karşı operasyon yapan savcılar, hâkimler acaba bu belanın başımıza musallat olmasındaki siyasi otorite zafiyetini neden görmezden geliyorlar?
"Yahu kardeşim, bu örgüt açık açık devleti ele geçireceğiz, derken siz neden uyudunuz, gaflet içinde oldunuz, bu adamların kadrolarına devleti teslim ettiniz, siz uzayda mı yaşıyordunuz?" diye sormuyor?
Telefonuna kıble programı indireyim derken Bylock indiren ve bundan haberi bile olmayan binlerce kişi FETÖ örgütü üyesi olmakla yargılanırken, yukarıda anlattığım gafletin mimarlarının ellerini kollarını sallaya sallaya gezmeleri hukuk devletin uyuyor mu?